PaylaÅŸ
Önce BoÄŸaz Köprüsü’nden geçiyorum.Â
Sonra trafiğin aktığı yollara ve meydana düşüyor yolum.
Ardından Galata Köprüsü’nde balık tutanlarla soluklanıyorum.
Sonra insanlar kadar yağmurun aktığı kalabalık caddelerden geçiyorum.
Sonra bir residence’ın tepesinden yüksek binaları izlerken buluyorum kendimi.Â
Ardından kalabalık bir partiye dahil oluyorum.
Ãœstelik bu kadar yeri 1 saatte geziyorum.
Evet bir saatte!
Bunu nasıl başardığımı sorarsanız…
Altan Çelem sayesinde…
Şehri ve yaşamı kucaklamak için buluşma noktamız Teşvikiye Sanat Galerisi oluyor.
Ve az önceki saydığım yerlere doğru yolculuğa başlıyoruz.
Zaten kalabalık caddeler, trafiğin yoğun olduğu yollar, kuleler, köprüler, restaurantlar, recidenceler deyince akla gelen isimlerdendir Altan Çelem.
O ki, bir metropol ressamı.
Çalışmalarında, baştan beri pentür resminin sınırlarını sorgulayan ve bu doğrultuda pentürü bir duygu aktarımı olarak değil de, yapı ve biçim meselesi olarak inşa eden bir isim var karşımızda.
Esaslı düşünsellikler!
Sayıları hızla artan çok katlı holdingler, recidenceler, alışveriş merkezleri ve kentin en belirgin hareket alanı olarak trafiğin konu edildiği birçok resim…
Bir taraftan göğe doğru yükselen, diğer taraftan yatay olarak sıkışıklık yaratan bir kent tasavvuru, Altan Çelem’in hızlı boya sürüşünde ve resmi, kentin karmaşasına paralel, kaotik bir biçimde kurgulayışında anlamını buluyor.
Çelem, içinde yaşadığımız kent üzerine esaslı düşünsellikler ortaya koyarken resmin yapısallığı hakkında cesur mesafeler alıyor.
Çağdaş Türk resmi içinde ayrıcalıklı bir yeri olan Altan Çelem, son dönem çalışmalarından oluşan ‘Burası Değilse, Hiçbir Yer’ adlı sergisiyle, tüm sanatseverleri 31 Aralık 2012 tarihine kadar Teşvikiye Sanat Galerisi’ne bekliyor.
Sergi çıkışında gözlerinizden önce beyninize sonra kalbinize ulaşan renklerden yola çıkarak hayatınızın merkezine gitmek…
Canımızın yarısı…
Hani sol yanımızda bulunan…
İşte burası…
Her şey burda başlıyor.
Burası Değilse Hiçbir Yer!
PaylaÅŸ