PaylaÅŸ
Son üç aydır… Malum konu nedeniyle hızına yetişemediğimiz, sürekli değişen gündem… Konuşmalar, turlamalar, atıp karşı tarafa yakalatmalar, mitingler, taşlamalar, pankartlar, bütçeyi aşan hazırlıklar derken… Günü geldi. Büyük gün!Yok, büyük gün değil aslında.
Sıradan bir gün olacak, diğer günler gibi.
Olmayacak bir farkı.
Niye kendimizi kandırıyoruz ki?
Bir umut iÅŸte.
Bir umut…
Çünkü her şey ama her şey zamanla değişiyor ya, belki bu kez bu konuda da bir şeyler değişebilir umudu…
DeÄŸiÅŸmeyen tek ÅŸey deÄŸiÅŸim ya.
O yüzden…
Geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyorduk da…
‘… Değişmemesi üzerine çok sağlam yapılanmaları olan bir ülkeyiz. Ama değişmeyen şey değişimin kendisi savından yola çıkarak… Değişim hep iyi olacak değil ya. Patlak ampuller, kırık oklar, sesi kısık kurtlar… Muhalefeti olmayan bir iktidarın temeline, değişmeme kuralı mıhlanmışken…’ dedi.
Mümkün mü katılmamak?
Hakikaten, gerçekleri göre göre, canımız yana yana, bile bile lades deyişimizin kökeninde yatanı hep merak etmişimdir, etmişizdir.
Nedir deÄŸiÅŸimi kabul etmemenin sebebi?
Bir anlamda kolaya kaçmak mıdır değişmemek, ısrarla karşı koymak?
Evet alışkanlıklardan kurtulmak kolay değildir ama yeniliklere çabuk uyum sağlanır.
Hele de bu yenilikler güzel, olumlu ve de iyiyse…
O zaman eskiye dönüp bakılmıyor bile.
İşte o yüzden, artık yeni ve güzel şeyler olsa da eskiye dönüp bakmasak.
Bunun için de zamanı gelmişken…
Oyumuzu kullanmaktır yapmamız gereken.
Evet, hangi partiye oy vereceği konusunda hâlâ kararsız olanlar vardır.
Şunu da unutmamak gerek ki; oy kullanmamak, seçim sistemimize göre birinci partiye oy vermek demektir.
O yüzden 12 Haziran Pazar günü keyifli bir kahvaltıdan sonra oy kullanmaya gitmeli hatta koşmalıyız uçar adımlarla.
Değişim, yenilikler ve ülkenin geleceği adına.
Oy kullanalım ki;
13 Haziran sabahı sandıktan çıkan sonuca ‘Oy oy oy oy’ demeyelim!
                                                                                   Â   MELÄ°KE BÄ°RGÖLGE
PaylaÅŸ