Paylaş
En iyi kahveleri nerede içilir, en iyi tatlıları nerede yenir? Peki, meşhur şinitzellerinin sırrı nedir? Sizin için Viyana’nın en leziz noktalarını keşfettim.
İLK GÜN
09.00- Kahvaltı zamanı. İspanyol Konsolosluğu’nun arkasındaki Cafe Goldegg’de, kalınca bir dilim siyah ekmek üstünde gelen Viyana omleti, üstünde kızarmış jambon ve sosis, güne iyi başlamanızı sağlayacak.
11.00- Biraz soluklanmak lazım. 1930’lu yıllarda kapılarını açan tarihi Café Hawelka’da melange içmenin zamanıdır. Bu yarısı sütlü kahvenin yanında lezzetli keklerin de tadına bakabilirsiniz.
13.00- Yemek zamanı geldi çattı. Viyana’ya gelip de şinitzel yemeden dönülür mü? İşte en doğru adres: Neubaugasse’deki Schnitzelwirt. Şinitzelin yanında soğuk birayla (gerçek Viyanalılar duymasın) patates salatası istemeyi aman unutmayın ki ziyafetiniz dört dörtlük olsun.
17.00- Kahve zamanı. Kuruluşu 1786 yılına dayanan Demel Pastanesi’nde ünlü Sachertorte’nin tadına bakmak lazım. Kayısı marmelatı ve çikolatayla yapılan bu pasta Viyana’nın simgesi.
20.00- Akşam yemeğini hak ettiniz. Size ünlü Naschmarkt’ı öneriyorum. Burası 1.5 kilometre uzunluğunda bir yiyecek-içecek cenneti. 400 yıl önce kurulan bu sokakta önce dükkânları dolaşın, sonra gözünüzü kestirdiğiniz bir restoranda karnınızı doyurun.
İKİNCİ GÜN
09.00- Kahvaltı için bu kez adresimiz Café Central. Mönü sade bir dilim siyah ekmek, kayısı yumurta ve peynirden oluşuyor. Tabii okkalı bir kahveyi de unutmayın.
11.00- Yoruldunuz, oturun ve soluklanın. Önerim: Café Imperial. Burası bir zamanlar Sigmund Freud ve Anton Bruckner’in uğrak yeriydi. Bir dilim ‘Imperial Torte’ tatlısı iyi gider.
13.30- Lezzetli bir öğle yemeğine ne dersiniz? Weihburggasse’deki Immervoll, Viyana’nın önemli lezzet duraklarından biri. Yer bulmak zor, bu yüzden biraz bekleyebilirsiniz. Paprika soslu gulaş ile somonlu lazanyayı öneriyorum.
17.00- Viyana manzarası eşliğinde bir kadeh yorgunluk içki dilerseniz Sky Bar, Stefl’de.
20.00- Viyana’daki son akşam yemeği. Radetzky Meydanı’ndaki tarihi Gasthaus Wild’da bir ziyafete ne dersiniz? Önden, içinde karaciğerden yapılmış küçük köfteler ve ev eriştesi bulunan et suyu çorbası Leberknödelsuppe ısmarlayın. Ardından, İmparator Franz Joseph’in hemen her gün yediği Tafelspitz mit G’röste’yi isteyin. Bu yemek, sığır budunun üst kısmından dilimlenip haşlanan etlerden oluşuyor, yanında kızartılmış rende patates ve yaban turbu hardalıyla servis ediliyor. Yemeğe, yine ünlü bir tatlı olan Apfelstrudel’le (elmalı turta) nokta koyabilirsiniz. Ayrıca bu lokantanın şarap kavının 120 yaşında olduğunu da hatırlatırım.
ÜNLÜ KAHVELER:
Café de l’Europe: 1951 yılında kapılarını müşteriye açan bu kafe, Viyana’da ilk İtalyan usulü espresso yapan mekân oldu. İkinci katta, eşsiz manzara eşliğinde çay içmenizi öneririm.
Korb: Aydınların, sanatçıların, filozofların uğrak yeri olan bu kafe, 60’lı yılları anımsatıyor. Appelsturdel tatlısı en iyi burada yenebilir.
