Paylaş
En yoğun yağışta dahi önündeki araca yapışıyor.
Takip mesafesinin ne işe yaradığını bilmiyor çünkü.
Farlarını yakmanın ne işe yaradığını bilmiyor.
Özellikle yağışta tren vagonları gibi gitmenin ona neye mal olacağını bilmiyor.
O hızla başına ne gelebileceğini öngöremiyor.
Sonra ‘Neden trafik can alıyor’ diye hayıflanıyoruz.
Bu muhakeme noksanlığıyla ya ne olacaktı?
◊ Kadınlar toplu taşıma araçlarında taciz ediliyor.
‘Kadınları taciz edemezsiniz, bu yanlıştır’ denmiyor ama kadınları erkeklerden izole ederek taşıyacak pembe otobüsler çıkıyor piyasaya.
Bir Allah’ın kulu çıkıp da ‘Ülkemizin en büyük sorunlarından biri haline gelmiş bu utancı ancak eğitimle çözeriz’ demiyor.
Her gün, her gün mide bulandıran bir taciz haberi okuyoruz.
Türkiye’nin bu en utanç verici sorununa neden kimse eğitim yönünden yaklaşmıyor?
◊ Adam hayvana işkence ediyor.
Olay hızla yayılıyor, tepki topluyor, adamımız baktı hayatı tehlikede, baktı sosyal medyada linç ediliyor, hop, ‘pişmanım’ diyor, üç kuruş ceza ödeyip yırtıyor.
Bitti! Neden?
‘Canlı’ bilinci yok, ta en baştan, çocukluktan. Anne babasından, içinden geçtiği ve adına eğitim adı verilen çarklardan...
İnsan var, insana hizmetkâr canlı var, kendi vahşi güdüleri var. Hayat dediğin onun için bundan ibaret.
Tabiat, tabiat güzelliği, içinde barındırdığı tüm yaşamın güzelliği, o güzelliği yüceltme fikri yerleşmemiş en baştan...
‘Sadece insanın değil, her canlının hakkı’ yerleşmemiş ta çocukluktan...
◊ Hunharca çöp atıyor adam sokağa. Açıyor otomobilinin simsiyah camını, fırlatıyor elinde ne varsa.
Görmediği çöp, çöpten sayılmaz ya... Halbuki bilse ne çok şey söylüyor ona eylemleri, davranışları, yaklaşımı...
Bilse belki davranışlarına, çevresine nasıl baktığına, üstüne giydiklerinden daha çok kafa yorardı.
Geçen günlerde ‘Türkiye’nin aslında çözülmesi en kolay ama ısrarla çözülmeyen en büyük sorunu cezasızlıktır’ yazmıştım ya...
Ekliyorum. Türkiye’nin en büyük sorunu cezasızlık ve insana hayati eksiklikler ‘kazandıran’, hayatta kalma becerilerinde büyük boşluklar yaratan, muhakeme becerilerinde geride bırakan eğitim sistemidir.
Başkası değil kendi mahvetti
Bazı magazin haberlerinin üzerinde daha çok tepiniliyor, doğru. Hele ki haberin odağı ortaya çıkan skandalla ilgili net bir açıklama yapmamış, net bir tavır almamışsa...
Murat Başoğlu’nun teknedeki görüntüleri basına servis edildiğinden beri o anlarda gerçekten ne olduğunu, teknede ne yaşandığını tartışıyor magazin dünyası.
Perde arkasında ne yaşandığı pek mühim değil, burada hikayenin başrolü tarafından her beyanda, ortaya çıkan olayın normalleştirilmesine şahit oluyoruz.
Dahası, Murat Başoğlu’nun Cengiz Semercioğlu’na ‘Hayatımı mahvettiler’ dediğini okuduk dün.
Herhalde insanın ‘Kendi eylemlerinin kötü sonuçlarını başkasında araması’ konusunun simge örneğini arasak daha iyisini bulamayız.
Bir eşi, bir aile hayatı varken diğer kadınlarla fiziksel veya duygusal temasta olmayı neredeyse normal karşılamak, ‘Yaptık bir eşeklik’ diyerek sevimlileştirmek ve hatta yapılan haberlerden ötürü ‘Hayatımı mahvettiler’ diye şikayet etmekle gerçekte olan değişmiyor.
Böyle olaylarda mağdur tarafla duygusal bağ kuruyor insan, teknedeki görüntüler bir evlilik, bu çirkinliğe maruz kalan eş için büyük travmadır.
Doğru, Başoğlu’nun hayatı mahvolmuş olabilir ve ne yazık ki bunu başkası değil, kendi kendine yapmıştır...
Paylaş