Zor bir süreçtir yeniden ayağa kalkabilmek…
İçinizdeki yüzleşmeler ve hesaplaşmalar yaptıktan sonra…
‘Ben burdayım’ diyebilmek…
‘Var olmak’ kelimesi bana hep zaman zaman rutin zaman zaman girdap zaman zaman labirent zaman zaman da kaos halinde yaşadığımız hayatta var olma çabamızı aklıma getirir hep.
Ha bir de Descartes’in ‘Düşünüyorum, öyleyse varım’ sözünü tabii.
İnsan, düşünceleriyle olduğu kadar yaşadığı mutluluklarla, keskinliğini hissettiği acılarla ya da tarifini yapamadığı duygularla da var olduğunu anlar.
Bunların paralelinde şunu düşündünüz mü hiç?
İnsanın var olma sancılarının yok olma kavramı ile süregiden bir dans olduğunu?
Birkaç gün önce Sophia (Pompéry) beni arayıp, yeni sergisinden bahsettiğinde çok heyecanlandım.
Çünkü geçen yıl ‘Şeylerin Sessiz Şekli’ sergisindeki; doğa kanunlarını aldatan, bilimsel hakikatlere karşı çıkan, algılarımızla oynayan, insanı şaşırtan çalışmalarından sonra bakalım bu kez farklı nelerle şaşırtacak düşüncesiyle…
‘Geçiş’ adını verdiği yeni konseptindeki çalışmalarını gördüğümde bu kez şaşırmakla da kalmadım, çok duygulandım.
Neden derseniz…
Atatürk’ün portreleri gözlerimin hizasındaydı.
Bazen sert bazen de ironik bir gülüşüyle…
‘Dünyalar’ çalışmasında da Türkiye karşımdaydı.
Fotoğraf serisi olan ‘Pasaj’da da, bir teknenin iki kıyı noktası arasında sisli bir günde gidiş gelişi…
Ve söyledikleriyle, davranışları tutmayanların tutarsızlıklarını, bu şekilde hiç inandırıcı olmayacaklarını, çevresindekilerin güvenlerini kaybedeceklerini, bunu bile bile insanların neden böyle yaptıklarını, bunu hiç anlayamadığını söyledi.
Ben de ona hiç şaşırmamasını, benim hiç şaşırmadığı, tutarsız insanların günbegün çoğaldığını, bu konuda Yılmaz Özdil’in ‘İkiyüzlülük ve döneklik, irticadan da bölücülükten de tehlikelidir.’ diyerek çok doğru dediğini söyledim, Yılmaz Hocam’ın bu dediğini ‘Hayatımızdaki tüm ikiyüzlülere ithaf ediyorum’ diye ekleyerek…
BARIŞA MESAFE BEŞ KARIŞ!
Bu konudaki sohbet bir şeyi daha çağrıştırdı ikimize de, ister istemez.
‘Dünyada barış, höşgörü, kardeşlik olsun’ deyip de ‘Savaşa hazırız’ diyen biri ne kadar inandırıcı olabilir ki?
Ki en son örneğini dün gece yaşadık.
Barış yerine ölüme durduğumuz mesafe beş karış!
Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mustafa Ayvalıtaş, Ali İhsan Korkmaz, Medeni Yıldırım’dan sonra şimdi de…
Dünyaca ünlü piyanist Tuluyhan Uğurlu, yine bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. Tuluyhan’ın piyanosu bu kez 1491’den bugüne İstanbul’un mistik dünyasının en önemli merkezlerinden biri olan Galata Mevlevihanesi’ne taşınıyor.
MEVLEVİHANE’NİN BAHÇESİNDE İLK KEZ PİYANO SESİ!
Halk arasında Kulu Kapısı Mevlevihanesi, Galib Dede Dergâhı olarak da bilinen, 2011 yılından beri Galata Mevlevihanesi Müzesi olarak hizmet veren ayrıca Şeyh Galip ve İbrahim Müteferrika’nın kabirleri de bulunan Mevlevihane’nin bahçesinde, 14 Eylül Cumartesi akşamı saat 20.00’da, ilk kez piyano sesi duyulacak.
MİSTİK BİR YOLCULUĞA ÇIKILACAK FARKLI BİR KONSER!
Tuluyhan Uğurlu, İstanbul - Tünel’de bulunan bu gizli bahçede, onlarca kabir arasında müzik ve görüntülerle dinleyicisini, piyano tutkunlarını yine farklı bir müzikal yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor.
Uğurlu, konserde ‘Go With God’, ‘Kutsal Kitaplardan Ayetler’ gibi eski albümlerinde yer alan eserlere de yer verecek.
MÜZİĞİN KANATLARINDA ZAMANSIZ VE MEKÂNSIZ BİR YOLCULUK!
