Paylaş
1– En son araştırmalarda durum nasıl görünüyor?
2– HDP barajı geçmeyi başaracak mı?
3– Seçimlere hile karışır mı?
İlk iki soruyla ilgili herkes ne kadar biliyorsa, ben de o kadar biliyorum.
Daha fazlasını biliyor olsaydım zaten bu köşede yazardım, iyi havam olurdu.
Ama üçüncü soruyla ilgili bir yanıtım var: Herkes görevini yaparsa, seçimlerde hile yapılması mümkün değildir!
İş, sandık görevlileri ve parti gözlemcileri ile başlar. Onlar işlerini sıkı tutar ve doğru yaparlarsa meselenin en önemli kısmı çözülmüş olur.
İktidar partisinin aylardır sandık gözlemcilerini eğittiğini, sandıktaki oyuna sahip çıkmak için elinden gelen her şeyi yaptığını biliyoruz.
Muhalefet partileri de güçleri yettiğince sandıklara gözlemci yolluyorlar ama bu her zaman yeterli olmuyor.
Ayrıca iş sandığa gözlemci yollamakla bitmiyor. Sonuçların ilçe, il seçim kurullarına gönderilmesi, oyların buralarda toplanması da dikkatle takip edilmesi gereken bir konu.
Son yerel seçimle birlikte bir sivil inisiyatif ortaya çıktı: Oy ve Ötesi.
Yerel seçimlerde 40 bin gönüllü ile işe başladılar, şimdi hedef büyüdü.
Bu kez 45 il ve 162 ilçede, seçimlerin şeffaf ve demokratik bir biçimde gerçekleştiğinden emin olmak istiyorlar.
Bu 45 il ve ilçe şöyle seçildi:
Öncelikle en yüksek nüfusa sahip ilk 100 ilçe hedeflendi. Daha sonra en çok oy alan ilk iki parti arasındaki oyun birbirine yakın olduğu ilçeler bu listeye eklendi.
Böylece Türkiye’de oyların yüzde 62’sine dokunacak şekilde toplam 45 il ve 162 ilçede oylara sahip çıkmak için çalışmalar başladı.
Cem Yılmaz bir video çekerek vatandaşları oylarına sahip çıkmaya ve sandık gözlemcisi olmaya davet etti. Bu videoya ve nasıl sandık gözlemcisi olabileceğiniz ile ilgili bilgilere www.oyveotesi.org sitesinden ulaşabilirsiniz.
Sadece bir gününüzü ayırarak oyunuza sahip çıkabilir, seçimlere hile karıştırılmasını önleyebilirsiniz.
Türkiye, belki de çok partili tarihinin en önemli seçimine giriyor, kimse sorumluluklarından kaçmamalı.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor!
İNGİLİZ bilim insanları, insan ve hayvanlardaki duygu benzerliklerini karşılaştırdıkları deneyde hayvanlarda utanç ve pişmanlık duygusunun olmadığını kanıtladılar.
Deneyde pişmanlık duygusunu tetikleyen olaylar oluşturarak, insan ve hayvan beynindeki her bölüm incelendi.
Deneyin sonucunda, evcil hayvanların sadece sahiplerinin davranışlarını taklit ettikleri, olaylar karşısında pişman olma, rahatsızlık duyma ve üzülme gibi yetilere sahip olmadıkları ortaya çıktı. Bilim insanlarına göre, hayvanların pişmanlık duygusuna sahip olmamalarının nedeni, akıl yürütme mekanizmasından yoksun olmaları.
Yalnızca içgüdüleriyle hareket eden, davranışlarını düşünme ve kontrol etme yetisine sahip olmayan hayvanlar, zaman zaman “pişmanmış” gibi görünse de, bu sadece sahiplerini taklit ettiklerinin bir göstergesi.
Bu haberi t24’te okudum.
Artık bazılarının neden utanç ve pişmanlık duymadıklarını, pişkin pişkin ortalıkta dolanmaya devam ettiklerini çözmüş bulunuyorum.
Belli ki akıl yürütme mekanizmasından yoksunlarmış!
Padişah efendimiz ulufe dağıtıyor
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı’nın “ibreti âlem olsun diye” iade ettiğini açıkladığı Mercedes makam aracının yerine daha büyüğünü ve zırhlısını tahsis edecek.
Kendi kesesinden veriyor değil tabii, bizim vergilerimizle alınan bir araçtan söz ediyoruz.
Ama bunu öyle bir eda ile söylüyor ki, sanırsın Padişah efendimiz kapı kullarına ulufe dağıtıyor!
Merak ediyorum şimdi acaba Diyanet İşleri Başkanı bu aracı kabul edecek mi?
Kabul etmezse kime ibreti âlem olacak, kabul ederse kime?
İlginç bir bilmece!
Öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanı’nın “gerçeklikle bağlarında” bir sorun var.
Diyor ki, Mercedes iddia edildiği gibi 1 milyon lira değil, sadece 330 bin liracıkmış!
Acaba Türkiye’de kaç kişi bu kadar parayı hiç görmeden hayata veda edip gidiyor?
Acaba kaç kişi, bütün bir yıl çalışsa ve hiç harcamasa bu kadar parayı biriktirebilir?
Acaba kaç kişi, bu kadar parayı yüzlük banknotlar halinde önüne alıp hiç şaşırmadan sonuna kadar sayabilir?
Maliye Bakanı da hesap adamı ya, Cumhurbaşkanı’na destek veriyor: “Bu para fındık fıstık parası” diyor.
Gerçekten merak ediyorum, nasıl bir dünyada yaşıyorlar, nasıl bir gelir elde ediyorlar ki bu rakamı önemsiz gibi görüyorlar?
Gerçi bu iktidar döneminde bundan daha büyük tutarlardaki paraların evlerde ayakkabı kutularında, boyum büyüklüğündeki çelik kasalarda istiflendiğini ve “sıfırlana sıfırlana” bitirilemediğini de öğrendik ama insan yine de hayret ediyor.
Bu arada ne düşündüğünü en çok merak ettiğim insan beşuş çehreli başbakanımız Ahmet Davutoğlu.
Hatırlarsınız, daha çiçeği burnunda başbakan iken bürokratları, bakanları vs. toplamış ve “tasarruf tedbirlerini” açıklamıştı. Araba alınmayacaktı, fazlalar satılacaktı, falan filan.
Başbakan devlet kesesinden yaptığı mitinglerinden birinde bu konuda düşüncesini açıklasa da öğrensek, iyi olur.
Hem mitinglerin parasını biz ödüyoruz hem arabaların. Hiç olmazsa ödediğimiz paranın bir karşılığını almış olalım diye söylüyorum.
Paylaş