Paylaş
Bu, oyuncuların her hareketine yansımıştı. Yapmaları gereken hareketleri hep geç yaptılar, rakibin topa doğru hareketleneceğini sanki hiç hesaplamıyor gibiydiler.
Fenerbahçe’nin bu sezon en düşük “isabetli pas” sayısıyla oynamış olmasının nedeni de buydu. Bunun sonucu birinci devrede fark yemeleri olmalıydı ama biliyoruz ki “futbol tanrısı”, genellikle kötülerin yanında oluyor, iyi oynayanlara sempati duymuyor. 10. dakikada Deniz’in, 29’da Yekta’nın, 28’de Eto’o’nun golü bulamamış olmaları sadece bununla açıklanabilir. Fenerbahçe’nin Skirtel’i de tutacak bir oyuncuyu geride bulundurması gerekiyor. Her maçta en az bir kez yaptığı hatayı bu kez Eto’o’ya karşı yaptı, Volkan cezanın kesilmesini ayağıyla önleyebildi.
Advocaat yapması gerekenleri yaptı. Oyun içinde taktik değiştirdi, olmayınca oyuncu değiştirdi ama sonuç olarak kendisi oynamıyor. Yekta’nın şahane şutu Antalya’nın hak ettiğini almasını sağladı.
İYİ HAKEM Mİ?
İyi hakem olmanın çok fazla şartı yok.: Ne görüyorsan, aklından herhangi bir şey geçirmeden onu çalacaksın.
Cüneyt Çakır’ın iyi hakem olduğu söyleniyor. Ama değil.
Sahanın her hangi bir yerinde faul çaldığın bir harekete, ceza sahasının içinde de penaltı çalmalısın. Hasan Ali ile Mbila iki kez aynı pozisyonda kaldılar. Ceza sahası içinde Mbila’ya “kalk” işareti yapan Çakır, ceza sahasının dışında faul çalmakta tereddüt etmedi.
Alper-Zeki mücadelesinde de aynı iç hesaplarının etkisi vardı. Çaldığın düdüklerde tutarlı olmak, bir hakemin asla aklından çıkarmaması gereken bir şey olmalı. Sow’un golünü neden iptal ettiğini de her halde sadece kendisi biliyor olmalı.
Ayıp!
Paylaş