Paylaş
Hürriyet’in haberine göre “mağdurlar” için üç ayrı plan yapılıyormuş.
Fetullahçı diye kapatılan 140 dernek ve vakıf yeniden açılacakmış, bunu da Vahap Munyar’dan öğrendik.
Yanlış ya da kasıtlı ihbarlarla atılanlar da işe geri dönebileceklermiş.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, yanlışlıkla görevden atılanların aynı yöntemle geri alınacağını söylüyor.
AKP, 14 yıldır iktidarda. Kurulduğunun yılında ilk seçimle işbaşına geldi, o günden beri hükümette.
14 yıldır devleti yöneten bir partinin bu tür işleri daha doğru dürüst yapmasını beklersiniz değil mi?
Olamadı, çünkü hükümet panikte.
Darbe ile birlikte ortaya çıkan büyük krizi yönetecek ehil adamlara sahip değil.
Çünkü bugüne kadar işleri bir ortak akıl ile yürütmeyi başaramadılar.Yönetsel açıdan AKP iktidarının ilk yıllarındakinden daha kötü bir görüntünün ortaya çıkmasının nedeni, bu partinin yıllar içinde bir tek adam partisi haline dönüşmüş olmasıdır.
İlk yılların ortaklaşa yönetiminden, giderek bir tek adamın anlık kararları, öfkeleri, sempatileri ile verdiği kararlarla yönetilmeye başlayan bir partinin böyle büyük bir krizi yönetebilmesi zaten mümkün değildi.
Nitekim yönetemediler de.
Devletin organlarının bir çetenin eline geçmesine neden oldular, şimdi de o çeteyi temizleme telaşıyla devleti altüst ediyorlar, hukuku ise tamamen unuttular.
Devletler, kurumlarıyla ayakta durabilirler ve bu iktidar Türkiye Cumhuriyeti’nin iyi kötü bütün kurumlarını tahrip etti, devleti ayakta duramaz hale getirdi ve şimdi bir çeteyle baş edemiyor.
Cumhurbaşkanı, darbenin hemen ardından bu başarısız girişimin “Allah’ın bir lütfu” olduğunu söylemişti.
Bunun gerçekten bir lütuf olabilmesi için AKP’lilerin gözlerini açmış olması gerekiyor.
Gözlerini ve akıllarını açabildiler mi? Asıl hatanın ne olduğunu fark edebildiler mi?
İşaretler bunun gerçekleşme ihtimalinin düşüklüğünü gösteriyor.
BENCE DALGA GEÇİYOR
- ULAŞTIRMA Bakanı Ahmet Arslan, üçüncü köprünün açılmasından sonra tam anlamıyla kilitlenen Mahmutbey trafiğinin açılması için çalışmaların sürdürüldüğünü müjdeledi!
Bunu okuyunca içim rahatladı tabii.
Kendi kendime dedim ki “Bu ay, hadi bilemedin gelecek ay işler yoluna girecek demek ki!”
Ama Bakan şöyle diyor:
“Altı şeritli bölünmüş yol yapım çalışmalarımız devam ediyor. Bu yol 2017 sonuna kadar tamamlanacak, tamamlandığında da burada yaşanan trafik sıkışıklığı tamamen ortadan kalkmış olacak.”
Nasreddin Hoca’nın diken hikâyesi gibi! Dikenler büyüyecek, koyunların tüyleri onlara takılacak, hoca o tüyleri eğirip iplik yapıp pazarda satacak ve borcunu ödeyecek!
Bence Bakan Bey kesinlikle halkımızın zekâsıyla dalga geçiyor.
EMNİYET MÜDÜRÜ VATANDAŞA KARŞI
ŞİŞLİ Emniyet Müdürlüğü önünden geçen İstanbul’un ana arterlerinden birinin bir şeridi, Emniyet binasını terörist saldırılardan korumak için beton bloklarla kapatıldı.
Buna kimse itiraz etmiyor, şimdilik tabii.
Kendini korumak için beton bloklara ihtiyaç duyan Emniyet, vatandaşını nasıl koruyacak sorusu ortada duruyor çünkü.
Ama o anayolun bir ikinci şeridi daha kapatıldı, plastik kukalar ile.
Şimdi İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü, Trafik Müdürü, İlçe Emniyet Müdürü’nden bir sorunun yanıtını bekliyorum:
Bu plastik kukalar, vatandaşın yolunu keserek eziyet etmek dışında hangi amaca hizmet ediyor?
Bu kukalar teröristlere karşı mı, vatandaşa karşı mı? Hangi terörist bu kukaları görüp eylemden vazgeçecek?
Benden duymuş olmasınlar, bir yanıt alana ya da o kukalar oradan kalkana kadar sormaya devam edeceğim.
YAPILIRKEN NEREDEYMİŞLER?
GÖLBAŞI Belediyesi ekipleri, Fetullah Gülen için yaptırıldığı söylenen binanın bazı bölümlerini yıktı.
Belediye, binanın duvarlarının ve çardaklarının kamu arazisin üzerine yapıldığını, kamuya ait yolun işgal edilerek evin bahçesine katıldığını iddia ediyor.
Gazetelerde fotoğrafları da yayınlanmıştı. Dışarıdan bakıldığında Beyaz Saray’a benziyor.
Bina yıkılırken Gölbaşı Belediyesi’nin yıkım ekiplerine motivasyon olsun diye mehter marşı da çalınmış.
İşçiler de küffara kılıç üşüren yeniçeri edasıyla, balyozları ellerine alıp duvarlara girişmişler!
Böylece yıkıma milli bir kimlik de verilmiş oluyor ki Gölbaşı Belediye Başkanı’nın lehine bir puan olarak Saray’da not altına alınmıştır. Ama benim merakımı çeken bu değil tabii.
Bu bina, yıllardır orada duruyor. 5 ayda yapılıp bitirildiği gibi efsanelere konu olmuş, bölgedeki arsa fiyatlarının yükselmesine neden olmuş bir bina.
Gölbaşı Belediyesi adı verilen kurum ondan çok çok eski. Dolayısıyla bina yapılırken, bina ile ilgili dedikodular çıkarken, bina nedeniyle bölgede rant yükselirken o belediye oradaydı ve bütün bunları biliyor olmalıydı.
Ama belli ki düne kadar göz yummayı tercih etmişler.
Şimdi de mehter marşıyla mevzuya milli bir hava verip geçmişte bu binaya göz yummuş olmalarını unutturmaya çalışıyorlar!
Yemezler baylar!
Paylaş