Paylaş
“Müzeyyen Hocam bir müsamere için bana ‘Başbakan sen olacaksın’ dedi. Hayatımdaki ilk başbakanlık deneyimim odur.”
Bu sözlerini okuyunca, Başbakan’ın “politika” denilen iş ile çok fazla alakası olmadığını düşündüm.
Çünkü Başbakan, “çekirdekten politikacı” olsaydı, bu sözlerinin muhalefet tarafından nerelere kadar çekilebileceğini düşünür, aklına gelse bile dillendirmezdi.
Şimdi oturduğum yerden hayal edebiliyorum.
Mesela ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu şöyle diyebilir: “Hâlâ bir müsamere Başbakanısın!”
Ya da MHP Lideri Devlet Bahçeli, salı günü bunu diline dolayabilir: “Müsamere hâlâ devam ediyor ve oyunculuk berbat!”
Selahattin Demirtaş’ın da bu fırsatı kaçıracağını zannetmem: “O zaman müsamere Başbakanı idin, şimdi operet Başbakanısın.”
Başbakan’ın bu sözleri söylerken öğretmenleri yüceltmek istediğini biliyorum tabii.
Benim bu hayali sözleri uydurmamın nedeni, bunca siyasi gerilim içinde belki biraz tebessüm etme olanağı buluruz diye.
Yoksa hepimiz biliyoruz ki Başbakan Davutoğlu, bir genel seçimi kazandı, partisini tek başına iktidara getirdi ve bileğinin hakkıyla Başbakan oldu.
Sadece şunu söyleyebilirim: Halkın kendisine verdiği bu yetkiyi kullanmasını beklerdim.
Elbette Cumhurbaşkanı ile kavga etmesini, yetki mücadelesine girmesini beklemezdim.
Ama Saray’ın vesayetine karşı çıkmasını, Anayasa’nın kendisine verdiği görev ve yetkilere sahip çıkmasını beklerdim.
Çünkü bazen öyle şeyler oluyor ki Başbakan, sanki bir “maiyette Başbakan” görüntüsü veriyor ve bu da hiç hoş olmuyor.
CEVABINI BİLDİĞİN SORUYU SORMA
ALMANYA’da bir televizyon kanalı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile “dalga geçen” bir klip yayınladı, ben de meraktan seyrettim.
Güldüm dersem yalan olur. Bu tür mizah bana göre değil.
Mizah her şeyden önce zekâ ister, incelik ister, ki bu klipte söylenen şarkıda ve ona eşlik eden görüntülerde ise ne zekâ var, ne incelik.
İzledikten sonra gülmediğim için “Bu acaba mizah değil de ciddi bir eleştiri midir” diye düşündüm.
Hayır öyle de değil.
Müzik ile politik eleştiri yapmak ciddi bir iştir ve bu klipteki sözler o derinlikten yoksun geldi bana.
Peki böyle saçma sapan bir video klip için Almanya Büyükelçisi’ni Dışişleri’ne çağırmak kimin aklına geldi, bunu gerçekten merak ediyorum.
Alacağınız cevabı biliyorsunuz ve nitekim o yanıtı aldınız: “Bizde basın özgürdür, eleştiri özgürlüğü vardır, biz karışamayız” vs.
Nitekim Alman Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, şikâyeti reddettiklerini söyledi.
Hükümet sözcüsü, Merkel’in de bu konuda aynı fikirde olduğunu açıkladı.
AB Komisyonu Başkanı’nın “Türkiye’nin bu eyleminin Türkiye’yi AB’ye yakınlaştıracağına uzaklaştırdığını” düşündüğü belirtildi.
Ve bu sayede söz konusu klip başka kanallarda da yayınlandı, internette çokça tıklandı.
Dün bu yazıyı yazdığım saatte klip YouTube’da 4 milyon 234 bin kez izlenmişti.
Bir bardak suda fırtına koparmanın sonucu bu işte.
MUHALEFET DE ANAYASA ÖNERİSİNİ SUNMALI
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, AKP’nin yeni anayasa teklifinin haziran ayında ortaya çıkacağını söyledi.
AKP’nin anayasa teklifinin nasıl bir düzen tarif ettiğini artık ana hatlarıyla biliyoruz.
Başkanlık sistemi getiriyor.
TBMM seçimi ile başkan seçimini aynı anda yaparak, yürütmeye bağlı bir yasama organının kurulmasını istiyor.
Yargıyı, millet adına egemenlik kullanan bir üçüncü güç olmaktan çıkarıp yürütmeye bağımlı hale getirmek peşinde.
Kısacası “seçilmiş kral” yaratacak bir düzen kurma hevesinde.
Ancak muhalefet partilerinin yeni anayasa ile ilgili olarak ne önerdiklerini tam olarak bilemiyoruz.
Parlamenter sistemin düzeltilerek devamından yana olduklarını biliyoruz sadece.
Nasıl bir güçler ayrılığı getirilecek?
Yasamanın yürütme üzerindeki denetimi nasıl sağlanacak?
Yargı bağımsızlığının sağlanması için hangi mekanizmalar öneriliyor?
Bunların hiçbirini bilmiyoruz.
Onun için muhalefet partilerinin de AKP’nin anayasa teklifi açıklandığında, kendi anayasa önerilerini sunmalarında yarar var.
Hepsini birlikte tartışalım ki bir sonuca ulaşabilmek mümkün olsun.
Bu yapılmadığı takdirde neyin olacağını şimdiden görebiliriz.
AKP anayasa teklifini açıklayacak, muhalefet onu eleştirecek ve gündemde konuşulan tek konu AKP’nin teklifi haline gelecek.
Muhalefet bir kez daha AKP’nin yarattığı gündemin peşine takılacak, yaratılan o gürültü kirliliği içinde halk da neyin olup bittiğini bir türlü anlayamayacak.
Muhalefet partilerinin bir komisyon kurarak bu konuda bir çalışma yaptıklarını ben duymadım.
Çok geç kalmadan, böyle bir hazırlık yapılmalı ki tartışacağımız anayasa metni, AKP’nin önümüze sürdüğü tek seçenek olmasın.
Paylaş