Sayısız akarsu, kırmızı benekli alabalıklar, sır köprüler, karlı geçitler, taş patikalar.
Doğal yaşlı ormanlar, bin bir çeşit bitkinin yarattığı koku deryası, her şeyi yok eden yerdumanı, bulutların üzerinde inci tanesini andıran kütük evler. Bu hafta ATLAS Dergisi'nin son sayısında yer alan, Kaçkar Dağı'nın kuzeybatı yamacındaki Palovit Vadisi'ne gidiyoruz. Aşağıda özetini sunduğum yazıyı Mehmet Demirci kaleme aldı.
Palovit Vadisi, 3 bin 937 metrelik Kaçkar Dağı'nın kuzeybatı yamacına düşüyor. Aygır Gölü'nün diplerinden başlıyor, birçok yayla ve akarsuyu içine alıp Palovit Deresi'nin Fırtına Deresi'ne kavuşma noktasında son buluyor. Vadinin yaylalarından Apevanak, 2 bin 400 metre rakımıyla Kaçkarlar'ın en yüksek yaylalarından biri. Dikkat çekici yanı büyük taş bir köprüye sahip olması. Apevanak Deresi üzerindeki bu tarihi yapının bir sırrı var. Bu yükseklikte nasıl ve neden yapıldı?
Yontma taşlardan inşa edilmiş köprüde 'horosan' kullanılmamış. Hemşin yöresindeki kemer köprülerde kullanılan horosan, kireç ve yumurta akından elde edilen yapıştırıcı özellikte bir madde. Ayrıca köprünün yapımı ahşap iskelet kurulmadan mümkün değil ama, 2 bin metrenin üzerindeki Apevanak'ta ağaç yetişmiyor. En güçlü ihtimal iskelede kullanılan ağaçların, üç saatlik mesafede bulunan 1850 rakımlı Amlakit Yaylası'ndan getirilmiş olması. Ağaçlar belki de üzerlerinde bir tulumcuyla buraya taşındı. Yörede eski bir gelenek bu. İki kişinin taşıdığı, ağırlığı 150 kilogramın üzerindeki kalaslara bir de tulum çalan biri oturuyor. Hemşin insanının çalışmayı ve zevki nasıl birleştirdiğini gösteren iyi bir örnek bu gelenek. Burada her şey gibi çalışma da şenlikli ve coşkulu.
İsmini vadiden alan 2 bin 300 metredeki Palovit Yaylası ile karşısındaki Meleskur Yaylası'nı tam ortadan akan Palovit Deresi ayırıyor. Palovit ve Meleskur yaylalarında tüm araziler taş duvarlarla çevrili. Her aile, evinin çevresindeki sebze ektiği bostanından başka yerleşim alanı dışında böyle arazilere sahip. Eski bir gelenek olan ve ağustosun ikinci haftasında kutlanan 'oğnak'ta buralar biçilir, sonra otlar kurutulurdu. Hayvanlara verilecek kuru otlar evlerin çatı aralığındaki 'oçğan'lara yerleştirilirdi.
GÜL SUYUYLA ISLATMA
Palovit Vadisi'nin zenginliklerinden Kermukereç Menderesi'nin düzlükleri, yayla şenliklerinde horonun ve diğer oyunların mekanı. Bu oyunlardan biri yörede 'metlugi' olarak bilinen çelik çomak. Bir diğeri de buralara özgü 'hudutlugi'. Bu oyunda amaç rakibin büyük kayalar üzerine diktiği bir taşı küçük taşlar atarak devirmek. Kaybedenin işi zor, çünkü kazananı sırtına alıp taşıyor.
Amlakit, coşkuyla kutladığı Vartavor Şenlikleri’yle ünlü. İnsanların birbirini, bereketi simgeleyen gül suyuyla ıslatması anlamına gelen vartavor, çok eski bir bağbozumu bayramı. Bir hafta süren bu şenliğin öteki yaylalardakilerden bir farkı var. Yaylacıların ortak malı olan ve 'çardak' denilen yerde akşamları oynanan horona yalnızca erkekler katılıyor. Bayanlar yine çardakta bulunuyor ama horona girmiyorlar. Genç kızlar horon halkasının dışındaki tribünlerde, evli ve yaşlı bayanlar ise halkanın ortasında 'semli' denen küçük sandalyelerde oturuyor. Tulumcu halkanın içinde ve ayakta çalıyor. Vartavor aynı zamanda bekar erkek ve bayanlar için bir tanışma fırsatı. Bu olay özellikle çardak akşamlarında daha gizemli bir hal alıyor. Erkekler en güzel kıyafetlerini giyiyor. Bayanlar ise her gün sardıklarını değil, geceye özel ve kendilerine en çok yakışan İran şaylarını kuşanıyor. Sahil kesiminde 'puşi' de denen bu çok renkli başörtüsü Hemşin yöresine özgü ve değişik bir şekilde başa bağlanıyor.
