Yaz kızım, Hayyam’ın da hapsine!

SONUNDA bu da oldu ve ölümünün üzerinden 972 yıl geçmiş bulunan Ömer Hayyam, 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Haberin Devamı

Kendisi bulunamayacak durumda olduğu için onun yerine ceza Fazıl Say’ın hesabına yazılacak.
Mahkeme, Ömer Hayyam’ın yazdığı bir dörtlüğü Twitter’de aktardığı için Fazıl Say’ın “halkın benimsediği değerleri alenen aşağıladığı” kanaatine vardı.
Hükmün açıklanması ertelendiği için Fazıl Say’ın bu kararı temyiz etmeye, o da olmadı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmesine de olanak yok.
Böyle bir şey yapılmamış olsaydı kuşku yok ki Türkiye AİHM’de bir kez daha mahkûm olacaktı.
Dün bu köşede yazmıştım, mürekkebi kurumadan mahkemenin kararı geldi.
İstediğiniz kadar “yargı paketi” çıkartın, zihniyeti değiştiremediğiniz sürece Türkiye’de fikir özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırabilmeniz mümkün olamaz.
“Halkın benimsediği değerleri aşağılamak” gibi nereye çeksen oraya uzayacak bir gerekçeyle mahkûmiyet kararlarının verilebildiği bir adalet sistemi fikir özgürlüğüne geçit vermez.
Bu dörtlüğü Ömer Hayyam’ın yazmadığına ilişkin tartışmalar var, biliyorsunuz. Şu anda ona mal edilen rubailerin sayısı, kendi yazdığı rubailerin yaklaşık on katı kadar. Ama bunun konumuz açısından bir önemi yok.
Ömer Hayyam’ın doğum tarihi 18 Mayıs 1048. O devirde bile yazdıkları nedeniyle “adli takibata” uğramadı.
Dünya, varoluş, devlet, toplum, din üzerine sınırsız ve özgürce yazabildiğinde iktidarda
Nizamülmülk vardı!
Bugün iktidarda olanların
döneminde söylenemeyenler bin yıl önce rahatça söylenip yazılabiliyormuş!
İleri demokrasi diye diye vardığımız yer, bin yıl öncesinin de gerisinde kalıyor galiba!

Haberin Devamı

Diyarbakır meydanları ne renk olacak?

AKİL İnsanlar Ege Heyeti Başkanı Tarhan Erdem, Kürt meselesinin ve çözüm sürecinin devlet katında ilk kez kamuoyuna sunulduğunu belirtmiş.
“Çözüm süreci başarıya ulaştığında Nevruz’da Diyarbakır meydanları kıpkırmızı Türk bayrakları ile dolacaktır. Bayrakla sorunu olan Kürt yok” diye anlatıyor.
Bu haberi okuduğumda abartılmış olabileceğini, Tarhan Erdem gibi bir akil insanın böyle bol keseden vaatlerde bulunmamış olabileceğini düşündüm.
Vatandaşlarla temas sırasında çekilen haber filmini izledim, ben yanılmışım.
Tarhan Bey aynen böyle söylüyor:
“Çözüm süreci başarıya ulaştığında Nevruz’da Diyarbakır meydanları kıpkırmızı Türk bayrakları ile dolacaktır. Bayrakla sorunu olan Kürt yok”.
Bayrakla sorunu olan Kürt var mıdır, yok mudur bilemem. Varsa da kendi bilecekleri iştir, bayrakla ve başka sembollerle sorunu olanlar Türklerin arasında da vardır zaten, bu “barış süreci” dediğimiz sürecin konusu değil.
Tarhan Bey’in de bu kadar kesin bir bilgiye sahip olduğunu sanmıyorum. Yapılacak en iyi araştırmada bile belli hata payları öngörülür, sadece o bile bu kadar kesin konuşmamayı gerektirir zaten.
“Barış sürecinin” amacı da zaten Diyarbakır meydanlarını bayrak kırmızısına boyamak değildir sanırım.
Barış sürecine katkı yapılması isteniyorsa gerçeklerin anlatılmasında yarar var.
Her şey doğru anlatılmalı ki insanlar daha sonra kandırıldıklarını düşünüp öfkelenmesinler.
Akil insanların faaliyetlerini, siyasi partilerin kahve sohbetlerine benzetmemelerinde yarar var.

Haberin Devamı

Çerçeveletip asılacak söz

ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Edirne gezisi sırasında ilaçlarının alınması konusunda yardım isteyen kanser hastası kızın dünkü sözleri, Ankara’daki her bakanlığın girişine asılmalı:
“Yanınıza yardım amaçlı bir insan geldiğinde eliniz cebinize değil vicdanınıza gitsin”.
Sadaka kültürünü, sosyal devlet zannedenlerin anlayabilmeleri biraz zor ama öğrenmeye de bir yerden başlamalarında yarar var.
Edirneli hasta genç kızın yaşadıkları çok övünülen sağlık sisteminin de ne derece iyi çalışabildiğini bizlere gösterdi.
Belli ki bazı kanser ilaçları bulunmuyor, sosyal güvenlik sistemi bunları temin edip hastaların kullanımına sunmuyor.
Kızcağıza üç hafta önce kanser teşhisi konmuş ama eylül ayından beri sıra bekliyormuş. Aylar sonra verilen randevu tedavi için çok önemli bir zamanın da kaybedilmesi anlamına geliyor.
Genç kıza kulak verelim:
“Hastanede biyopsi sonucu 1 ay sonra çıkıyor. MR çektirmek için 1 ay sonraya randevu veriyorlar. Bir ay sonra da onun sonuçları çıkıyor. Ben de aylarca bekledim. Kanserde erken teşhis önemli diyorlar. Sizce kanserde erken teşhis böyle konur mu? Yapılan tahlillerin sonuçlarını beklerken aylar geçiyor. Araya hatır gönül, ‘dayı’ girince süreç hızlı işliyor. Aylarca değil de birkaç gün içinde işleriniz bitiyor.”
Bu genç kızın yaşadıkları dileyelim ki yetkililerin gözlerinin açılmasına neden olsun, benzer durumdaki hastalar aynı şeyleri yaşamasınlar.

 

Yazarın Tüm Yazıları