Landtmann: Kentin merkezinde bundan 125 yıl önce açılan o zamanların en şık kafesi. ‘Kahveli Mermer Kek’leri çok lezzetli.
Mozart: Viyana Devlet Operası’nın hemen arkasındaki bu görkemli kafe, tam 200 yaşında. Burada Viyana mutfağının en güzel örnekleriyle beş ayrı tür sıcak çikolatayı tadabilirsiniz.
Sacher: Duvarlardaki tabloları ve dekoruyla tam bir 19. asır kahvehanesi. Sachertorte’nin lezzeti bütün dünyanın malumu olmuş. Eğer tatlıyla aranız iyi değilse, barda piyano eşliğinde içkinizi yudumlayabilirsiniz.
Wortner: 1880’lerden kalma bu mekân, edebiyat ve sanat dünyasının gözbebeği. Sergiler, açık oturumlar, edebi söyleşiler düzenleniyor. Yaz aylarında kaldırımlara taşan masalarda oturmak bir başka keyif veriyor.
Dommayer: 200 yıl önce Viyana ormanlarına yürüyüş yapanların buluşma noktasıydı, sonraları balo salonuna dönüştü. Strauss, ünlü valslerini bizzat yönettiği orkestrayla halka sundu. Günümüzde ‘Viyanalı Vals Kızları’ adlı orkestra bu geleneği sürdürüyor.
Viyana usulü şinitzel
Şinitzel, en sevdiğim yemeklerin başında gelir. Ama öyle her önüne gelen yerde de yenmez. Ya etrafındaki malzeme çok kalın olur ya dışı yanar içi çiğ kalır ya da et çok serttir, ağızda sakızlaşır. Viyanalı bir ustadan öğrendiğim pişirme sırlarını sizlerle paylaşacağım: Etiniz konturfile olsun. Deli gibi dövüp, parçalamayaın; ince olsun ama suyu kaçırılmasın. Dış malzemesinde kesinlikle galeta unu kullanılmamalı. Kaliteli undan yapılmış beyaz ekmeğin kabuklarını çıkarıp iç ekmeği ufalayın ve kalın gözlü bir kalburdan geçiririn. Et hafif nemliyken elenmiş una bulayın. Fazla unlar silkelendikten sonra sırada çırpılmış yumurtaya batırmak var. Sonra da ekmek içlerine bulamak... Etteki rutubet unu, un yumurtayı, yumurta da ekmek içlerini tutma işlevlerini yerine getiriyor.
İnce bir tavada yağ kızdırın, şinitzelleri her iki tarafı altın sarısı rengini alıncaya kadar kızartın. Temiz bir bez veya kağıt peçeteyle yağı süzdürdükten sonra, daha önceden ısıtılmış tabakta servis edin. Şinitzelin üstüne, maydanoz veya başka lezzet vericilerle tadlandırılmış bir parça tereyağı, bir dilim katı yumurta, bir rulo ançuez filetosu koymak gerekir. Ilık patates salatası bu muhteşem etin vazgeçilmez dostudur.
Aklınızda bulunsun: Aristokrat bir Viyanalı, şinitzelin yanında kesinlikle bira içmez. Mutlaka kırmızı şarabı tercih eder. Bir Viyanalı’nın, gerçek aristokrat olup olmadığı, seçtiği kırmızı şarabın kalitesinden anlaşılır. Şarabın markasını göremediyseniz masaya kulak verin. Eğer Fransızca konuşuyorlarsa, onların gerçek Viyanalı aristokrat olduğundan şüpheniz kalmasın.
KAHVE SÖZLÜĞÜ:
Türkischer: Bildiğimiz Türk kahvesi.
Brauner: Sütlü kahve
Melange: Sıcak sütlü kahve
Kurz: Çok sert kahve
Obers: Kremalı kahve
Mokka: Sert, sade kahve
Kapuziner: Viyana usulü kapiçino
Schwarzer: Şekersiz, sütsüz siyah kahve
Konsul: Kremalı, siyah kahve
Gestreck espresso: Espressonun çok sert olmayanı
Pharisaer: Küçük bir bardak romla birlikte sunulan, kremalı sert, sade kahve
Kaisermelange: Yumurta sarısı ve brendiyle servis edilen sade kahve
Paylaş