Paylaş
Hatırlar mısınız, röportajımızda “Ajda bardak’ın isim hakkını alamamamın acısını çıkaracağım” demişti.
Hakikaten çıkardı acısını: Twist için özel bir koleksiyon hazırlayarak...
5 Mayıs’ta İstinye Park’taki Twist’te satışa çıkacak olan koleksiyon henüz bir başlangıç. Sonra ürünlerini çeşitlendirecek, aksesuvardan ayakkabıya, işin devamı gelecek. Heyecanla bekliyoruz tabii... (Bakın söylüyorum, Ajda’nın çıkaracağı tüm 37 ayakkabılar benimdir. Sulanmayın.)
Şaka bir yana, Ajda Pekkan, çok iyi bir iş yapmış.
Avrupa ve Amerika’da farklı global markaların dünya starlarıyla ortak ürettikleri koleksiyonların bazıları “fazla ticari” görünür –ve zaten öyledir-, işte bu koleksiyon öyle değil.
Piyasaya çıkınca ve işin devamı gelince bana hak vereceksiniz, Ajda bu işe ruhunu koymuş, bunu açıkça görüyorsunuz.
Söz konusu moda olunca, “Ajda ruhu”, kendi kıyafetlerinde zaten vardı.
Günlük giysilerinden sahne kostümlerine, giydiği tüm kıyafetlerin (hazır giyim ürünleri dahil olmak üzere) üzerinde küçük oynamalar yaparak kişiselleştirdiğini biliyorduk.
İşte o detaycı, sıradan bir nesneyi dahi özel kılmak için aklını çalıştıran halini, profesyonel boyuta taşımış. Şimdi “Bu sektör benim için yeni, okul gibi olacak...” diyor.
Ajda bu koleksiyonla birlikte soyuttan somuta geçtiğini söylüyor.
Nasıl mı? Şöyle anlatayım, hani vardır ya, Ajda sanki “herkes gibi” yaşıyormuş gibi gelmez insana, uzaktan bakınca. Ne bileyim, yemek yemez, tuvalete gitmez, uyumaz, uyanmaz... (Bu örnekleri aynen kendisi verdi bu arada) Eh, bu bakış açısına göre Ajda yıldızlaştıkça, benzersizleştikçe “soyut bir figür” olmaya doğru ilerledi desek yanlış konuşmuş olmayız.
Bu kötü bir şey değil, bilakis iyi, dediğim gibi, “benzersizliğin”, “starlığın” bir tezahürü çünkü.
Fakat Ajda “Soyuttan somuta geçmek istedim” diyor şimdi.
Yani bu “soyutlaşma” halini dünya üzerinde bir forma sokmak istediğini anlatıyor. Tasarıma ilgi duyması ve bunu hayata geçirmesi de ondan.
“Ayva göbeği kamuflajı”
Madem konumuz “Ajda’nın modası”, tişört deliliğinden bahsetmeden geçmek olmaz.
Diyor ki, “Dar tişörtlere sinir olurum, o göbeğin üzerinde gerilme halini hiç sevmem, hep bol kesim ararım.” Tahmin edeceksiniz ki, koleksiyondaki tişörtler aynen sevdiği gibi; “ayva göbeği kamuflajı” özelliği var yani!
Genellikle tüm ürünlerin vücuda yapışmayan, rahat ama seksi olduğunu göreceksiniz, tam “Ajda stili.”
Ajda sadece güncel moda duygusunu ifade etmekle kalmamış, aynı zamanda fotoğraflarla, geçmişteki sahne kostümlerinden esinlenilmiş elbiselerle, kendi geçmişini de bugünün modasına uygulamış.
Bu arada, güzel olan sadece Ajda Pekkan’ın tasarımları değil, projenin logosundan kullanılan renklerine, markanın grafik çalışmalarına, fotoğraflarına, tüm detaylar çok başarılı.
Yani proje “Biz Ajda’yla ortak bir şeyler yaptık” diye bağırmıyor, size “Ajda” hissini doğrudan geçiriyor, bir bakıma aracı oluyor.
Koleksiyonun “Benim olacak” hissi yarattığını herhalde söylememe gerek yok.
Eh, “aynılaşma, sıradanlaşma çağı”nda, artık bir ürünü satabilmek, onu özel kılmaktan ve ona sahip olma arzusu yaratmaktan geçiyor. Ajda’nın koleksiyonunda bunların hepsi var.
Şimdilik 25 parçalık fakat ileride devamı da gelecek olan koleksiyona basitçe “birtakım ürünler” gözüyle bakmak yanlış olur.
Bunlar, bildiğiniz “Collectible item” olarak değerlendirilebilir. (Ajda tasarladı ayol, “collectible” olmayacak da ne olacak! Sinirlendirmeyin beni.)
Her şeyi bir kenara bırakın, Türkiye’de “bir marka ile bir starın bir araya gelişi” açısından da ilk olma özelliği taşıyor.Evet, anlaşılacağı üzere ben bu işe bayıldım.
Haute Couture koleksiyonu da yolda, sonra da o gelecek şimdiden haberini vereyim.
Fakat önce tişörtlerle, elbiselerle, ceket ve tulumlarla olaya giriyoruz. 5 Mayıs saat 12.00’de İstinye Park Twist’te esas duruşa geçin derim.
Paylaş