Paylaş
Mutluluk; belki Kaf Dağı’nın ardında belki de çok ama çok yakınınızda.
Mutlu musunuz?
Sizi bilmiyorum ama ben mutluluğu yakalamışım birkaç yıl önce.
Hem de bilmeden!
Nasıl bilmeden?
Kelebeklere olan sevgim sayesinde!
Nasıl yani?
‘Kelebeklere olan sevgi insana mutluluk mu getirirmiş?’ diye geçiriyorsunuzdur şimdi içinizden.
Evet, bana getirmiş.
Bendeki öyle bir kelebek sevgisi ki…
İşim gereği yaptığım röportajlarımın ‘Kelebek’te yayınlanması… 2005 yılında çıkardığım ikinci kitabıma ‘Kelebeğin Dansı’ adını verdiğim, su bardaklarımdan tutun da evimdeki birçok eşyamda ve hatta hatta üzerinde kelebekler olan cüzdan kullanacak kadar kelebekleri sevmek…
Kelebek sevgimi bilen birçok sevdiğim, ‘Ama kelebeklerin ömrü kısa’ deseler de sanırım naif ve kanatlarının rengarenk olması beni onlara uçuruyor.
Kelebekler gibi uçuyorum; yazı yazarken, sevgiyi hissederken, umutlarıma göz kırparken, şarkı söylerken, kitap okurken, aşkı yaşarken…
Mutluluktan uçan ve uçuran kelebek ben.
***
Mutluluğumuz, elimizdeki ve içimizdeki kelebekle alakalı.
Ben demiyorum bunu, aşağıdaki satırlar…
Zamanın birinde iki kız kardeş varmış, çok akıllılarmış.
Kitaplardaki ve okuldaki tüm bilgiler onlara yetmez olmuş.
Bir gün anneleri onları dağdaki bilge adama götürmeye karar vermiş.
Kızlar, bilge adamla karşılaşınca ona sorular sormaya başlamışlar. Bilge
adam bütün soruları doğru cevaplamış. Kızlar çok sevinmişler ve
annelerinden eğitimleri için bir süreliğine izin isteyerek bilge adamın
yanında kalmışlar.
Sordukları soruların hepsinin cevabı doğruymuş. Bir süre çok mutlu
olmuşlar ama sonra sıkılmaya başlamışlar. "Bilgenin bilemeyeceği bir soru
bulmamız lazım" diye düşünmüşler.
Kızlardan biri bir gün "Buldum!" diye seslenmiş diğerine.
İki elimin arasında bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım. "Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?" diye… ‘Ölü’ derse kelebeği bırakacağım. ‘Canlı’ derse avucumu hafifçe bastıracağım. Her ne derse cevabı bilemeyecek.
Kızlardan birisi kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış. (Şimdi lütfen siz de yapın. Avuçlarınız birbirine bakacak şekilde ellerinizi birleştirin ve uzatın.) Ve sormuş:
"Avucumun içinde bir kelebek var; canlı mı, ölü mü?”
Bilge adam cevap vermeden önce uzun süre kızın gözlerine bakmış, bakmış ve
cevaplamış:
"Senin ellerinde kızım. Senin ellerinde!"
Yani diyeceğim o ki; hayat ve mutluluk sizin elinizde.
Şimdi bakın hayatınıza ve mutluluğunuza.
Nerede?
Açın avucunuzu.
Mutluluk da, hayat da…
Tam avucunuzun içinde!
***
Bundan birkaç yıl önce her şeyi sevmeme neden olan, mutluluğu ve hayatı bana sunan kelebekler ki; onların kısa ömürlerine inat her gün, her gün yeniden doğduğum ve yaşadığım anlık mutluluklarımda, çiçek gibi açan umutlarımda, işime ve yaşama tutkuyla sarılışımda ve de sevgiyle, aşkla çarpan kalbimde.
Ya sizin mutluluğunuz nerede?
Paylaş