BİR KADIN BEYİNSİZ VE KALPSİZ YAŞAYABİLİR Mİ?

Bir kadının en önemli yeri nedir, neresidir diye sorsam… Erkeklerin kimi gözleri der, kimi saçları der, kimi bacakları der, kimi de dudakları… Ama bu sayılanlar, ilişkilerin başlangıcındaki önemsenen ve önemli yerlerdir. Peki bir süre sonra… Kadının en önemli yeri mutfak olur!

Haberin Devamı

Evet mutfak!

Ne alaka değil mi?

Şöyle ki…

Erkeklerin çoğu, yaşanan güzel heyecanların ilk zamanlarında; sözlerini, dudaklarını, saçlarını beğendiği, sevdiği kadının en önemli yerinin bunlar olduğunu düşünür.

Ya sonra?

Aşık olduğu, delice sevdiği kadının o en özel yerlerini zamanla köreltip, sığlaştırırlar.

Sonra da hapsederler.

Önce mutfağa, sonra da evin diğer odalarına…

Ama en çok da mutfağa…

Bir kulpa dokunarak bir dokunuşla anında açılan çekmeceler ve kapıların olduğu bir alan içinde döndürüp, sığlaştırıp sonra da hareketsiz bırakırlar, bu hapsettikleri mekanda.

Bunla da kalmazlar, önce beynini alırlar sonra da kalbini!

Beyin ve kalp olmadan istediklerini yaptırırlar ya nasıl olsa!

Yatakta eş olsunlar, mutfakta aşçı, çamaşır, bulaşık, çocukların sorumluluğu…

Haberin Devamı

Bunlardan başka bir şey yapmasa ve düşünmese de olur kadın.

Erkeklerin gözünde yani.

Oysa bilmezler ki ya da görmek – anlamak istemezler diyelim, kadınların beyni, beyninde düşünceleri, kalbi, duyguları, konuşmak istediği konuları vardır.

Sevdiği insanla, paylaşıp konuşabilmeyi istediği…

Okuduğu bir kitap, izlediği bir film mesela.

Günümüzde, dışarıda ve dünyada olup bitenleri…

Yapmak istediklerini…

Düşlerini…

Almak istediklerini…

Hayalini kurduğu seyahatleri…

Ürettikleri projeleri…

İlgiyi, alakayı…

Eğitimini aldıkları alanda çalışmayı…

Canı sıkkın ya da morali bozuk olduğunda sarılmayı sadece sarılmayı…

Bunları paylaşmak ister kadın, sevdiğiyle.

Sorarım, çok şey mi ister?

Bence bu soruya erkeklerin çoğu ‘Evet’ der.

Bu yüzden de kadının önce aklını (beynini) sonra kalbini almak (yok etmek) daha kolayına ve işine gelir.

İşlerine gelen bu durum sevdikleri kadınları zamanla öldürür.

Sevgiyle sevdiği erkeğin kalbinde gonca gibi açan kadınların bir süre sonra nasıl da solduğunu, yapraklarını döktüğünü ve sonunda da öldüğünü bugüne kadarkilerden farklı, sıra dışı bir oyunda izledim.

Bir kadının beyinsiz yaşayabilmeyi kabul etmesi ve sonra da kalbini çıkarması!

Bir diğer kadının öleceği gün evlenmeyi kabul etmesi!

Bir başka kadının sadakat uğruna sağ elini kesip kocasına vermesi!

Haberin Devamı

Hamilelik ve kadınların ille de anne olmak istemeleri…

Bunların sonucunda da n’oluyor?

Duyguları, düşünceleri yok olmuş kadınlar, yaşayan bir ölü olarak…

Erkeklerin sığ düşünceleri ve kadınlara hediye ettiklerini sandıkları maddesel dünyadaki tekdüze ve hareketsiz, anlamsız ve heyecansız bir yaşam.

Tabii, yaşam denirse böylesine!

Sevgili, eş, anne, kadın olma hallerinin anlatıldığı ‘Mutfak Söyleşileri’ oyununda, adına uygun mutfak sohbetleri yok!

Annelerin kafatasını kesip beyinlerini çıkaran çocuklarla başlıyor sahne!

Ve devamında da paydası kadın olan, farklı, çarpıcı, yaşam ve kadın hikayeleri…

Ama bu hikayeler sırayla değil, iç içe geçirilerek aktarılıyor seyirciye.

Haberin Devamı

Tezgah –masa – yatak - sedye işlevli sahne tasarımı da oyun kadar dikkat çekiyor haliyle.

İzlandalı feminist yazar Svava Jakobsdottir'in beş kısa öyküsünden yola çıkarak
Vala Thorsdottir’in kaleme aldığı oyunu, birkaç yıl önce Kenter Tiyatrosu’nda Anna Karenina’da izlediğim Yeşim Koçak hem yönetiyor hem oyunculuk yapıyor.

Bir saat süren, bu bir saatte dolu dolu çok şey anlatan, Şehir Tiyatroları’nın önemli oyunlarından biri olan ‘Mutfak Söyleşileri’nde; Yeşim Koçak, Aslı Aybars, Buket Yanmaz Kubilay, Aslı Aybars ve Mert Tanık rol alıyor.

‘İzlenmeli, izlenmeli – izlenmeli’ diye düşündüğüm ‘Mutfak Söyleşileri’ oyununda; aşkla başlayan, çok mutlu olduğumuzu sandığımız süreçte, önce mutluluktan ayaklarımızın altında kalan bulutlardan indirilip, erkeklerin bizi alışkanlıkların esiri ettikleri paydada, rahat bir ortamda yaşattıklarını sanıp, aslında nasıl da tekdüze bir hayatta sığ, hareketsiz, duygusuz, düşüncesiz bıraktığı hallerimizi öyle başarılı anlatıyor ki…

Haberin Devamı

Beynimizi ve kalbimizi alıp yok ederek!

Yazarın Tüm Yazıları