MİLLİ Takımı Türkiye’ye getiren uçakta, Futbol Federasyonu’nun misafiri olan kişilerin baca gibi sigara dumanı tüttükleri haberlerini gazetelerde okudum.
Futbolcular dumandan rahatsız oldukları için uçağın arka tarafına kaçmışlar ama bir uçağın içinde dumandan kaçmak ne kadar mümkün olabilir ki?
Oysa o kişilerin üç gün geçirdikleri Oslo’da sigara içmediklerine de hiç kuşku yok.
Çünkü Oslo’da halka açık kapalı alanlarda sigara içebilmeleri mümkün değildi.
Lokantalarda, kahvelerde, barlarda, alışveriş merkezlerinde oturdular, dolaştılar ve kendileri dahil kimseyi zehirleyemediler.
Ama Türkiye’ye giden bir özel uçağa binince de paketlere sarıldılar, hem kendilerini hem de sigara içmeyenleri kanser yaptığına hiç kuşku bulunmayan sigara dumanı ile zehirlediler.
Sadece bu basit örnek bile halka açık kapalı alanlarda sigara içme yasağının nasıl sonuçları olabileceğini gösteriyor. Oslo’da kimse zehirlenmiyor; çünkü sigara yasağı istisnasız uygulanıyor.
"Bu masada sigara içilir, yan masada içilmez" gibi çocuk kandıracak türden bir yasaklama değil bu.
TBMM’de bulunan sigara içme yasağı ile ilgili yasada ise milletvekilleri istisnalar yaratma peşindeler.
"Havalandırması yeterli olması koşuluyla" bazı yerlerde sigara içilmesine izin verilecekmiş. Bu nasıl saptanacak, kim karar verecek, orası meçhul.
Bunun bir tek sonucu olabilir: Sigara yasağı uygulanamaz, eski düzen göstermelik ayrımlarla sürüp gider.
Sigara içme yasağını istisnasız olarak uygulamak zorundayız. Milletvekilleri, yasada istisnalar yaratmak peşinde koşmadan önce o mekánlarda kendi çocuklarının da bulunabileceğini hiç unutmamalılar.
Tanınmış filozoflar İstanbul’da
KASIM ayının üçüncü perşembesi UNESCO’nun aldığı bir karar ile dünya ölçeğinde "Felsefe Günü" olarak kutlanıyor.
Bu yıl, Dünya Felsefe Günü kutlamaları, UNESCO ve Türkiye Felsefe Kurumu’nun işbirliği ile İstanbul’da kutlanacak.
İstanbul’un tarihi önemine uygun ve gelecekte dünya kültür kentlerinden birisi olma vizyonuna hizmet edecek önemli bir etkinlik bu.
Dünya Felsefe Günü’nün amacı, felsefenin kişilere sağlayabileceği görme, düşünme ve eylem olanaklarına dikkat çekmek; böylece de kamu yaşamında ve dünya sorunlarının çözümünde oynayabileceği rol üzerinde düşündürmek olarak tanımlanıyor.
Çeşitli ülkelerden felsefecilerin katılacağı İstanbul Dünya Felsefe Günü, "Barışın ve İnsan Haklarının Felsefi Temelleri: Ulaştığımız Nokta Nedir?", "Dünyaya Bakışımız Nasıl Gelişti: Neye Küresel, Neye Yerel, Neye Ortak Diyoruz?", "Serbest Pazar: Yoksulluktan Kurtulma Yolu mu, Yoksa Yeni Dünya Problemlerine Bir Neden mi?", "Güvenlik mi, İnsan Hakları mı" gibi, günümüzün sorunlarının tartışılacağı yuvarlak masa toplantılarından oluşacak.
Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan bu etkinliklerin, katılmak isteyen herkese açık olduğunu da belirteyim ki belki felsefeye meraklı öğrenciler kendilerine yeni bir ufuk çizebilecek bu toplantıları izlerler.
Milli Takım hangi bayrağı taşıyor?
TÜRK Hava Yolları’nın Nurcu bir organizasyon tarafından düzenlenen bir sempozyuma sponsor olması ve yüzde 50 indirimli bilet ile sempozyuma katılacak kişileri taşıması tartışılıyor.
THY yetkilileri bunun "normal bir uygulama" olduğunu söylüyorlar.
THY Müşaviri Ali Genç, "Uluslararası organizasyonlara bayrak taşıyıcısı olarak destekte bulunuyoruz. Bilim adamlarının bizimle uçması önemlidir" diyor.
Toplantıya katılacak "bilim adamlarının" nasıl bir bilimsel düzeyi temsil ettiği ile ilgili bir fikrim yok.
Ama bu "bayrak taşıma" meselesinde haklılar.
O zaman şunu sormam gerekiyor: Türkiye Milli Futbol Takımı’nı taşımak, "bayrak taşıyıcısı" bir hava yolu şirketinin yapması gereken bir iş değil midir?
Örnekleri çok: Lufthansa, Alman Milli Takımı’nı taşıyor. British Airways olmadan İngilizler de bir yere gitmiyor. Avrupa’da milli takımların neredeyse tümü ulusal hava yolu şirketi ile uçuyor.
Türk Milli Takımı ise "özel uçaklarda" uçmak zorunda kalıyor.
THY, neden Futbol Federasyonu ile anlaşmasını yenilemedi?
Bilimselliği tartışılabilecek bir sempozyuma insan taşımak mı THY için "bayrak göstermek" oluyor?
Peki, Milli Takım hangi bayrağı taşıyor?
Kusura bakmasınlar ama bu gerekçe bana hiç de inandırıcı gelmiyor