Majestelerinin bakanı!

BAŞBAKAN Recep Tayip Erdoğan’ın, Londra’da bulunduğu sırada, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’dan ‘benim bakanım’ diye söz etmesini hiç de ‘şık’ bulmadım.

Başbakan’ın, Kraliçe’nin ülkesindeki ‘monarşik havadan’ etkilendiğini varsaydım. Ama baktım pazar gecesi bize seslenirken de aynı sözü tekrarlıyor: Benim bakanım şöyledir, benim bakanım böyledir. Başbakanların, bakanların bir kişinin ‘malı’ gibi görüldüğü rejimler elbette var; ama esasen önceki yüzyılda geçerli rejimlerde kullanılabilecek bir kavram bu: Kraliçe’nin bakanı, Şah’ın başbakanı gibi...

Demokratik toplumlarda kamu görevlerindeki kişiler, olsa olsa onları o göreve seçenlerin ‘malı’ olabilir, o görevlere atayanların değil!

Çubukçu’
yu bulunduğu makama Erdoğan atamış olabilir; ama onu o göreve getiren Türkiye halkıdır. Çünkü o atama yetkisi de yine halktan kaynaklanır.

Erdoğan’ın bu ifade biçimi, kendisini bir tür ‘seçilmiş padişah’ gibi görmesinden mi kaynaklanıyor? Umarım öyle değildir!

Dans edemeyen sadece Erdoğan ve Baykal değil

GALLER Prensi ve İngiliz tahtının gelecekteki sahibi Prens Charles ve yeni eşi Cornwall Düşesi Camilla, bu hafta Amerika ve Kanada’ya doğru bir geziye çıkıyorlar.Daha çok prensin hayır işlerinin gündeme geleceği bir gezi olacak bu.

Prens Charles, bundan önce Reagan döneminde Amerika’ya bir gezi daha yapmıştı.

O geziden bugün bile hálá hatırlanan bir görüntü var: Prensin o zamanki eşi Diana ile John Travolta’yı Beyaz Saray’ın Balo Salonu’nda pistte dans ederken gösteren bir fotoğraf.

Diana’nın pırıltısız sadeliği ve bu dans sahnesi, Amerikalıların kalbinde prensesin özel bir yer edinmesini de sağlamıştı.

İngiltere’nin ABD Büyükelçisi Sir David Manning, gezi öncesi yaptığı açıklamada, ‘programda bu kez dansa yer olmadığını’ belirtti. İngiliz gazetelerinde bu haberleri okurken Düşes Camilla ile Erdoğan ve Baykal arasında bir benzerlik olduğunu düşündüm: Üçü de dans engelli!

İkimizin de adı Mustafa Kemal sen artık İsmail ol!

ÇOCUK Esirgeme Kurumu’nun ‘vekáleten’ Genel Müdürü İsmail Barış’ın bir ‘isim değişikliği’ yaptığı gazetelere yansıdı.

İsmail Bey’in, ‘mahkeme kararıyla değiştirilmeden önceki adı’ Mustafa Kemal’miş.

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu Barış, kapatılan Fazilet Partisi’nin Gölcük Belediye Başkanı ve son seçimlerde de AKP milletvekili aday adayıydı.

İsim değişikliğiyle ilgili mahkeme kararında, bu değişikliğin ‘ağabeyi ile isim karışıklığını önleme amacı’ taşıdığı ve isimlerini karşılıklı değiştirdikleri yazılı.

Değişiklik 1984 yılında gerçekleşmiş.

Mahkeme kararından anlayabildiğim kadarıyla olay şöyle oluyor: Barış ailesinin bir erkek çocuğu oluyor, ona Mustafa Kemal adını veriyorlar; ama nüfusa İsmail olarak kaydediyorlar.

Derken ailenin bir oğlu daha oluyor. Ona ‘İsmail’ diyorlar ama nüfusa Mustafa Kemal diye kaydettiriyorlar.

Bu ilginç durum 1984 yılına kadar sürüyor ve sonunda bir mahkeme kararı her şeyi aslına döndürüyor!

Bir tür Temel fıkrası gibi.

Anlayabildiğim kadarıyla İsmail Bey, 40-50 yaşları arasında olmalı.

Demek ki yaşamının yarısını ‘isim karışıklığı ile geçirmiş’ bir bürokrat.

İsmail Bey’in şu andaki siyasal düşünceleriyle ilgili bir fikrim yok; ama geçmişte içinde bulunduğu siyasi hareket, Mustafa Kemal’in fikirlerinden ve devrimlerinden pek hoşlanmazdı, bunu biliyoruz. İsim değişikliğiyle ilgili haberi gazetede okurken ‘Demek ki o tarihlerde isminden de hoşlanmıyorlarmış’ diye düşünmeden edemedim.

Yeşil Bağcılar!

İSTANBUL’un insan eliyle yok edilen bir tabiat güzelliğine sahip olduğunu yazmıştım. Verdiğim örneklerden biri de yaklaşık 14 senedir günümün büyük bölümünü geçirdiğim Bağcılar’dı. Uçakla Yeşilköy’e inerken yukarıdan bakınca Bağcılar’ın ağaçsız, sokaksız, çatısız görüntüsünü hatırlatmıştım.

Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık aradı ve Bağcılar’a haksızlık ettiğimi söyledi. Binlerce ağaç diktiklerini, sokakların bakımlı olduğunu, zaten iyi bir belediyecilik yapmamış olsaydı üç dönemdir seçilemeyeceğini anlattı.

Benim kişisel gözlemlerimle pek uyuşmuyor; ama yanıt hakkına saygının bir gereği olarak sizlere de aktarıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları