Paylaş
Sabah önce CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin aradı.
Ciddi bir çalışma sürdürdüklerini, Türkiye’nin her yerinde aktif bir kampanya yürüttüklerini anlattı.
“Siz bunları göremiyorsunuz, çünkü medya bu faaliyetlerin hiçbirine yer vermiyor” dedi.
Daha sonra Antalya Cumhurbaşkanı Seçim Komitesi üyesi CHP’li Feridun Baloğlu’ndan bir e–posta aldım.
“Rastlamamanız şaşırtıcı değil. CHP örgütü meydanda, sokakta ama TV ve gazetelerde görülmüyor” diyor.
Baloğlu, Antalya, Burdur ve Isparta’daki faaliyetlerinin geniş bir dökümünü de vermiş.
Evet, ciddi bir kampanyanın sürdürüldüğü görülüyor.
İşim nedeniyle her gün bütün gazetelere bakıyorum, haber televizyonları da bütün gün odamda açık duruyor.
Bu noktada CHP yöneticilerine hak vermem gerek, medya bu toplantıların hiçbirini yansıtmıyor, yansıtamıyor.
AKP iktidarı, kendine bağlı ciddi bir medya gücü oluşturdu.
Kurulan havuzlar, ihaleler karşılığında gazete ve televizyon satın almaya yönlendirilen işadamları aracılığıyla medyanın önemli bir bölümünü kontrol ediyorlar.
Geri kalanlar da “tarafsız kalmak” endişesi ile adaylara eşit yer vermeye çalışınca muazzam bir dengesizlik ortaya çıkıyor.
Hükümeti destekleyen özel kanallar ve TRT’nin bütün kanalları Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuşmasını canlı yayınlıyor, yetmiyor gün boyunca da geniş özetini yayınlamaya devam ediyor.
Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş neredeyse ekranlarda hiç görünmüyorlar, gazetelerde son derece az yer alabiliyorlar.
Bu bir gerçek. Ama bu gerçeği yenebilmek mümkün.
Sosyal medyanın olanaklarını iyice zorlamak bir yol olabilir.
Kampanyada aktif rol almayanlar bile sosyal medya hesaplarını kullanarak kampanyaya katkıda bulunabilirler, bu büyük eşitsizliği aşabilirler.
‘Besleme basın’ böyle yaratıldı
AKP, bu muazzam medya gücünü oluştururken devletin olanaklarını sonuna kadar kullandı.
Hiçbiri kâr etmeyen basın kuruluşları, AKP’ye yakın işadamlarına satın aldırıldı.
“Havuz” kuruldu, bir bakan bu havuzun başına geçti ve devletten ballı ihaleler alanlara salma saldı. Oluşturulan havuz medya organlarının satın alınmasında kullanıldı.
Bununla da kalmadı.
Hepsi zarar eden bu yayın kuruluşlarının “günlük nakit ihtiyaçları” da devlet kesesinden sağlandı.
Hatırlar mısınız bilemiyorum.
17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturması kapsamında, hükümete yakınlığıyla bilinen bir gazetenin yöneticisiyle, Halkbank’ın “kutucu” Genel Müdürü arasında geçen konuşma da dinlemeye takılmıştı.
O telefon konuşmasında bir medya yöneticisi Halkbank Genel Müdürü’ne, “Süleyman Bey maaşları ödeyemiyorum, oradan iki milyon yolla” diye ricada bulunuyordu.
Evinde ayakkabı kutularına doldurulmuş milyonlarca dolar ele geçirilen Halkbank Genel Müdürü “Burası halka açık bir şirket, açıklayamayacağım kaynak transferleri yapamam” deyince, medya yöneticisi şöyle yanıt veriyordu: “Bir şey olmaz, ben reklam faturası keser gönderirim sana”.
Nitekim Nielsen’in AdEx isimli raporu bol bol reklam faturası kesilerek kamu şirketlerinin hortumlandığını gösteriyor.
Emlak Konut, Halkbank, Vakıfbank gibi kamu şirket ve kurumları, mesela Zaman’ın üçte birinden az tiraja sahip olan Sabah’a, Zaman’ın 22 katı, Zaman’ın sekizde biri kadar tirajı olan Star’a ise 17 katı kadar daha fazla ilan verdi.
AdEx raporlarındaki veriler, hükümete yakınlığı ile bilinen Sabah, Star, Akşam, Milliyet, Yeni Şafak, Takvim, Türkiye ve Akit gibi gazetelerin kamu ilanlarından aldığı payın patlama yaptığını gösteriyor.
Kamu kurumları yılın ilk 6 ayında en fazla reklamı yaklaşık 34 bin sütun-santim ile Sabah’a verdi. İkinci sırayı 130 bin adetlik tirajına rağmen 26 bin sütun santime yakın ilan verilen Star alırken, üçüncü sırada 24 bin sütun santimle Milliyet yer aldı.
Bunların hepsinden daha fazla erişime sahip olan Hürriyet, ancak dördüncü olabildi.
En çok ilan verilen gazeteler sıralaması Akşam, Habertürk, Yeni Şafak, Takvim, Türkiye, Güneş, Posta, Akit, Vatan şeklinde devam ediyor.
Sondan üçüncü sırada reklam alabilen Posta’nın, Türkiye’nin en çok satan gazetesi olduğunu da ekleyeyim.
Televizyonlarda da durum farklı değil.
Nielsen verilerine göre, 2014’ün ilk yarısında A Haber; Çaykur, THY, Vakıfbank, Ziraat, Halkbank, Emlak Konut’un reklamlarını 86 bin saniye ile en çok yayınlayan kanal oldu.
A Haber, ATV ve ATV Avrupa ile NTV, Kanal 24, TGRT, TVNet, Ülke ve Beyaz TV’de 356 bin saniye reklam yayınlanırken, CNN Türk, Kanal D, Fox TV toplam 42 bin saniye reklam alabildi. S Haber, Samanyolu, Bugün ve Kanaltürk televizyonlarına hiç reklam verilmedi.
Mesela Halkbank’ın toplam 68 bin 814 saniyelik reklamının üçte biri Kanal 24’te yayınlandı.
Ziraat Bankası, yandaş medya haricindeki hiçbir medya kuruluşuna reklam vermedi. Vakıfbank, CNN Türk, Fox TV, Samanyolu gibi kanallara hiç reklam vermeye gerek duymazken, Ülke TV, Beyaz TV, NTV’ye 151 bin 379 saniye reklam verdi.
2014 yılının ilk altı ayında yandaş televizyonlardan Turkuvaz Medya Grubu’nun 3 kanalı toplam 40 bin 562 saniye, 24 Televizyonu 15 bin 599 saniye, 360 TV 16 bin 300 saniye THY reklamı yayınladı.
Örnekleri arttırabilirim, yerim yetmiyor.
Ama şunu söyleyeyim. 2013 yılında Ziraat, Vakıf ve Halkbank’ın reklam bütçelerinin toplamı 244 milyon lira tutuyordu.
CHP Bursa Milletvekili Sena Kaleli, bu bütçenin nerelere harcandığı ile ilgili bir soru önergesi verdi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu soru önergesini yanıtlarsa, yandaş medyanın “nasıl beslendiğini” daha somut olarak görme olanağımız olacak.
Paylaş