“Akıllı vicdansız”dan korkulur!

Şu süperzekamızı sahtecilik, dolandırıcılık değil de düzgün işler için kullansak, yemin ediyorum dünyanın en düzenli, en süper memleketi olacağız ama...

Haberin Devamı

Neredeee!
Dün ağzı bilyeli şişelere şırıngayla, serumla içki dolduran sahtecilerin haberini okudunuz.
Bakınız, serumla şişeye içki doldurmayı düşünebilen bir şahsın aklı zehir gibi çalışıyor demektir.
O aklı hayırlı işler için kullansana a kardeş. Sahte içki üretip bunu “el emeği göz nuru” bir çalışmayla şişeye dolduracağına, bu aklın ve emeğin yarısını harcayarak çok daha faydalı işler yapabilir, para kazanabilirsin.
Ama yok, olmaz. Kimse “normal iş” yapıp normalin biraz üstünde bir hayat standardı yakalayacağına inanmaz. Çok insan hinlik yapmadan hayatın istediği gibi ilerlemeyeceğine inanıyor.
Öyle ya sahi, bırakın para kazanmayı, normal yollarla günlük işlerimizin yürüyeceğine bile inanmayız çoğu zaman. Misal, bir devlet dairesinde işimiz olsun. Orada bir tanıdığın olması insanda, ciğerlerine dağ havası çekmiş etkisi yaratır. Şöyle bir içimiz ferahlar, işlerimizin rast gideceği konusunda bir endişemiz kalmaz.
Halbuki normal, yani “tanıdıksız” yol izlemek de öyle zor bir iş değildir. Tabii devlet daireleriyle ilgili aklımızda kalan 80’lere ait fotoğraf karesinin (tırnak törpüleyen kadın memur) her zaman geçerli olduğunu düşündüğümüz için, bir tanıdığın tüm kapıları açacağını, işleri kolaylaştıracağını sanırız.
Herhalde en kötüsü, normal yoldan hayatın istediği gibi ilerleyeceğine inanmayan, aynı zamanda içinde bir yerlerde gram vicdan taşımayan adamdır. Bir “kimyasal” üretecek ve bu ürettiği zehir, para kazanmak için sattığı insanları öldürecek. Bu, hiç önemli değildir. O para kazansın, yeterdir.
İşin fenası da nedir, biliyor musunuz? Bu adam gece kulüplerine kendi sahte içkisini normal fiyatın yarısına satıyor ve birileri de bunu satın alıyor. Yani ucuz etin yahnisi nasıl olur, kimse sorgulamıyor.
Satın almakla kalmıyor birtakım gece kulüpleri, zehirle yaptıkları kokteylleri de gönül rahatlığıyla satıyor, neşeyle paralarını kazanıyorlar.
Peki, soru şu: Bu içkilerin hangi mekanlara satıldığı niçin açıklanmıyor?

Haberin Devamı

Kozmetiğe de dikkat

Sahtecilik sadece bu kadar değil, kozmetikte de almış başını yürümüş. Çok bilinen parfümeriler bile “gelişi ucuz” diye bazen sahte olduklarını bilmedikleri şampuanları, kremleri satın alıyorlar.
Siz her zamanki alışverişinizi yapıyorsunuz, fakat kutusu turuncu olan bir şampuanın içinden pembe şampuan çıkıyor mesela, orada jeton düşüyor.
Baklavada bezelye tozu, dayanıklı karpuz üretmek için kabakla karpuzu “evlendiren” çiftçiler, sahteci kozmetikçiler, içkiciler...
Bundan böyle gece çıkarken matara içinde kendi evimde ürettiğim içkiyi getireceğim yemin ediyorum. Bakarsınız sabun-şampuan üretimine de başlarım.
Bu gidişle herkesin evinde küçük bir sanayi bölgesi olursa şaşmam. Sokağa güvenemiyoruz, iş başa düştü, ne yapalım.

Haberin Devamı

İspark’ın asansörleri lastik patlatıyor

Evvelki gün İspark’ın kimi açık otoparklarında bulunan asansörlü sistemlerden birinin içine giriyorum... Hani araçların sadece asansörle aşağı ve yukarı hareket ettiği sistemler...
Asansör, iki demir parça arasına bir araç sığacak şekilde tasarlanmış, yani aracınızla giriş yaparken o demirlere lastiğinizin değmesi an meselesi. Hareket esnasında değdiği zaman, lastik anında yarılıyor. Bana da aynen bu oldu. 5 dakikalığına girdiğim otoparkta durduk yere patlayan lastik, bir sürü iş...
Görevlilerden aldığım bilgiye göre bu daha önce de çok olmuş. Sonra metal kısımların yere temas eden ve o lastik patlatan kısımlarında ufak bir değişiklik yapılmış anladığım kadarıyla, fakat yeterli olmamış. Lastikler patlamaya devam...
O metal bölmelere bir plastik kapak ya da darbe esnasında metalin lastiği kesmesini önleyecek bir parça lazım. Lastiklerimiz patlıyor efendim! Yetkililere duyurulur.

Yazarın Tüm Yazıları