ÖNCEKİ gün CNN Türk’te Cüneyd Zapsu’nun konuk olduğu programı izledim.
İlk izlenimim şu: Fındık tartışması giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ve doğrusunu isterseniz Cüneyd Zapsu’nun açıklamalarından çok da tatmin olmadım.
Cüneyd Bey, 2002’den beri fındık işiyle uğraşmadığını söylüyor. 2006 yılının ağustos ayında gazetecilerin fındık krizi hakkındaki sorularına neden onun muhatap olduğunu anlayamadım.
Zapsu, "Ortalama fiyat aynı kaldığı halde Türkiye’deki fındık dikim alanlarının batıya doğru genişlemesinin arz fazlası yarattığını ve bunun gereksiz olduğunu" söylüyor.
Fındık dikim alanları 30 yıldır genişliyor; çünkü dünya fındık talebi sürekli artıyor.
Türkiye’nin ihracatı 1974’te 140 bin tonken bugün 250 bin tona dayanmış durumda.
Bunun en temel nedeni ise dünyada yükselen refah düzeyinin, çikolataya olan talebi artırması. Demek ki çikolata talebi arttıkça fındık dikim alanlarının da düzenli olarak artmasında şaşılacak bir durum olmamalı.
Zapsu, fındık fiyatındaki yükselmenin ihracatı azalttığını iddia ediyor ve 2004’teki ihracatın azalmasını örnek olarak veriyor.
Oysa 2004’teki ihracatın azalmasının nedeni fiyat artışı değil, üretimdeki sıkıntı. O yıl, depolardaki çürük fındığın bile alıcı bulduğu biliniyor.
Zapsu, fiyat çok artarsa çikolata üreticilerinin alternatif ürünlere (cashew ve badem gibi) kayacağını iddia ediyor.
Böyle bir çaba belki var ama fındıklı çikolataya olan talepte bir azalma yok. Çünkü bu en temelinde insanların "damak tadı" ile ilgili ve diğer hiçbir katkı maddesi çikolata ile fındık kadar iyi bir bileşim sağlayamıyor.
Öyle görünüyor ki fındık meselesini daha çok konuşacağız.
Bush’a mı kızalım İslamcı teröristlere mi?
AĞZI ile kulağı arasındaki mesafenin bir hayli açık olduğunu düşündüğüm George Bush’un, İngiltere’de yakalanan teröristler için "İslamcı faşist" tanımlaması yapması özellikle Amerikalı Müslümanlar arasında büyük tepkiye yol açtı.
Bush’un tutucu bir Hıristiyan olarak Müslümanlar hakkında abuk sabuk konuşmalar yaptığına ilk kez tanık olmuyoruz.
Ve bu tutumu, özellikle Amerika’da yaşayan Müslümanların yaşamlarını olumsuz yönde etkileyecek sonuçlar da doğuruyor.
Öte yandan, İslam’ı kendi anlayışlarıyla yorumlayıp, sivillere karşı terör de dahil olmak üzere her türlü şiddeti makbul gören ve fırsat bulduklarında Afganistan’daki Taliban gibi faşist rejimler kurmaktan çekinmeyen İslamcıların bu dünyada yaşadıkları da bir başka gerçek.
Dolayısıyla AKP’li Ersönmez Yarbay’ın, "Biz de Bush’a Hıristiyan faşist mi diyelim" türünden bir tepki göstermesini de yadırgadım.
Bush’ta da "bastırılmış faşist eğilimler" olabilir elbette ama El Kaide heveslisi teröristlere "İslamcı Faşist" denilmesini, normal Müslümanlar neden üzerlerine alsınlar ki?
Gerçek Müslümanların, İslam ile terörü bir araya getirenlerden dünyadaki herkesten daha çok nefret etmesi gerekiyor.
Nasrallah’ı, Şevki Yılmaz’a benzettim
LÜBNAN Savaşı başladığından beri bazı çevrelerde Hizbullah lideri Nasrallah ile Che Guevara’yı benzetmeye çalışma eğilimi görüyorum.
Hizbullah’ın, sivillere karşı terörü de meşru gören anlayışına "devrimci bir yön" kazandırma çabası bu.
Elbette Che’ye yetişemeyen bazı kişilerin "romantizmini" de ihmal etmemek gerek.
Bunun boş bir çaba olduğunu düşünüyorum.
Geçen gün bir Arap televizyonunda Nasrallah’ı izledim. Arapça bilmediğim için mimiklerinden, jestlerinden Nasrallah’ı tanımaya çalıştım.
Şunu söyleyebilirim: Nasrallah, "28 Şubat" günlerinde Türkiye televizyonlarında eski filmlerini sıkça izlediğimiz Şevki Yılmaz’ın sakallısından daha ileri bir şey değil.
Olanak olsa ve Nasrallah görüntüsüne Şevki Yılmaz’ın sesi ile dublaj yapabilsek benzerliği daha açık görebilmek de mümkün olur gibi geliyor bana.
Ve şunu da eklemeliyim: Che, yaşamı boyunca içinde yaşlıların, çocukların, kadınların, masum sivillerin bulunduğu otobüslere bomba atmadı.
İnandığı dava uğruna ölmeyi göze alarak şahsen savaştı.
Kendi güvenli bir yerde saklanırken başkalarına ölmeyi emretmedi.
Boşuna uğraşmayın, ne Nasrallah’tan, ne de kendine özgürlük savaşçısı süsü veren öteki teröristlerden bir Che figürü çıkartabilirsiniz.