Kırık kalplerin ineceği durak!

Kimi zaman düz kimi zaman engebeli kimi zaman kimi zaman iki yanı çiçekli, kimi zaman çakıltaşlı…

Kimi zaman engellerle karşılaştığımız, kimi zaman hendekler aştığımız, patikalara çıkan bir yol…

Hayat…

İnişli çıkışlı bir yoldur yürüdüğümüz. Güle ağlaya, düşe kalka…

Bazen heyecan katar macerası bazen de şaşırtır hayatın mecrası…

Tıpkı aşk gibi…

O da hayat gibi macera doludur ve an olur şaşırtır aşkın mecrası da…

Hele de değerinizin gerçekten bilinmediği, gözyaşınızın silinmediği ve n’olursa olsun çaresizlik – ikilemler arasında kaldığınız vazgeçilemeyen bir aşksa ya da ummadığınız anda karşılaştığınız bir ayrılıksa yaşadığınız.

Kalp kırılmaz da n’apar?

Hiçlikler içinde kanıyorsa yüreğiniz, yokluklar içinde savaşıyorsa bedeniniz, boşluklar içinde karışıyorsa zihniniz…

Kimsesizseniz bir yerlerde, değersizseniz bu ellerde, çaresiz ve gölgesizseniz her gün her yerde…

İşte o zaman hayat yolculuğundaki bu anlarda bir durakta inmek istiyor insan.

Haklı olarak…

İnsan; duygularının anlaşılmadığını, gözüne değen bakışların anlamsızlaştığını gördüğünde, değeri bilinmediğinde, sevdiği kişi sevgisini anlamadığında, samimiyetlerin yalan, kalplerin vefasız olduğunu anladığında, ince bir sızı ateş olup gizliden gizliye içini yaktığında, ruhunu taşımaktan yorulduğunda, gel – gitlerle yaşadığı aşkı onu yorduğunda, canının zamansız çöktüğünü hissettiğinde ve de yüzüne bakmak istemediğinde birçok şeyin, katettiği hayat yolunda yaşam aracını durdurup öyle bir durakta inmek istiyor ki...

Gönül kırgınlıkları hayat haksızlıkları yaşayan, kader ve şehir yalnızlıkları çeken bütün kalpler; yakıp geçen aşklar incittiyse, yanlış kararlar yıkıp geçtiyse, yakın dostunuz ihanet ettiyse ve de hayatın sillesini yediyseniz bu durakta buluşalım.

Kırık kalpler durağında…

Candan Erçetin’le…

Öyle şarkılar var ki bu durakta…

E haliyle kırık kalpleri bir araya getiren şarkıyla başlıyor albüm.

Ayşe Kulin’e ait, kalbimizde tomurcuklar açtıran “Bahar”, Cemal Safi’ye ait “Git” adlı şiirleri kendi müziğiyle yorumlayan Candan Erçetin, 2000’li yılların başlarında Christian Castro’nun söylediği, hafızalardan silinmeyen balad “Volver A Amar” ı ise kendi yazdığı “Yalvaramam” adlı şarkıyla…

O sevgili ki… Bitmek bilmez kapkaranlık geceler boyunca ayrılığın acısını kalbinde duyduğunuz, boğazınızda hıçkırık, gözünüzden damlayamayan yaş olduğunda;

‘Unutma beni unutama beni’ diye ah ettiğiniz… Esmeray’ın sesinden tanıyıp sevdiğimiz “Unutama Beni” adlı şarkı da albümde Candan Erçetin’in sesiyle hayat bulan şarkılardan…

Albümde yer alan “Kader” ve “Gözler” adlı şarkılar “Kaptan Feza” adlı sinema filminin hikayesini anlatırken, “Gölgesizler” filminin şarkısı olan “Ben Kimim” şarkısı da hayatımıza bakmaya, kendimizi sorgulamaya çağırıyor.

Candan Erçetin albümünde Balkan türküsü olmadan olur mu? Olmaz tabii. Erçetin bu kez de kuralı bozmamış. Kına gecesi türküleri gibi yorumladığı “Vay Halime” adlı şarkı kocaya kaçan kızları konu alıyor.

Ayrıca 11. yüzyılda yaşamış şair, filozof ve bilim adamı Ömer Hayyam’ın rubaileriyle, 19. yüzyılın taşlama ustası, müzisyen, şair ve düşünür Neyzen Tevfik‘in dizelerinden oluşan “Türkü”yü de kendi besteleyerek bizlere…

Hani bir an... Onu çok ama çoooook sevdiğinizi söyleyeceksinizdir. ‘Sana ihtiyacım var’ diyeceksinizdir. Ama nedense susarsınız. Nedeni vardır aslında. Size yaptığı anlamsız bir davranış, ya da göstermediği değerdir sizi susturan. Ya da sevdiğinizi söyleyeceğiniz kişi, bundan korkacak kadar tutkun ve korkup kaçacak kadar bencildir de ondan... İşte zaman zaman çoğumuzun yaşadığı bu karmaşık hali, “Onlar Yanlış Biliyor, Merak Ediyorum" gibi hit şarkılarının ve daha bir çok şarkının söz yazarı Sinan, bu albümde “Nedense Sustum” adlı şarkıyla, içimizdeki çığlıkları susturmak yerine aslında incelikle haykıran…

Hiçlikler içinde kanıyorsa yüreğiniz, yokluklar içinde savaşıyorsa bedeniniz, boşluklar içinde karışıyorsa zihniniz, buluşalım mı bu durakta?

16 şarkının yer aldığı ‘Kırık Kalpler Durağında’

Candan Erçetin’le…

Bu durakta buluştuğumuzda; fondaki şarkılar bize eşlik ederken kadehlerimizi doldurup içelim, eteğimizdeki taşları dökelim.

Değerimiz bilinene, sevgi – aşk kalbimize bilenene, gözyaşımız silinene, kalbimizin kırıkları ve yaralarımız iyileşene, yüzümüz gülene kadar…

                                                                 �MELİKE BİRGÖLGE