Paylaş
Çocukluğunda yaşadığı felç ve gençlik döneminde başına gelen kaza hayatında ve sağlında derin yaralar açan...
Geçirdiği ameliyatlar yüzünden bir süre yatağa bağımlı bir hayat yaşayan…
Hasta yatağının üstündeki aynalar ile oto portrelerini çizmeye böylelikle başlayan…
Kimse tekrar yürüyeceğine inanmazken; o bu düşten hiç vazgeçmeyerek yürüyen…
En güzel eserlerini hep yalnızken ve acılar içindeyken yapan…
Pablo Picasso’ya bile "Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz" dedirten…
Tutkulu ve sıra dışı…
Bilinçaltındaki büyük çağlayanların üzerinde, bir cambaz gibi dolaşan…
Eserlerinde derinlik ve yoğunluğu hissettiren…
Resimlerinde sürrealist etkiler göze çarpsa da bunu hep reddeden…
Komünist partiye üye olan…
Delice sevdiği adama ‘Başıma gelen trafik kazasından sonra en büyük kazasın’ diyen…
Ünlü ressam Diego Rivera ile evlenen...
Evliliklerinin bir kısmında Amerika'da yaşayan çiftin ilişkisi, sevdiği kocasının sadakatsizliği yüzünden biten…
Tutkuyla sevdiği adamın ayrılığa dayanamayarak, bir sene sonra affederek barışan…
Bu ayrılık döneminde ünlü filozof Troçki ile ilişki yaşayan…
Çok istemesine rağmen sevdiği adamdan çocuk sahibi olamayan...
Ölümünden önce bacağı kangren olan ve kesilen...
Bunun ardından ‘Ayaklar, uçmak için kanatlarım varken sizi neden arayayım!’ diyen…
Meksika’da, Amerika’da ve Fransa'da sergiler açan…
Tüm hayatı acılar içinde geçen…
Meksika Devrimi'ni doğum günü sayan…
Evet, kim olduğunu bildiniz.
Doğru tahmin ettiniz.
Frida Kahlo.
Efsanevi bir kadın sanatçının, Diego Rivera’yla olan ilişkisinden yansıyan, cesur, kurgusal bir iç yolculuğu...
Bir ressamın gerçek yaşamı ile resimlere yansıyan düşüncelerini başarıyla kurguladığı…
Meksika sıcağında, iliğine kadar yıpranmış, kasıp kavuran sancıyla mücadele eden, tutku ve acıyla yoğrulup, renklerin ve çizgilerin diyarına savrulan…
Frida Kahlo ve Diego Rivera arasındaki anlatılmaz – anlaşılmaz ilişki imgesinin gizliliğinin ortaya serildiği sergi, Pera Müzesi’nde 20 Mart 2011’e kadar siz sanatseverleri bekliyor.
Herkes Frida’dan; Diego’nun hikayelerle örülü, kişisel, eğlenceli, sitem ve şikayetler içeren yanlarını anlatmasını, Diego gibi bir adamla yaşarken çok sıkıntılar çektiğine dair sızlanmalarını resmetmesini bekledi belki de.
Ama O; nehir akıyor diye kıyıların, enerjisini salarken atomun, yağmur yağıyor diye dünyanın sıkıntı çektiğine inanmadı. Her şeyin doğal bir telafisi olduğun düşündü hep.
Olağanüstü bir yaratığın müttefiki olarak üstlendiği, anlaşılması zor ve güç olan rolünün ödülü ne diye düşündürüyor insanı ister istemez.
İşte cevabı; kırmızı bir yığının içindeki yeşil nokta denge!
Frida'nın dış dünyası ile iç dünyasının tutku ve acıyla harmanlanarak, ince bir duyarlıkla yansıdığı resimlerinden oluşan bu sergi görülmeye değer.
Neden derseniz…
Resimlerine bakarken; sizi gerçek ile hayalin nerede başlayıp nerede bittiği sorusuyla karşı karşıya bıraktığı için!
MELİKE BİRGÖLGE
Paylaş