Bir sonbahar akşamında Tünel’de İstiklal Caddesi’nin başladığı noktada yaşam alabildiğine coşkusu ile sürerken, Mevlevihane’nin kapısından girip, ‘Hamuşan-Susmuşlar’ın dünyasına doğru bir yolcuğa çıkmak isteyenler…
Belki de haklılardı.
Çok engel vardı.
Olacak şey değildi.
Hatta imkansızdı.
Bunu düşünenlerin dedikleri ise;
Biraz zor.
Hayal bu.
Vazgeç
Avrupa ve Asya arasındaki en önemli ticaret unsuru olan İpek Yolu, 31 Ağustos tarihinden itibaren, dünya ülkeleri ve kültürlerini bir araya getiren yeni bir küresel festivalle, İstanbul - Gyeongju Dünya Kültür Expo 2013 etkinliğiyle bambaşka bir değer haline gelecek.
YOL, İNSANLARI BİR ARAYA GETİRİYOR VE KÜLTÜRLER EXPO’DA BULUŞUYOR!
‘Yol, Buluşma ve Birliktelik’ sloganıyla yola çıkan İstanbul-Gyeongju Dünya Kültür Expo 2013, medeniyetler beşiği Türkiye’nin en önemli şehri İstanbul’da, 31 Ağustos – 22 Eylül tarihleri arasında, 23 gün sürecek olan küresel bir festivalle gerçekleşecek.
İpek Yolu, insanları bir araya getiriyor ve kültürler Expo’da buluşuyor!
İstanbul ve Güney Kore’nin Gyeongju şehri arasında bir kültür bağı oluşturmak için düzenlenen İstanbul-Gyeongju Dünya Kültür Expo 2013, birçok dünya ülkesini de bu kapsamda misafir edecek ve kendi kültürlerini tanıtma imkanı sunacak.
DÜNYA ÜLKELERİ VE KÜLTÜRLERİ YENİ BİR KÜRESEL FESTİVALDE, EXPO’DA!
Türkiye ve Kore sınırlarını aşmasının yanı sıra Avrupa ve Asya’nın da sınırlarını aşarak bir araya gelecek dünya ülkeleri ve kültürleri yeni bir küresel festivalin doğmasına öncülük edecek.
Çırağan’da yapılan, üst düzey Koreli yöneticilerin ve bürokratların da yer aldığı toplantıda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın 23 gün sürecek olan “İstanbul-Gyeongju Dünya Kültür Expo 2013”ile ilgili detayları paylaştı.
Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Deniz Gökduman’ın öğrencilerinin eserlerinden oluşan sergiyi, 4 Eylül 2013’e kadar Piramid Sanat’ta görebilirsiniz!
Farklı teknik ve bakış açılarının yansıtıldığı eserlerde, genç kuşağın hayal gücü ve özgünlük arayışları öne çıkıyor.
22 FARKLI DÜNYA!
Foto-realizmden heykele, pop art’tan grafiti çalışmalarına kadar birbirinden farklı eğilimlerin yer aldığı sergide; çeşitli tekniklerin yanı sıra, 22 farklı kişinin dünyasına girerek, sanatsal ayrımları çok net bir şekilde algılayabiliyorsunuz.
Bedri Baykam’ın sahibi olduğu Piramid Sanat da, her yıl üniversitelerde yetişen genç sanatçıları desteklemek ve sanat dünyasını en yeni sanatçılarla tanıştırmak amacıyla açtığı sergilerden olan Deniz Gökduman Atölyesi sergisi, Gökduman’ın bugünkü öğrencileri ile mezunlarını bir araya getiriyor.
SERGİYE KATILAN İSİMLER:
Ali Gümülcine, Bensu Altay, Çiğdem Gökçeciler, Damla Bozkurt, Elçin Topçu, Emine Delibaş, Emrah Nallar, Fahri Çağdaş, İ. Boran Kabzımal, M. Emin Küçük, Mehmet Yorulmaz, Murat Gündüz, Nur S. Yıldırım, Özge Gümüş, Rengin Özbahar, Sercan Başar, Sevtap Yılmaz, Şehmus Atasever, Şenol Bora, Tayfun Pekdemir, Uğur Bolat, Teoman Furat.
Oysa artık gerçek çiçeklerin açması bekleniyor.
Hayatlarımızın sevgiyle, adaletle, vicdanla sulanması; geleceğimize de düşüncelerle, gerçeklerle, bilimle kök salınması gerektiği yerde…
Dün işlerimi, görüşmelerimi bitirdikten sonra Gezi Parkı’na gidip bir bankta oturdum uzun bir süre; günün değerlendirmesini, düşüncelerimi ve yapacaklarımı aklımdan geçirmek üzere.
Daha bir ay öncesine kadar buralarda;
Nefes alınmıyorken…
Gözyaşları akıyorken…
Gözler çıkıyor, kafalar yarılıyorken…
Yaşamlar tükeniyorken…