Adam seçemeyen kadınlar

Bazı kadınlar için “Adam seçmeyi bilmiyor” derler.

Haberin Devamı

Kadınların başına gelen kötü olayları değerlendirirken illa kadın suçlanır, malum.
Başına gelen tacizi anlatan her kadın “ilgi delisi” olmakla muhakkak suçlanır.
Veya şiddet gören bir kadınla ilgili “Tahrik etmiştir, kaşınmıştır” diyen illa çıkar.
Burada Nasreddin Hoca gibi “Eh, peki hırsızın hiç mi suçu yok?” demek gerekiyor galiba.
Yaşadığımız kültür içinde bazen küçük, minik yanılgılara kapılabiliyoruz.
Mesela bazen kendimizi bir “medeniyet fanusu” içinde zannedebiliyoruz.
O sözde fanusun içinde kalanlarda şiddetin, ilkel dürtülerin eseri yok zannediyoruz.
O fanusun içinde kalan adamları
Norveçli aileler yetiştirdi sanıyoruz.
Hizmet beklemeyen, kendi işini kendi görebilen, kadın erkek ilişkilerinde eşit şartların hüküm sürdüğü bir kültürün nadide meyveleri zannediyoruz.
Hayır efendim. Bakın o fanusun altında neler oluyor: İlk başlarda kapı açarak “kadınına” yol veren bulunmaz Hint kumaşının altındaki yontulmamış kütük, biraz zaman geçtiğinde hemen ortaya çıkar.
Adam esasında görgü kurallarından nasibini almamış, orman kanunlarıyla yaşayan bir canlıdır, otobüse binerken kadına omuz atıp “En önce ben binecem” diyen o tayfadandır...
Kadının felsefi düzeyde “modern dünyada kadın ve erkek ilişkileri” konuştuğu bir adam ilerleyen zamanlarda “Ya benimsin ya gara toprağın”a doğru hızlıca ışınlanır...
İlk zamanlar sevgilisinin kıyafetlerini gördüğünde dudağının kenarında yampiri bir Bruce Willis gülümsemesi oluşan adam pek yakın bir gelecekte kadının moda danışmanına dönüşür.
İlişkide yeterli zaman geçer, erkek kadını “benim malım” olarak kodlar ve “Eteğin, şortun kısa, o ne kıyafet öyle”ler başlar önce hikaye.
Kadın, erkeğin “malını” başkalarına göstermekle suçlanmaktadır artık.
O beden kadının değildir, adamındır ve onu adamın arzu ettiği şekilde örtmelidir.
Hatta adam kıyafetinin uygunsuzluğunu belirtirken bile yontulmamış kütük hali ile konuşur.
“Bu şort güzel değil” diyemez mesela, “O ne lan öyle, millete g*tünü mü göstereceksin?” sorusuyla ifade eder zihninin Ortadoğu temellerini...

Haberin Devamı


Erkeğin içindeki Ortadoğu canavarı

Haberin Devamı


Yemek yapmayan ve yapmayı sevmeyen kadın cicim aylarında “kraliçe” muamelesi görür, fakat ilerleyen zamanlarda bu durum en büyük problemlerden birine dönüşür.
Neden? Çünkü erkek hizmete alışık.
Türkiye’de modern/muhafazakâr fark etmez, anneler oğullarına hizmet ederler ve bundan gurur duyarlar.
Bu, normal bir durumdur, kimse erkeğe “Kalk, kendin al” demez. “Kalk kendi yemeğini kendin yap” demez.
Erkek, işini başkasına yaptırmaya alışmıştır, erkeğin normali budur.
50 yaşına gelse bile kalkıp kendi suyunu kendi alamaz, anasından veya ortamdaki en müsait kadından ister. Aile kurumunun sağlamlığını kadının börek açma becerisine bağlayanlar sayesinde, bu hastalıklı zihniyet perçinleniyor.
Tabii bu hizmet bekleyen paşazade hallerini, bu yontulmamış kütüklüğü “adam seçemeyen” kadınlarımız başlarda göremiyor.
Neden? Adamlar göstermiyorlar çünkü.
Gösterdikleri adam profili bambaşka.
Modern, aydın, sanırsınız ki beyninin dehlizlerinde herhangi bir biçimde çocukluğundan itibaren maruz kaldığı çevrenin/kültürün/ ülkenin izleri yok.
Fakat var efendim.
Türkiye’de erkek çocuklarının çoğunluğu, erkekle kadının eşit görülmediği bir kültüre doğuyor ve öyle büyüyor.
Dolayısıyla “adam seçemeyen” kadının bir kabahati varsa, o da bu gerçeği unutmak.
Erkekler, kendilerini kâh görüntüleriyle, kâh düşünce biçimleriyle “muasır medeniyetler seviyesinde” gösteriyorlar. İçlerindeki Ortadoğu canavarını saklamayı iyi beceriyorlar.
Sonra ne oluyor?
Deniz Akkaya karakola sığınıyor.
Alanya’da bir genç kadın, kadın-erkek ilişkisini tamamen akıl hastalığı seviyesinde yaşayan bir adam tarafından ölüm tehditleriyle yaşıyor.
Ülkede kadına şiddet tavan yapmış, erkekler o en derinlerdeki ilkel adamı ortaya koyarak yaşamanın “erkeklik” olduğunu sanıyor çünkü.
Etrafınıza baktığınızda gördüğünüz o kabuğunda modern görünümlü adamlara çok aldanmayın, çoğunun cilasını kazıdığınız zaman alttan son derece ilkel düşünebilen, hareket edebilen ve davranabilen bir yaratık çıkıyor.

Yazarın Tüm Yazıları