“Bir insanı her şeyiyle seveceksin!”

Demez olaydım. Bundan böyle canım sıkıldığında yeni bir romantik komedi arayışına girmeyecek, oturup evimde Love Actually’i tekrar tekrar izleyeceğim. Kraliçeye ihanet etmeyeceğim. Her seferinde klişe denizinde boğulup koca iki saati harcamak mı zorundayım ben arkadaş! Olmaz olsun böyle romantik komedi sevgisi.
şu hayatta romantik komedilere harcadığım vakti dünya meselelerine verseydim su sorununu filan kesin çözmüştüm.
Neyse canım, o kadar da fena değil Valentine’s Day. Rahatlatıcı. Mutlu mu mutlu, pozitif mi pozitif, ayrı ayrı hikayelerin mümkün olabilecek en güzel sona ulaştığı bir Hollywood filmi. Romantik komedi türündeki filmleri sevenlerin beklentisini karşılıyor...
Film eleştirisi filan yapacak değilim ama işlediği bir konu var ki değinmeden geçemeyeceğim. Eğer filmde anlatıldığı gibi bir aşk bulursan tut ve bir daha da bırakma sevgili pembe gözlüklü Habitus okuru.
Efendim, özetle diyor ki, “Bir insanı seviyorsan, her şeyiyle seveceksin”...
“Klişelerden bir demet” gibi gelmekle birlikte aslında çok doğru söz.
Bu cümlenin sonuna “sevgilinin iyisi kötü günde belli olur” sözünü de takıyorum, gerçek mutluluğun anahtarını veriyorum, buyurunuz.
Sevgilinizle henüz cicim ayları geçmemişken, heyecanlıyken, gözbebekleriniz kalp şeklini almış birbirinize Hülya Koçyiğit-Ediz Hun kıvamında bakarken, hayatınızda henüz bir drama yaşamamışken kendini çok aşık sanmak, büyük laflar etmek pek kolay.
Fakat unutmayınız ki, nice tatlı sevgilinin, bir yakını kaybetmek, aldatmak, aldatılmak, günlük stres ve benzer bir dolu sebepten ötürü canavara dönüştüğü görülmüştür. Sen Benicio Del Toro’yla sevgili olduğunu sanıyorsun ama adam kurt adam çıkıyor. O hesap.
İşte bu sebepten ötürü, sevgili romans peşinde koşan Habitus okuru, kötü bir hadise yaşamadan önce “Seni her şeyinle seviyorum” cümlesini pek kurma, kurana da inanma.
Valentine’s Day filmini izle, rahatla.

Kayahan bıktırdı

Pazartesi gecesi Hülya Avşar, programında Kayahan’ı konuk etti. Program yayındayken izlememekteydim fakat Twitter’da kopan fırtına sayesinde derhal televizyonu açtım, Kayahan’ın “megalomani şov”unu kaçırmadım. Sağ olsun, gecem katran karası oldu sayesinde.
Şimdi, ister sevin, ister sevmeyin, Kayahan’ın bir döneme damgasını vurmuş bir müzisyen olduğunu kabul edersiniz herhalde.
İşin üzücü olan tarafı şu, Kayahan narsizm içinde öyle boğuluyor ki, her ağzını açışında “Kayahan’ı sevmiyorum” diyen güruha yeni üyeler katılıyor. Hülya Avşar’ın “Size çok insan gıcık oluyor, nedir sizce sebebi?” sorusuna “Çünkü doğruları söylüyorum” yanıtını veriyor.
Hayır sevgili Kayahan. Sizi birçok kişi sevmiyor çünkü insanların şarkılarınızla ilgili anılarını bozuyorsunuz. “Nilüfer bensiz bir hiç” manasına gelen sözler söylüyorsunuz. “Ben şarkıları daha iyi okuyorum” diyorsunuz. Biz Kayahan-Nilüfer yarışmasından sıkıldık, siz konuşmaktan sıkılmadınız.
Çok rica ediyorum susunuz.
Artık içimden “yolumu sevgiden geçirmek” gelmiyor vallahi.

“Türkiye bunları kaldırmaz”

Esra Erol, canlı yayına bağlanarak program aracılığıyla bir kadınla evlenmek istediğini söyleyen kadın izleyiciyle “haydi başka kapıya” minvalinde bir tepki verdiği için eşcinsellerden büyük tepki almıştı. Daha sonra yaptığı açıklamada lezbiyen izleyicisi Eda şen’i yayından sonra tekrar aradığını ve konuştuğunu, şen’in “Cinsel kimliğime saygı duyulmasını istiyorum” dediğini söyledi.
Esra Erol cinsel kimliğe saygı duyuyormuş, devir değişmişmiş ancak Türkiye bunları kaldırmazmış.
Bu, Türkiye’de yaşayan ve popüler bir iş yapan herkesin darda kaldığı anda sarıldığı bir numaralı beyanat.
****
Türkiye, eşcinsel bir kadına, telefonu suratına kapatmadan, usturuplu bir biçimde konuşmayı kaldıramaz ama bir televizyon programı aracılığıyla evliliği kaldırır, öyle mi?
Türkiye son derece normal olan eşcinselliği kaldıramaz ama “televizyonda evlilik” gibi anormal bir durumu kaldırıyor öyle mi?
Esra Erol’un bu cümlesi “Türkiye 1.80’den daha uzun insanları kaldırmaz” kadar manasız geliyor kulağa.