Paylaş
Mahkemenin nasıl bir karar vereceğini elbette henüz bilemiyoruz ama sanki karar verilmiş, mahkeme seçim barajını “hak ihlali” olarak yorumlamış gibi tartışıyoruz.
Çok değil, bu hafta bitmeden herkesin bir Anayasa hukuku uzmanı kesileceğini, daha önce aklımıza bile gelmeyen hukuki meseleleri tartıştığımızı da göreceğiz.
Boş tartışmalarla vakit geçireceğiz, çünkü normal bir demokraside uygulanması hayal bile edilemeyecek yüzde 10’luk seçim barajını bugüne kadar indirmeyi ya da kaldırmayı başaramadık.
İktidar partisi sözcülerinin ağzından milli irade ve demokrasi sözcükleri maşallah hiç eksik olmuyor ama milli iradenin TBMM’ye gerçeğe en yakın şekilde yansıması için kıllarını bile kıpırdatmadılar.
12 Eylül askeri rejiminin mirasının üzerine oturdular, ondan yararlanarak iktidarlarını sürdürmek istiyorlar ve mümkünse önümüzdeki seçimden sonra da parlamenter sistemi, başkanlık sistemine dönüştürmek için bekliyorlar.
Anayasa Mahkemesi, baraj uygulamasının bir hak ihlali olduğuna karar verirse, iktidar partisinin “milli irade” konusundaki samimiyetini bir kez daha test etme fırsatı bulacağız.
Anayasa Mahkemesi, eğer hak ihlali kararını verirse, bu kararın önümüzdeki seçimde uygulanabilmesini sağlamak TBMM’nin işi olacaktır.
AKP çoğunluğunun bu durumda nasıl davranacağını göreceğiz.
“İstikrar” diye başlayacaklar, mahkemenin “paralel yapının emrinde” olduğunu da söyleyeceklerdir.
Hızlarını alamayıp bunu “jüristokrasinin darbesi” diye nitelemeye kadar da gidebilirler tabii.
Elbette, mahkeme kendisini TBMM’nin yerine koyup yeni bir hukuk icat etmezse!
Olmaz demeyin, bu ülkede her şey olabiliyor, bunun da olması mümkündür.
O zaman yepyeni bir rejim sorunumuz daha olacak demektir.
Barajı indirmenin zamanı geldi
BİR demokrasinin olmazsa olmazı serbest seçimlerdir. Serbest seçimler ile halk iradesini ortaya koyar, yasama organını seçer, o içinden bir hükümet çıkarır.
Ama sadece serbest seçimlerin yetmeyeceğini de artık biliyoruz.
Çünkü dünyada demokrasi deneyimi, bunun tek başına yeterli olmadığını ortaya koydu.
Serbest seçimlerde elde edilecek sonucun, halkın iradesini tam olarak yansıtabilmesi de bir diğer olmazsa olmaz koşulu ki biz 12 Eylül’den miras kalan seçim barajı nedeniyle bu sorunu hâlâ çözebilmiş değiliz. Ülkede mevcut siyasi eğilimlerin, varlıkları oranında temsil edilebilmesini sağlayamadık.
Bunun için Kürt partisinin bulduğu çözüm, seçimlere bağımsız adaylar ile girmek ve baraj engelini böylece aşabilmek oldu. İlk bakışta akıllı bir çözüm gibi görünüyordu tabii. Ama bu politika, seçim sisteminin özelliklerinden dolayı, bazı oyların boşa gittiği, boşa giden oyları da sanki en çok oyu alan parti kazanmış gibi sonuçlar verdi.
Kürt partileri, hak ettiklerinden daha az sayıda milletvekili ile TBMM’de temsil olanağı bulunca da sanki her şey yolundaymış gibi bir durum ortaya çıktı. Bu sayede seçim sisteminin rezilliği gözlerden kaçırılabildi. Konu yeniden ısındığına göre artık bir şeyler yapmanın zamanı gelmiştir umarım.
Paylaş