Yine de şahlanıyor kolbaşının külhanı!

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Türkiye’nin Yeni Güvenlik Konsepti Konferansı’nda konuştu.

Haberin Devamı

Bu doğal tabii. Her konuyu en iyi bilme iddiasını taşıdığına göre, her toplantıda konuşmasına kim itiraz edebilir?

 

Her gün kontrol ediyorum: Merkel, Hollande, Obama filan böyle her toplantıya gidip konuşmuyorlar.

 

Sanıyorum bu tembelliklerinden kaynaklanıyor, kalkıp gitmeye üşeniyorlar. Ya da bu konudaki yetenekleri sınırlı olduğu için işlerini bizimkilerden daha geç zamanda bitirebiliyorlar, o zaman da konuşma yapmaya vakit kalmıyor tabii.

 

Öte yandan böyle çok sayıda toplantıda konuşmanın yarattığı bir başka sorun da şu: Konu bitiyor.

 

O zaman hadi al baştan geriye dönülüyor, eski defterler açılıyor. Bu da biz vatandaşlarda deja vu etkisi yaratıyor. Fransızca kökenli bu sözcük aynı şeyi daha önce görme–duyma gibi duyuların hissedilmesi durumunda kullanılıyor.

 

Haberin Devamı

Türkiye’nin Yeni Güvenlik Konsepti Konferansı’ndaki konuşmanın ana konusu yine Lozan’dı.

 

Biz tam “Oh artık bu tartışma bitti” derken Cumhurbaşkanı bu sefer başka yerden çaktı: “Biz 22 milyon kilometrekarelik toprağı görmüş bir devletin vârisleriyiz. Maalesef bir yerler tırtıklandı. 780 bin kilometrekareye kaldık. Burnumuzun dibindeki yerler bile alındı. Anlaşmalarla başarılı çıktık diyenler oldu. Nasıl ya, elindekini veriyorsun, başarılı çıkıyorsun.”

 

Gerçi bu 22 milyon kilometrekare aslında başkalarına ait yerlerdi, ecdadımız oraları önce fethetti, sonra kaybetti.

 

Yani bir tür “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi” durumu oldu.

 

780 bin kilometreye de kalmadık, çıktık aslında. Ecdadımızın son padişahının imzaladığı Sevr’de bize kalan toprak parçası bunun üçte biri kadardı, Ege ve Akdeniz’i de sadece fotoğraflarda görme olanağımız olacaktı.

 

Haberin Devamı

Neyse, bunu geçelim. Cumhurbaşkanı tabii sözü buradan Lozan’a getirdi: “Bizi hâlâ Lozan’a hapsetmeye çalışıyorlar. Kimse kusura bakmasın! Bizim sözümüz var. 2023 hedeflerine ulaşmak için tüm şartları zorlayacağız.”

 

Şimdi bu sözler sıradan bir muhtarlar toplantısında söylenmiş olsaydı başkaydı.

 

Ama yer Türkiye’nin Yeni Güvenlik Konsepti Konferansı!

 

Buradan şunu mu anlamalıyız: Türkiye’nin yeni güvenlik konsepti, Lozan’ın dışına çıkma arzusunu da içeriyor.

 

Lozan’ın dışına çıkınca, gidip yeniden Viyana’yı kuşatmaktan da söz edilmiyor herhalde.

 

Sınırımızdan ileriye doğru bir genişleme olmalı. Nereleri dahil acaba? Suriye, Irak? Adalar? Batı Trakya? Balkanlar?

 

Haberin Devamı

Yeni bir fütuhat dönemi mi başlatılıyor?

 

Ak Tolgalı Beylerbeyi “İlerle” diye haykıracak mı? Kolbaşının külhanı şahlanacak mı? Suyun öbür yanına geçip atlara yonca biçecek miyiz?

 

Cumhurbaşkanı’nın sözleri bunu düşündürtüyor.

 

Öyle görünüyor ki “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden de vazgeçeceğiz, çünkü Lozan’ın dar kalıplarına sığamıyoruz!

 

“Tırtıklanan toprakları” geri almak için savaşa mı gireceğiz?

 

Yoksa bunlar öylesine söylenmiş sözler mi? Dinleyicileri heyecana getirmek için atılmış bir hamasi nutuk mu?

 

İyi de o zaman yapamayacağı, yapmayı aklından geçirmediği bir şeyi söylemek çok doğru bir iş mi?

 

GÜNÜN EN EĞLENCELİ HABERİ

 

ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, beş gündür cansiperane savunduğu küçük kızları tecavüzcüsüyle evlendirme teklifinin geri çekilmesinin ardından şöyle konuştu:

 

Haberin Devamı

“Biz AK Parti olarak toplumsal uzlaşı ve toplumun sesini, vatandaşın eleştirilerini dikkate alan bir partiyiz. Gücümüzü buradan alıyoruz.”

 

Bundan sonrasını gülmekten okuyamadığımı söylemeliyim. Bozdağ beni sabah sabah çok güldürdü, Allah da onu güldürsün!

 

BU DARBE HUKUKUDUR

 

AKP hükümetinin Fetullahçı darbe girişimine karşı ilan ettiği OHAL’e dayanarak çıkardığı kanun hükmündeki kararnameler (KHK), sadece Fetullahçıları hedef almıyor.

 

Bu vesileyle birçok sol görüşlü, muhalif fikirlere sahip insan da devlet kadrolarından atılıyor.

 

En son olarak 677 sayılı KHK ile “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan 15 muhalif akademisyen de devlet memuriyetinden ihraç edildi.

 

Haberin Devamı

Daha önce de 672 ve 675 sayılı KHK’larla 68 sol görüşlü akademisyen memuriyetten ihraç edilmişti.

 

Böylece bildiriye imza atan akademisyenlerden 83’ü, Fetullahçıları temizlemek gerekçesiyle ilan edilen OHAL kararnameleriyle memuriyetten çıkarılmış oldular.

 

Bu tür hareketleriyle de gösteriyorlar ki Fetullahçı darbe girişimini, Türkiye’deki tüm muhalefeti susturmak için bir gerekçe olarak kullanmaya da kararlılar.

 

Yaptıkları işin Anayasa’ya aykırı olması, hukuk dışı ve adaletsiz olması dertleri değil.

 

Türkiye’yi darbecilerden temizleme gerekçesiyle, 12 Eylül dönemi hukukunu uyguluyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları