Aldanmayın, iyiliğin de sesi yüksek çıkıyor

Kötü haber çabuk yayılır. Kötü haber, akılda daha çok kalır.

Haberin Devamı

Kötü deneyimlerinizi unutmazsınız, zira iz bırakır.
İyi olan ne varsa, kelebeğin ömrü gibidir, akılda kalışı pek kısadır.
İyilik, ani, güzel, yüksek duygular yaşatır ama kötülük kadar akılda kalmaz. Uçar, gider.
Yok olmaz oysa. Kötü kadar canlıdır, vardır, siz onu hatırlamasınız da durur bir yerde. Güzel bir yerde...
Önce bakalım iç kavuran haberlere: Köpeği öldürüp poşetle denize attılar...
Yavru yunusu vurup ızgara yaptılar...
Yavru domuzu taşlayıp cesedinin önünde gururlandılar...
Onlar var. Hep olacaklar.
Hayvanı insandan aşağıda görenler, sadistik duygularını bir canlı üzerinde bastıranlar, insan dışındaki her canlıyı pişirip yeme potansiyeli olan adamlar hep olacak.
İnsanı evrenin merkezine koyanlar, doğayı ve hayvanı insanın hizmetkarı sananlar hep olacak.
Ama şunlar da olacak...
Bakın, bu fotoğraf cuma günü çekildi. Kadıköy Dalyan sahilinde.

Haberin Devamı

Aldanmayın, iyiliğin de sesi yüksek çıkıyor

Fotoğrafta gördüğünüz hayvan dostu, içinde dilim dilim ekmekler olan dev poşetlerle sık sık sahile gelir.

Belli ki bunlar, değerlendirilmezse gözden çıkarılacak ekmeklerdir...
Hayvan dostu, ekmekleri çuval çuval çöpe göndermek yerine, bozulmamışları biriktirir, haftanın birçok günü bu sahile gelerek martıları besler, sevindirir.
Bir kedi de eşlik ediyor bu sefer ona. Martıların çığlıkları onu da iştahlandırıyor.
“Bana da ver” diyor, kuru ekmek istiyor. Sonra da afiyetle yiyor.
Bir başka fotoğraf, burası Kadıköy’de işlek bir cadde.
Henüz devam etmekte olan bir inşaatın önünde bir su sebili duruyor.

Aldanmayın, iyiliğin de sesi yüksek çıkıyor
“İçebilirsiniz” notu düşmüş inşaatın sahibi. Su ikram ediyor sokaktan geçen vatandaşa.
Cebine yük mü? Değil... Birisi anahtarını düşürmüş, onu da asmış yanındaki ağacın üzerine.
Belki anahtarın sahibi döner de buralara bakar diye...
Çöpe atmamış, bana ne dememiş, sorumluluk hissetmiş.
Artık sokağa çıktığımda etrafıma başka gözle bakıyorum.
Yeryüzü cehennemi kadar çirkin mahalleler, çevre ve gürültü kirliliği, birbirine gram saygısı olmayan, vahşiler gibi gezen insanlar çarpıyor göze önce, orası kabul.
Sanki bunların yanında iç ferahlığı veren birileri, bir şeyler; hiç yok gibi.
Olmaz mı? Kötünün altında ezilmiş olsa da varlar.
Yalnız, ortaya çıkarmak, lüzumlu anlarda hatırlamak lazım.
Başka gözle bakıyorum dedim ya...
Artık gördüğüm güzelliğin, iyiliğin fotoğrafını çekiyorum.
Bakın, sadece iki gün içinde bunlar takıldı objektifime...
Fena mı? Hiç değil! Her güne bir iyilik işte...
İnsani duyguların sınırlarımızı terk etmediğini görmek için buna ihtiyacımız var. Türkiyemizde iyilik, mantık, güzellik görmeye çok ihtiyacımız var.
Siz de çekin gördüğünüz tatlı insanları, yardımseverleri, güzellikleri.
Biriktirin, anı olarak kalsın sizde.
Bu kadar çürümüşlüğün içinde, hâlâ bazı duyguların canlı kaldığını görmek, inanın çok iyi geliyor.

Yazarın Tüm Yazıları