Angry Birds üzerinden yakın tarih

Gerçeklerle değil, sağdan soldan duyduklarıyla şekillenmiş ve bir yöne doğru çekilmiş, neresinden çeksen elinde kalan bir tür taraf olma hali...

Haberin Devamı

Böyle bir cümle kurup, 70’lerden sonra doğan, bir toplumsal sorunun ucu kendine dokunmuyorsa çevresinde olan bitene duyarsızlaştırılanları (klişe deyimle 80 sonrası apolitize edilmiş kuşakları) bu gruba dahil edelim mi?

Bu arada, bizim kuşak bile yaşlandı artık. Üstelik “apolitize gencin yaşlanmışı” da hiç çekilmiyor biliyor musun, her gün kâh aydın kâh muhafazakâr kılıfı içinde düşünmeyi reddeden insanlarla karşılaşan muhterem Habitus okuru.

Yeni nesle gelince, yaşadıkları yerden, olan bitenden tamamen habersiz, adeta medeniyetin beşiği hayali bir ülkede yaşıyorlar sanki. Akıllı telefonlarıyla nasıl da mesutlar. Alışveriş merkezlerinde, okullarında, evlerinde oyalanma çağının kusursuz birer kölesi olmuşlar, insanı insan yapan özelliklerini babaannelerinin evinde unutmuşlar.

Okumuyorlar. Kesinlikle okumuyorlar. Zaten halihazırda çevrelerinde olan bitenle alakası pek olmayan yeni nesil, oyalanmaktan üç satır -hadi kitabı geçtim- web’de içerik okuyamıyor, Twitter’da oyalanmaktan, akıllı telefonların yüzeyini okşamaktan parmakları felç durumda.

Belki de bilgiyi günümüz koşullarına uydurmalı, “Ama insanlar okumuyor” diyenleri bile haksız çıkaracak türden buluşlara imza atmalıyız.

Öneriler mi? Elbette sosyal medya üzerinden. Mesela “Angry Birds: Toplum bireyleri hangi olaylar sonucu çatık kaşlı kızgın kuşlara dönüştü” diye sorabilir, yakın tarihimize farklı bir açıdan yaklaşabiliriz.

“Kendi gibi olmayana karşı izlenen yöntemler” için Candy Crush’tan faydalanabilir, Farmville üzerinden devlet ve tarım politikalarına giriş yapabilir, dışarıya nasıl bağımlı hale geldiğimizi inceleyebiliriz.

Ne dersiniz?

Haberin Devamı

“Artık kitap okumak çok zevkli”

Bir tablet bilgisayar reklamında “Artık kitap okumak çok zevkli” diyor, belki rastlamışsınızdır.

Tablet bilgisayar öncesi yıllarda çocukları sandalyeye bağlayıp göz kapaklarına mandal takmak suretiyle okuttuğumuz kitapları şimdi daha rahat okutabilecekmişiz yani müjdeler olsun.

“Oyalanma çağı”nda çocukların bilgiye ulaşmasını sağlamak, onlara insan ruhunu, hayvandan farkını, ihtiyaçlarını anlatmak yerine “valla bak çok eğleneceksin” vaadinden geçiyor. Teknoloji insani özelliklerimizden götürüyor demek mümkün esasında.

Yalnızca sesli ve rengarenk objeler sallandıkça önündekine dikkatini verebilen varlıklara dönüşüyoruz.

Satırların arasında dolanmak, iyi yazılmış bir kitabın içinde kaybolmak değil, eğlenerek oyalanmak tek zevk kaynağı...

Kitabı ancak oyalanıp eğlenirken arada sokuşturuvereceksin.

Ruhunu beslemenin yeni yöntemi bu işte. Önüne ne getiriliyorsa şöyle bir bakacak, rastgele ne bulduysan göz gezdirecek, tesadüfen “hoşuna giderse” iki satır fazla okuyacak, beş resim daha bakacaksın.

Peki bu denli rastgele vakit geçirmenin, “yaşıyoruz işte” zannederken esasında boşluk içinde oyalanıp durmanın sonucu olan, adeta DNA’mızın içine kadar yerleşmiş “öylesinelik” ile tutarlı bir çizgide yürümeyi nasıl bekleyeceğiz?

Beklemeyeceğiz.

Teknolojiyi Facebook ve Twitter düzeyinde içselleştirince böyle oluyor demek. “80 sonrası apolitize gençlik” yaşlandıkça daha çekilmez hale geliyor diyorum ama dahası kapıda: “Nereye çeksen oraya sürüklenen” nesil yaşlandığında durum ne olacak insan hayal bile edemiyor. Daha bunun 99’lusu, 2000’lisi var...

Yazarın Tüm Yazıları