Paylaş
Erken saatte koşarcasına hatta içimdeki o umudun taktığı kanatlarla uçarcasına gittim.
Bir parça bile kımıldatsam canımdan can alırcasına sancı saplanan, acıyan sarılı koluma rağmen…
Gittim.
Oyumu kullandım.
Bir oy bir oydu.
Bir oyla bile bir şeyler değişebilir düşüncesiyle…
Vatandaşlık görevimi yapmanın ve umudun dayanılmaz hafifliğiyle dönüş yoluna geçtim.
O da ne!
Bir yağmur indirdi ki…
Sırılsıklam olarak eve döndüm.
Ama olsun, ıslanmaya değerdi, nasıl olsa kullanılan oylar da Türkiye’yi yıkayıp yenileyecekti ya…
Meğer sabah yağan yağmur, akşam saatlerinde Türkiye’nin gerçek yüzünü dolu yağmurlarına döndürerek bize indirecekmiş de…
İçimizdeki umut gözyaşlarını, yurdum insanının hâlâ gerçekleri görememesini kan gözyaşlarına çevirerek…
Her yüz kişiden yirmisi oy kullanmamış. İşte Atatürk'ün sadık çocukları...
Kolumun acısından daha çok, akşam gelen haberlere içimin daha çok acıyacağını bilemezdim tabii oy kullanmaya giderken.
Kolum incindi, yen içinde kaldı, hadi onu geçtik de, sandıktan çıkan sonuçlarla kırılan, incinen umutların içindeki yen ne olacak?
70 ilin meydanında “Hayır” diye bağıran CHP liderinin oy kullanmaması da ‘sol’ yanımıza inen ayrı bir felç…
Akşam sandıktan çıkan sonuçlarla asıl inme o zaman indi eminim çoğu insana.
O inme ki… Umutlarımıza, düşüncelerimize, geleceğimize, ülkemize, aydınlığa, insanlığa inen; hani üzüntüden, sıkıntıdan, ummadık bir anda suratımızı yerle bir ederek, hayatımızı etkileyen yüz felci gibi…
İşte ülkemin gerçek yüzü!
Gerçeğe parlak ve umutla bakan gözler yerine kör olmuş, mutlu ve gülümseyen bir yüz yerine, yüzüne felç inen bir Türkiye sureti!
Çıkan bu kör tabloyu en güzel aşağıdaki şu cümle özetliyor galiba.
Kör bir insana renk anlatmak ne kadar imkansızsa cahil bir insana laf anlatmak da o kadar imkansızdır!
Ah güzel ülkemin yurdum insanı aahhhhhh…
Ki yakındır; demokrasimiz, geleceğimiz, benliğimiz, topraklarımız, ülkemiz, özgürlüğümüz elden gidince o zaman cevabınız hâlâ…
MELİKE BİRGÖLGE
Paylaş