Paylaş
Bakınız, esasında çözüm kolay. Kolay ama o “50 kişi” yüzünden nasıl imkansız, düşünebileceğiniz her alanda devreye giren o “50 kişi”ler nasıl bir simge bizim için, anlatayım.
Önce teoride kolay görünen birkaç sorunumuzu art arda sıralamak isterim:
* Trafik kazaları mı oluyor? Kanun koyarsın, uygularsın. Trafik eğitimini kökünden değiştirirsin. Takip mesafesi bırakmayı öğretirsin mesela. Yayanın üzerine sürmemeyi öğretirsin. Kavşak tıkamamayı öğretirsin. Sarı ışıkta son geçmenin “kâr” olmadığını öğretirsin.
* İşçi kazaları mı oluyor? Önce onlara “kaza” demeyi bırakırsın. Cinayet olduğunu kabul edersin. Önceliğin işçi güvenliği olur, düzenleme yaparsın, batı ülkelerindeki modern çalışma koşullarını getirirsin. Köleliği bitirirsin.
* Olmadığından değil, yeteneği arayacak sistem bulunmadığından memleketten yetenek mi çıkmıyor? Çin’deki gibi devlet eliyle yetenek avcılığı yaparsın, bunu da kanuna bağlarsın. Sadece dini eğitime yönlendirmek yerine, öğrencileri yeteneklerine göre ülkeyi ileriye taşıyacak meslek kollarına yönlendirirsin.
Sonra şahane bir ülke olur burası. Öyle değil mi?
Böyle yazınca ne kadar kolay görünüyor...
Biraz daha eşelediğimizde ortaya sisler arasından “50 kişi” çıkıyor ve görüyorsunuz ki, değişim teoride çok kolay, ama pratikte imkansız. Zira parayla dönen ilkel çarkların durmaması için o “50 kişi” her zaman görevde.
Bazen bir, bazen beş, bazen 10, bazen de 50 kişi... Her alanda, her yerde var o “50 kişi”.
Yetersiz, iyi sürücüler yetiştirmeyen sistem bir biçimde yerleşmiş, tıkır tıkır işlerken, cepler dolarken bir anda neden sistem değişsin?
Maden kapama meselesinde zaten durum ortada. Adam köle gibi madenci çalıştırırken, gıcır gıcır parasını kazanırken, madeni kapatacaklar diye haber geliyor. Hop, 50 kişi giriyor devreye, göstermelik belgeler, kırk türlü yalan dolanla madenin kitabına göre çalıştığını “ispatlıyor”. İş güvenliği sağlayacak sistem yine hayal. Kölelik düzenine devam.
Yetenek arayacak, kaliteli bir eğitim sistemi güzeldir. Fakat insanını hakimiyetin altında tutabileceğin, biat kültürünü yerleştirebileceğin bir eğitim sistemi, “büyük” adamlar için daha güzeldir... O yüzden burada da konumuz kilit. Sorgulayan insan yetiştireceksin de ne olacak!
İşte böyle böyle, kanunun kuralın olmadığı, kanunun güçlüye göre şekil aldığı bir ülkede adalet duygusu hızla eksiliyor.
Yemek gibi, su gibi ihtiyaç duyduğun adalet duygusu eksilince çökmeye başlıyor toplum. İnsanların nasıl hırçınlaştığına, nasıl mutsuzlaştığına, nasıl da işlerin düzelebileceğine dair umutlarını kaybettiklerine bir bakın.
Koşulları Soma’dan, Ermenek’ten farklı olan madenlerde yarın işbaşı olmayacak mı? Olacak. Bir sonraki kazaya kadar da olanlar yavaş yavaş unutulacak.
Ne zaman bir değişim gerekse, ne zaman yanlış giden bir konunun düzeltilmesi gerekse, birileri çok para kaybedeceği için...
Sokuyor 50 kişiyi araya, değişim hayal oluyor.
“Hısım akraba, tanıdık” ile iş yürüyen bir ülkede ölen insanlar tesadüfen ölmüyor. Öldürülüyor.
“İşler her türlü yürür” ya, maksat cepler boşalmasın...
Paylaş