Paylaş
Heyette Cemil Bey’i de görünce şaşırdığımı söylemeliyim.
Siyasetin ne kadar zor bir iş olduğunu böylece bir kez daha görmüş olduk.
Cemil Çiçek, referandum süresinin kısaltılmasını öngören yasa ile ilgili olarak 8 Ocak 2010 tarihinde Radikal’de Murat Yetkin’in köşesinde yer alan demecinde şöyle diyordu:
“Hak ve özgürlükler konusunda referandum olmaz. Bu konularda referandum zaten düşünmeyiz. Anayasa değişikliği konusu şu an gündemimizde yok. Anayasa değişikliğini çok arzu etmemize rağmen, reel politika, Meclis aritmetiği buna izin vermiyor. Halen 336 milletvekilimiz var. CHP şu anda hiçbir Anayasa değişikliğine yanaşmıyor. MHP de ‘CHP’yi ikna edin, öyle gelin’ diyor. 330-367 arası oy, referandum gerektiriyor. Anayasa değişikliği, sayısal değil, geniş uzlaşma işidir. Biz bunu Meclis’te yapacağız, geniş mutabakatla yapacağız. Şu an itibarıyla, biz bu yasa değişikliği teklifini yaparken, arkasından da Anayasa değişikliği getirelim diye aramızda bir konuşma yapmış değiliz. İstemediğimizden değil, koşullar uygun olmadığından.”
Dünün tarihi 22 Mart 2010 idi. Demek ki bu sözler ile dün arasında yaklaşık 2.5 ay geçmiş.
2.5 ay önce “reel politika Anayasa değişikliğine izin vermiyor”muş.
2.5 ay önce “hak ve özgürlükler konusunda referandum düşünülmez”miş.
2.5 ay önce “Anayasa değişikliği sayısal değil, geniş uzlaşma işi”ymiş.
2.5 ay önce “referandum süresini kısaltma yasası Anayasa değişikliği yapmak amacını taşımıyor”muş.
Meğerse 2.5 ayda köprülerin altından ne kadar çok su akmış da kimsenin haberi olmamış.
“Siyaset ne kadar zor işmiş” diye düşünmemin nedeni Çiçek’in bu sözleriydi.
Merak ettim, acaba muhalefet partileri yetkilileri Çiçek’e bu sözlerini hatırlattı mı?
“Cemil Bey dün ne diyordunuz, bugün ne yapıyorsunuz” diye sordu mu?
Sordularsa Cemil Bey ne yanıt verdi?
Dokunulmazlığı konuşma zamanı
|
Şimdi muhalefetin paketi inceleyip yanıt vermesini bekleyeceğiz.
İçine birçok başka konu sokuşturulmaya çalışılsa da Anayasa değişikliği paketinin esasen AKP’nin “yüksek yargı ile ilgili şikâyetlerine” çözüm bulmayı hedeflediği bir sır değil.
Yani, bu değişiklikler yapılınca AKP’nin “yargı ile ilgili kaygılarının” da sonlanmış olmasını beklememiz gerekiyor. Böylesine bir siyasi gerilim yaratmayı göze alarak bu işe kalkıştıklarına göre, öyle olmalı.
Şimdi “dokunulmazlıklar” ile ilgili olarak AKP’nin artık gelenekselleşmiş sayılması gereken görüşünü hatırlamanın zamanıdır. AKP, “yargıya tam olarak güvenemediği için” milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına karşıydı. Anayasa değişikliği AKP’nin istediği yönde gerçekleşirse, gündeme getirmemiz gereken şey de budur. Madem artık “yargı tam bağımsız ve tarafsız” olacak, AKP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasından korkması için bir neden de kalmayacak. Görev muhalefete düşüyor. AKP’yi dokunulmazlıkların kaldırılması yolunda sıkıştırmak ve milletvekili dokunulmazlığını sadece TBMM ve siyasi faaliyetler ile sınırlamak için bu mükemmel bir fırsattır.
Akılsız komşunun verdiği zarar
EKONOMİK kriz ile mücadele eden Yunanistan, dünyanın en çok silah harcaması yapan ülkelerinden biri.
Türkiye ile birlikte tabii!
“Yumurta mı tavuktan çıkıyor, tavuk mu yumurtadan” sorusuna benzer ortak bir problemimiz var.
Yunanistan silahlandığı için Türkiye silahlanıyor, Türkiye silahlandığı için Yunanistan silahlanıyor.
Aynı askeri paktın iki üyesi, birbirlerini tehdit olarak algılamaya devam ettikleri için ülkelerinin refahı için harcanabilecek milyar dolarları, silah üreticilerine teslim ediyorlar.
Yunanistan’ın komşuları Türkiye, Bulgaristan, Arnavutluk ve Makedonya!
Türkiye, Bulgaristan ve Arnavutluk ile komşuluğun yanı sıra birlikte bir askeri savunma paktı olan NATO’nun üyesi. Makedonya deseniz zaten NATO’nun “partner ülkesi”. Bulgaristan ile AB çatısı altında, yakında aralarında bildiğimiz anlamda bir “sınır” da kalmayacak. Makedonya ve Türkiye, AB adayı, bir AB ülkesine karşı askeri tehdit yaratabilecek durumda değiller.
Ama Yunanistan, bu durumda bile özellikle Türkiye paranoyasını yenemediği için milyarlarca dolarını askeri harcamalarına yatırıyor.
Ve “akılsız komşu”nun zararı bize de dokunuyor.
Paylaş