“Berrak, Nejat’la halka indi”

Magazini seviyoruz. Okuyoruz, renkli renkli hayatlar, oh, pek güzel, plajlardan havadisler, bikinili ünlüler, kim kiminle, nerede, nasıl, ne yapmış, ne demiş, bir bir öğreniyoruz.

Fakat bu magazinin bir de tuhaf yapılanı var ki, evlere şenlik.
Habersizlik sıkıntısı bu tuhaf yapılan magazini tuhaf kurallara bağlayarak kendine özgü bir tür yaratmayı başardı.
Ne biçim bir türse bu;
1- Kendi okurunun/izleyicisinin çalışan bir beyni yokmuş gibi davranıyor.
2- Onun ucuz, berbat ve sıradan bir hayat yaşadığının altını çiziyor.
3- Okurunu/izleyicisini aşağılıyor.
Biliyorsunuz magazin basını genellikle iki ya da üç meslek grubunu konu ediniyor: şarkıcılar, oyuncular ve ne idüğü belirsizler. Materyal geniş gibi görünmekle birlikte aslında çok kısıtlı.
şarkıcı albüm ya da konser yapar, oyuncu dizi ya da film yapar, ne idüğü belirsiz olanların da eğer yapıyorsa bile tam olarak ne yaptığını asla bilmeyiz.
Alan kısıtlı ve çoğu zaman sıkıcı olduğu için bir kısım magazin basını gerçekte olmayan ya da o kadar da olmayan bir dünya, bir standartlar bütünü yaratıyor.
Uydurma haberlerden ünlülerin söylenmemiş sözlerini manşet yapmaya, birinin yaptığı çok sıradan bir hareketi (Bülent Ersoy aksırdı) abartıp haber şekline sokmaya (Bülent Ersoy derin bir nefes alıp kükredi) kadar ilerliyor bu iş.
Okuyanın, izleyenin sanki bir beyni ve merkezi sinir sistemi yokmuş gibi...
Biraz çizgi filmlere benziyor aslında bu.
Kendi içindeki kurallara göre işlemesi yani.
Hani çizgi filmlerin kendine özgü fizik kuralları vardır ya, uçurumdan düşerken birkaç saniye havada kalabilirsin, bir duvarı delip geçebilirsin...
Sevgili Donald Duck okur, sen özetle buna “Aslında son derece normal olan şeyleri abartarak marjinal, ilgi çekici ya da şaşırtıcı şeyler gibi sunmak” da diyebilirsin...

Renkli hayatlar fakat azıcık bayatlar!

“Übrohüm Tuotlusös’ün muhtöşööm muongol puortüsüü!” diye magazin programında 78 kere anons edilen bir haberi ele alalım mesela.
Partide enteresan hiçbir şey yok.
Tatlıses, daha önce üç yüz bin kere yaptığı gibi etleri şişe geçirip ateşe koyuyor, arada “Alacezanıvereceh” diyerek mangalı yelliyor...
Üzerine dış ses boş boş konuşuyor. Biz de aval aval izliyoruz.
Oysa sıradan, normal bir şey bu. Adam mangal yapıyor. Nokta.
Gece kulübünden ayrılan ünlü, kendisine sorulan şebboy soruya yanıt vermiyor. Muhabirimsi kişi bozuluyor, “X bugün bir keyifsizdi, bizi tersledi, mikrofonumuza tükürecekti vallahi” diyor. Ünlü kişi, dünyanın en aklı başında hareketini yapıyor aslında. Abuk subuk bir soruya cevap vermiyor ve gidiyor. Yine normal bir hareket.
Fakat normal harekete yapılan bu abuk yorum, ünlünün “Kim bilir neler saklıyor, bu kendini ne sanıyor” tepkisi almasına yarıyor.
Falanca ünlü tatil yapıyor.
Peki ilgili haberler ne?
X, bir sağa, sonra da sola dönerek güneşlendi. Y’nin jet-ski keyfi.
Y’ye Türkbükü sahilinde katil balina saldırdı, bir pirana sürüsü “bilibilibili” diye etlerini kopardı gibi bir şey yok ortada.
Normal bir insan evladı gibi tatilde ne yapılırsa onu yapıyor.
Ha, sadece normal bir tatilde, başka bir yerde senin benzer hizmete ödeyeceğin miktarın yirmi sekiz katını harcayarak yapıyor bunu.
Gümüşlük’te normal normal denize girince de “halka indi” oluyor.

Bu gaf değil de nedir?

Birtakım insanların “üstün” ve “öyle renkli ki gökkuşakları halt etmiş” mahiyetinde hayatlar yaşadığına inanmamız isteniyor.
Bu nedenle de Berrak ve Nejat’ın halk plajına “inmesi” büyük haber oluyor.
Çünkü Magazin Tuhaflıkları Standartları Enstitüsü panikliyor, kendi normallerinin, halkın normaline bu kadar yaklaşmasından hoşlanmıyor.
Berrak halk plajında takılmaya devam ederse ilginçliğini, “üstün”lüğünü, gizemini kaybedecek çünkü.
Magazinden bir yıldız daha kayacak.
Geçen hafta Nurettin Hasman “Sonuçta Anadolu’da yaşamıyoruz” diyerek kafamıza enteresan bir laf kazımıştı, hâlâ konuşuluyor... Bu defa da “Berrak’la Nejat halk plajına indi” diyen “magazin tuhafları” kendi elleriyle bir gafa imza atıyor...
Yazarın Tüm Yazıları