Paylaş
Hatta bu tanımın içine mevsim değişimini de katmalıyız bana kalırsa. Bir anda kış mevsiminden yaza, hatta bulunduğunuz coğrafyada alışık olduğunuz yaza değil, tropik mevsim sıcağına geçmek, 6 saatlik farka alışmak bünyeyi öyle bir aptala çevirir ki bir haftada kendinize gelemezsiniz.
Nasıl mı? Anlatayım...
Önce İstanbul’dan Kuala Lumpur’a, oradan da bir saatlik uçuşla Langkawi’ye gidersiniz. Toplam 14 saat boyunca uçağın ve havaalanlarının klimalı ortamından ayrılmamışsınızdır, Langkawi’de uçaktan indiğiniz anda kendinizi fırına yeni girmiş ekmek hamuru gibi hissedersiniz, öyle sıcaktır ki, soluduğunuz oksijen yetmez.
Yaz insanıysanız, çabuk alışırsınız. Kışı sevenlerin, sadece iki mevsime sahip tropik iklime alışmasının bir yolu yok.
Mevsim diyorum ama sıcaklık pek değişmiyor, genellikle 32-35 derece arasında ve hep nemli. Ağustos ve eylül yağmur ayları, kasımdan şubata yüksek sezon, şubattan mayısa kadar ise sıcak sezon. Yağmursuz ve rüzgarsız sıcak, insanı kavuruyor. Zaman farkına gelince, gidişte değil ancak dönüşte hayat biraz zor oluyor. (Hala her gün saat 5’te kalkıyorum çünkü vücudum saat sabah 11 sanıyor...)
* * *
Daha önce hiç tanımadığınız bir şehri dolaşmaya başladığınız zaman yolları, yönleri, neyin nerede olduğunu asla öğrenemeyeceğinizi düşünürsünüz. Langkawi’ye ilk adım attığımda ben de öyle hissettim. Fakat iki gün içinde bırakın yolları ezberlemeyi, soldan akan trafiğe alışmış, kiraladığım aracın sağda bulunan direksiyonuna son derece hakim, adada turlamaktaydım. Trafiğin soldan akması Malezya’nın İngiliz sömürgesi olduğu yıllardan kalma. Adanın merkezi Kuah Town. Gözünüzde Marmarisvari bir şehir merkezinin tropikal versiyonunu canlandırabilirsiniz.
Ayrıca Langkawi 2007 itibariyle UNESCO tarafından geopark ilan edilmiş, doğanın güzelliğini tarif etmemin bir yolu yok tahmin edersiniz.
Peki Langkawi’de ne yapılır? Sizin için mini bir ada rehberi hazırladım, buyurunuz...
Gezelim-görelim
* Adanın en meşhur plajlarından biri Tanjung Rhu. Okyanus gel-git’ini tam manasıyla yaşayabileceğiniz bir yer burası. Deniz yaklaşık 4 saatte bir çekiliyor ve deniz yüksekken görmediğiniz adalar çıkıyor ortaya. Yürüyerek minik adacıklara gidebiliyorsunuz.
* Langkawi’yi tepeden görmek için iki seçenek var, birincisi Cable Car. 710 metreye çıkan teleferik yani, hava açıksa karşıda Tayland bile görünüyor. Diğer seçenek ise adanın en yüksek dağı 900 metrelik Gunung Raya’ya yürüyüş.
* Adadaki en kaliteli restoranlar çok güzel ama ufak bir marina olan Telega Harbour’da; eski başbakan Mahatir Bin Mohamad’in restoranı The Loaf da buna dahil. Çevreden gelen yatlar buraya demirliyor.
* Balayı ve tatilcilerin mekanı Datai Bay. Bu plajda 5 yıldızlı oteller bulunuyor ve adanın en turkuaz ikinci denizi. Turkuaz deniz konusunda altın madalya Pulau Payar’da, yani Payar Adası. Dalmak ya da şnorkel yapmak için bir numaralı yer.
* Benim aşık olduğum yerlerden biri Cenang, adanın en geniş ve en uzun plajı. Kumu, bildiğiniz talk pudrası kıvamında. İki kilometrelik plajda barlar, restoranlar sıralı.
* * *
Bir yazının daha sonuna geldik sevgili uzak memleketlere gitme sevdalısı Habitus okuru.
Bugün bu kadarını anlatmış olayım, beni hayli şaşırtan bazı konular ve bugün buraya sığdıramadıklarım için cumartesiyi bekleyeceksiniz artık?
Paylaş