Paylaş
Meğerse eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın 700 bin liralık hediye saatinin gümrük vergisi de ödenmemiş!
Bakan Yazıcı, verdiği yanıtta “Vergi uygulamasına esas teşkil edecek bir eylem henüz saptanmamıştır. Yeni durum itibariyle konu incelemededir” diyor.
Bakanlık müfettişleri, bir vergi kaçağı olup olmadığını inceliyorlarmış.
Çok uzun sürmeyecek bir inceleme olmalı bu.
Ortada İsviçre’den alınıp Türkiye’ye getirilen bir saat ve Reza Zarrab’ın kaptanının adına kesilmiş bir fatura var.
Sanıyorum vergi kaçakçılığı suçlamasıyla baş etmek de Zarrab’ın kuryesinin işi olacak.
Parayı ödeyip, saati satın alıp Türkiye’ye sokan o çünkü. Ama hükümetimizin yeni vergi affı girişimi bu sorunu da sıkıntısız çözme olanağı veriyor.
Saatin ödenmeyen 126 bin liralık gümrük vergisi, bu af sayesinde 21 bin liraya inecek ki kolayca ödenebilsin, Zarrab ve kuryesi rahatlasın.
Eski Bakan Çağlayan saatin parasını ödediğini söylüyor ama henüz böyle bir belgeyi de ibraz edebilmiş değil.
Hatırlarsınız, TBMM kürsüsünden bir kâğıt sallamış ve parayı ödediğini hem söz ile hem de bu eylemiyle kanıtlamaya çalışmıştı.
O kâğıtta ne yazıldığını merak etmiş ve kopyasını istemiştim. Ama gelmedi tabii.
Zaten kürsüden salladığı kâğıdın, Zarrab’ın adamı Murat Yılmaz adına kesilmiş bir fatura olduğunu da daha sonra öğrenmiştik.
Ben de bunun üzerine bu köşede kendisine seslenmiştim: Milleti aptal yerine koymaya çalışmıyorsan, parayı ödediğine ilişkin banka makbuzunu gönderin!
Yaklaşık bir ay oluyor, ses seda çıkmadı, ortada ne makbuz var, ne de paranın ödendiğini gösterir bir başka belge.
Bir bilmecem var çocuklar!
ABD Başkanı Barack Obama, askeri akademi West Point’in mezuniyet töreninde bir konuşma yaptı. Konuşmasında şöyle bir bölüm dikkatimi çekti:
“İnsan haklarına saygı, istikrarsızlığın panzehiridir. Kindarlık, suç ve terörün yakıtıdır. Yeni yüzyıl, tiranların sonunu getirmedi. Dünyanın büyük kentlerinde –ne yazık ki içlerinde Amerika’nın ortakları da var– sivil toplum üzerinde baskılar var. Yolsuzluk kanseri birçok hükümeti ve yakın dostlarını zenginleştirdi ve uzaktaki köylerden sembolleşmiş meydanlara kadar vatandaşların öfkelerini çekti.”
Acaba Obama hangi ülkeden söz ediyor diye merak ettim.
“Yolsuzluk kanserinin zengin ettiği hükümetler ve onların yakın dostları” derken hangi hükümeti ve o hükümet aracılığıyla aniden zenginleşen hangi yakın dostları anlatmaya çalışıyor?
İnsanların buna tepki olarak sürüklendikleri “sembolik meydan” hangisi?
Bakalım bu bilmeceyi çözerken zorlanacak mısınız?
Mali polis ve savcılar uyuyor mu?
JET-PA’nın sahibi Fadıl Akgündüz, devre mülk projesi Caprice Gold’dan daire alanlara söz verdiği ödemeleri yine yapamamış.
Ödeme yapılmayınca ayaklananlara önce 22 Nisan’da bir mektup yazmış.
“Hepinizin bildiği üzere Gezi olayları ve 17 Aralık operasyonu piyasayı ve özellikle mülk satışlarını son on aydır çok etkiledi. Özellikle 17 Aralık operasyonundan 30 Mart seçimlerine kadar piyasadaki nakit ihtiyacı daha da artmıştır. İnşallah mayıs ayından itibaren bu ödemeleri tekrar günlük hale getirecek ve hatta eskiden olduğu gibi hesaplarınıza erken yatıracağız. Liderlerimizin deyimiyle 30 Mart’ta bir istiklal mücadelesini başarıyla geçen ülkemizin önünde çok güzel bir gelecek bizleri bekliyor” diyor.
Mayıs ayı bitip de hâlâ ödemeler yapılmayınca bir mektup daha yazmış, şöyle diyor:
“Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın ve Barolar Birliği Başkanı’nın konuşmaları ve Soma’daki son elim kazanın belli mihraklar tarafından hükümet aleyhtarı provokatif eylemlere dönüştürülmesinin üzerine Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile ilgili belirsizlik de eklenince, gayrimenkul satışları başta olmak üzere piyasalardaki satış hareketleri tekrar bir durgunluğa girmiştir.”
Mektubuna bir de ayet eklemiş ki, dini inançları da kaşısın:
“Yüce Allah’ın Kuran’ı Keriminde buyurduğu gibi ‘Her zorluğun arkasında bir ferahlık vardır’ ayeti kerimesindeki hikmetin en kısa zamanda tecelli edeceğine olan inancımızı zikrederek sizleri Allah’a emanet ediyorum.”
Öyle görünüyor ki inançlı insanların saflıklarından yararlanarak bir saadet zinciri kurulmuş, ama satışlar beklendiği gibi gitmediği için zincir kırılmış.
Ve bütün bunlar, maliyecilerin, polisin, savcıların gözünün önünde cereyan ediyor.
Bu saadet zincirine karşı vatandaşı koruması gerekenler, kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.
Belli ki “Gülen Cemaati”ne karşı büyük bilboard, gazete ve televizyon reklamı kampanyası yürütmüş olması, Jet Fadıl’a bir avantaj sağlamış.
Tıpkı Deniz Feneri soyguncularını korudukları gibi, İslami saadet zinciri kuranlar da korunup kollanıyor.
Düzen böyle olduğu için de, bazı tiplerin elleri, inanmış vatandaşların cebinden hiç çıkmıyor doğal olarak!
Paylaş