Paylaş
Zira son zamanlarda gördüğümüz üzere yediğimiz bal bal değil. Tavuklar tuhaf canlılara dönüştürülmüş. Zeytinyağı deseniz, o da gres yağından hallice.
Zayıflamak istemeyenlerin bile bilgisayarlarının ekranlarından saçma sapan “besin destek” ürünleri reklamları fırlıyor.
Tasarım diye satılan çul çaputların üzerindeki dudak uçuklatan rakamlar ise “bir tek bende olsun, farklı giyineyim”cileri vuruyor.
Taksiciler gözlerini dalgın müşterilerinin cebine dikmiş, duruyor.
Eh, ne yapalım. Etraf kolay bir hayat yaşayıp, az çalışıp çok para kazanmak isteyenlerle dolu.
Hâl böyle olunca biraz antenleri açmamız icap ediyor. Peki nelerden şüphelenmeli?
- Eğer bir ürün normalde olabileceğinden çok düşük fiyatlara satılıyorsa ve televizyondan, telefon veya internet aracılığıyla “bir alana sekiz bedava” yöntemiyle pazarlanıyorsa orada durunuz. Hemen kendinize sorunuz: Bu ürün niçin bu kadar ucuz? Bu üretici babamın oğlu olmadığı halde niçin bana sekiz kavanoz bedava bal veriyor?
Hem üretim fazlası mı vardı ki insanlar delirmiş gibi bal satmaya başladı? Nedir bu bal çılgınlığı?
İşte sevgili baldudak Habitus okuru, bu sorulara cevap bulamadığın zaman bil ki bir vurgunun içindesin. Bu sorgu sistemini tüm şüphe duyduğun ürünler için uygulayabilirsin.
Sakın ola ki tuzaklara düşmeyesin.
- Nereye baksanız karşınıza “olmamış erik hapı”, “binbir yabanmersini” vs. gibi bir zayıflama ürünü reklamı çıkıyorsa, bilin ki aylardan nisandır, olmadı mayıstır.
Hiç şüphe duymayın ki, bu birtakım akıllı sahtekârların tuzağıdır.
Yapmanız gereken tek şey, bahar aylarında karşınıza çıkan ne idüğü belirsiz zayıflama ürünlerinden uzak durmaktır.
Ama siz ne yapıyorsunuz? Ekmekler, kızartmalar, fast food içeren bir beslenme düzeni sırasında panik oluyor, hiçbir sağlıklı zayıflama yöntemini denemeden olmamış erik hapına bel bağlıyorsunuz.
Çok rica ediyorum böyle hareketler yapmayınız.
“Tasarım” ürünler... Taksiciler...
- Eğer bir alışveriş sitesinde ya da bir butikte, markası bilinmeyen birtakım elbiselerin, bluzların üzerinde gözlerinizi pörtletecek kadar yüksek fiyat etiketleri görüyorsanız, bilin ki orada, babadan emekli bir genç kızımız, evde tasarladığı ürünleri satmakta.
Renkli keçeydi, tüldü, metal ıvır zıvırdı, tüm bunların basit bir penyenin üzerine yapıştırılıp, bir litre benzin fiyatına satıldığı ürünlerin sergilendiği bir dükkan görüyorsanız, biliniz ki orada babasına kendini ispatlamak, “ben de ayaklarımın üzerinde durabilirim” mesajı vermek isteyen bir genç kız durmakta.
O değil de, vallahi bu iyi fikirmiş. Diyorum ki ben de “Melike’nin anneannesinin sandığı” isimli bir tasarım butiği açayım, Uzakdoğu’dan getirttiğim ve tanesi 50 kuruşa gelen fiyonkları bağladığım ve toplam maliyeti 2 lirayı geçmeyen bez çantaları 250 liraya satayım. Hah haaaay, çok akıllıca, niçin bunu daha önce düşünmedim!
- Eğer bir taksici size “Bu 50 değil, 5 lira abla” diyorsa, kafasına gönül rahatlığıyla şemsiyenizi indirebilirsiniz. Ne yazık ki turist dolandıran, her fırsatta illüzyonistleri kıskandıracak bir el çabukluğuyla kağıt para değiştirebilen taksicilerimiz hâlâ mevcut. Böyle durumlarda kalmamak için de taksiye binerken yanınızda bol miktarda bozuk bulundurunuz. Üzerinde durak ismi yazmayan, eski püskü, “modifiye araç” hissi veren, yere yakın, zortlayarak giden taksilere binmeyiniz.
Olur da yanlışlıkla binerseniz, derhal ininiz.
Paylaş