PaylaÅŸ
İlk cümleyi okuyanlar şu cümleleri geçiriyordur şimdi içinden.
Ne! Ne! Neeeee!
Nasıl yani?
Bildim deÄŸil mi?
Ne o?
Şaşırdınız mı?
Niye ki?
Günümüzde her önüne gelen albüm (Önceleri kaset deniyordu son yıllarda albüm… Şarkılar fotoğrafları andırıyor ya!) çıkarırken…
Ben mi eksik kalacaktım yani?
‘Hıh! Aman bir sen eksiktin’ diyenleri duyuyorum.
N’oldu? ‘Köşe yazarı - gazeteciden şarkıcı olmaz’ düşüncesi üşüşmedi değil mi bu kez aklınıza?
Gerçi şimdi köşe yazarları da albüm çıkarıyor.
Fark etmez ki!
Köşe yazarı olman da gerekmiyor. Hangi meslekten olursan ol, gel albüm…
Mevlana’nın dediği gibi ‘Kim olursan ol…’ Ama Mevlana’nın dediğinde hayatın özü var, fark orda! Oysa albüm için gelirsen adından iki gün söz edilir.
İnsanın adı, iki gün olsa da birçok kişi tarafından duyulması, bilinmesi fena mı? !
Sonrası…
Boşverin, sonrası Allah kerim!
Ben de bu sebeple…
Hem de bir süre öncesine kadar albüm yapma furyası vardı hatırlarsınız.
Akşam yatıyoruz, sabah kalkıyoruz, neredeyse hemen her gün bir albüm…
Bir ara albümü olmayana kız bile vermiyorlardı.
Evet, o kadar, hatırlayın.
Tekrar moda oldu bu.
Bastıracaksın parayı, yapacaksın bir albüm…
Ses mi? Boşverin sesi canım. Bilgisayardaki iki tuşla al sana şahane, billur, bülbül gibi bir ses!
Yetenek mi? O da ne?
Konservatuar okumak mı? Notalar, şan dersleri filan… Bunlarla kim uğraşacak şimdi uuuuffffff!
Onun yerine git bir gece kulübüne, çık masaya, söyle iki şarkı, kıvır yandan, ertesi gün albümün çıksın!
Bu kadar kolay.
Sonrası asıl olay.
Yani yaptığın işle adından başarıyla söz ettiriyor musun yoksa sabun köpüğü gibi eriyip gidiyor musun, önemli olan bu.
Hoş, sabun köpüğü gibi eriyeceğini bilse de çıkıp ‘Albümüm var’ nidasıyla boy göstermek istiyor çoğu kişi.
Köpük köpük…
Bir iki gün sonra sönük…
Bu işler dışardan pırıltılı görünüyor. O yüzden birçok kişinin başını döndürüyor.
Oysa yeteneği olmayan insan, işin içine girince önce kendini sonra ruhunu söndürüyor.
Ama bunu bilseler de çoğu kişiye yine cazip geliyor, bu sözde ışıltılı dünya.
Dünya dönüyor.
Ben de albüm çıkarayım ki…
Hem günün birinde babama albümü olmayan bir damat getirirsem, hiç olmazsa benim albümüm durumu kurtarsın!
Hem de söz veriyorum, öyle sesimin karga ayarlarını stüdyoda pürüzsüzleştirmeden…
İçimden geldiği gibi söyleyeceğim söyleyeceklerimi; tıpkı yazılarımdaki gibi.
Amaaaaanııınn! Albüm düşüncesi bile alıp nereye götürüyor insanı yahu.
Gözüm korktu.
Hem sonunda sabun köpüğü olmak var maazallah.
Yok yok, bir de ben katılmayayım müzik piyasasına. Köşe yazılarımla, röportajlarımla söyleyeyim söyleyeceklerimi, hayatın içindeki gerçekleri, şarkılarımı. Duygularımı, bildiklerimi aklımın süzgecinden geçirerek, yaşam portesinde kelimelerimi ve cümlelerimi nota yaparak!
En iyisi ve en doÄŸrusu bu.
Ama dedim ya, düşüncesi bile başka bir aleme götürüyor.
İlla bir albüm yapası geliyor insanın. Ben de... Hatta yaptım bile, haberiniz yok!
Evet.
Bugüne kadar yaşadıklarımı sol anahtarının önüne, porteye koydum. Notaları da duygularım ve tecrübelerim…
Hayattan öğrendiğim şan derslerinin yanı sıra içimden gelen sesi dinledim hep.
Ve acısıyla tatlısıyla yaşadıklarımın portesinde; duygularımı nota yaparak, kelimelerimle, cümlelerimle, sevgimle, aşkla, tutkuyla kendi şarkılarımı söyledim şimdiye kadar.
Aaa! Duymadınız mı hiç?
Kalbimin sesine albüm yaptım.
Yok satıyoooooo!
                                                           Â          MELÄ°KE BÄ°RGÖLGE
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
Â
PaylaÅŸ