KEYİFLİ ROTA
Hazindağ Samistal yaylaları arasındaki patika, bölgenin en keyifli yürüyüş rotalarından. Samistal 2 bin 450 metrelik rakımıyla bölgenin en yüksek yaylası. Burada geleneksel mimarinin en güzel örneklerini, taş ustalığının ulaştığı en son noktayı görmek mümkün.
Sise yakalanmamak için sabah erken harekete geçilirse, Hazindağ-Pokut yolunun manzaraları yakalanabilir. Pokut Sırtı'nın güney yamacına kurulmuş yayla evleri, zaman zaman Meğo ve Ayder vadisine biriken yerdumanı sayesinde, bulutların üzerine dizilmiş inci tanelerini andırır. Karanlık çökmeden Pokut Sırtı'na tırmanışa geçilirse, Karadeniz'de günbatımı bu kez deniz kenarından değil, 2 binli metrelerde seyrediliyor.
Bu coğrafyada gündoğumu da kaçırılacak cinsten değil. Kaçkarlar tüm görkemiyle karşınızda. Sırt takip edilip Sal Yaylası'na vardığınızda kendinizi kenarları evlerle çevrili bir düzlükte buluyorsunuz. Tam ortasında da bir çeşme. Sal ve Pokut yaylaları susuzluklarıyla da ünlüler. Sırt üstünde kuruldukları için yanı başlarında herhangi bir ırmak veya dere yok. Kaynak suları ise yaylaların çok aşağılarında çıkıyor. Onun için yayladaki birkaç kaynak, ağustostaki yoğunluğa yetmiyor.
Evlerin hemen üzerindeki alana çıkıldığında ise Altıparmaklar'dan Kemerli ve Büyük Kaçkar'a kadar 'en yüksekler' karşınızda dizilip poz veriyor.
Mehmet Demirci, Atlas'ın son sayısında Türkiye'nin cennet köşelerinden birini böyle anlatmış. Önümüzdeki yaz tatil programınıza Karadeniz rotasını, yukarıda anlatılan yaylaları almanızı hararetle öneririm.
ATLAS'TA BU AY
Ağrı'nın Üç Eteği
Öyle bir dağ ki, gümrük kapıları, sınır köyleri, kaçakçıları ve mültecileriyle ancak kendine özgü bir hayata izin veriyor. Eteklerindekiler ekmeklerini sert bir iklim ve coğrafyadan çıkarmaya çalışıyor. Atlas Aralık sayısında, Ağrı Dağı'nı çevreleyen coğrafyada üç ülkenin insanlarına kulak verdi.
Meriç'in öte yakası
Sadece Türkiye ile Yunanistan'ı ayırmıyor Meriç Nehri. Misak-ı Milli'nin ‘Türk muhiti’ addedip vatan saydığı bir toprak parçasını, Batı Trakya'yı Doğu Trakya'dan, orada yaşayanları da öte yakadaki akrabalarından ayırıyor. Ortak yaşanmış bir kaderi, duyguları, sevinçleri ve kederleri koparıp atıyor. Lozan Antlaşması'yla Yunanistan'a bırakılan Batı Trakya'da yaşayan Türkler, 80 yıldır sorunlarla boğuşuyor. Azınlık haklarını kullanamıyor, etnik ve kültürel kimliklerini ifade edemiyorlar. Atlas son sayısında, Batı Trakya Türklerinin unutulmuş öyküsünü araştırdı.
Mucizenin tükenişi
Sadece mercanlar söz konusu olduğunda bile, yeryüzündeki türlerin üçte ikisinden fazlası Filipinler'de yaşıyor. Oysa birçok araştırmacı, bu rakipsiz biyolojik çeşitliliğin geriye dönülmez şekilde azaldığını söylüyor. Çin ve Endonezya arasında yedi binden fazla ada, yok olması önlenemez türlerin çokluğu nedeniyle sıcak nokta olarak tanımlanan alanların en kritiği. Atlas mucizenin tükenişini yerinde izledi, görüntüledi ve yazdı.
Kırklareli: Köprü kent
Kıtalar arasında uygarlık dolaşımlarına giden yollar üzerinde bir köprü kent Kırklareli. Sokaklarına insan ve yurt sevgisinin, samimiyet ve hatıralara saygının sindiği bir kent. Tarih boyunca sayısız kez geçiş ve istilalarla karşı karşıya kaldığından pek çok güzelliği de toprağın altında gizli. Atlas okurlarını son sayısında bu köprü kente götürüyor.