Paylaş
Doğrusu insanın gözü yaşarıyor!
Bakın mazi canlanıyor, Mehter davulları vuruyor, zurnalar çalıyor!
Benim de aklıma ister istemez şu soru takılıyor: Madem tribünde oturmuyoruz, neden sırtlarını sıvazlayıp İsrail askerlerinin önüne attığınız insanlarla ilgili konuşmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz? Mavi Marmara’da öldürülen insanlar için “sahaya inmek”, ne anlama geliyor? Casus gazeteci meselesi: Türkiye’de yaşayan bir Arap gazetecinin, bir Arap ülkesinin istihbarat servisi adına çalıştığı iddia edilir. İsim vermiyorum, çünkü bu bilginin doğruluğunu, yanlışlığını iddia edebilecek durumda değilim. (Ama MİT biliyordur herhalde!) Benim kafama takılan şu: Dünyanın hangi ülkesinde, bir yabancı gizli servis adına çalıştığı ciddi olarak iddia edilen bir gazeteciyi, televizyonlara çıkarıp, Mısır ve Tunus’taki gelişmeleri yorumlatırlar?
Bir soru daha: Bu gazeteciyi ekranlara çıkaranların aklına neden ona mesela Suriye diktatörünün geleceği ile ilgili sorular sormak gelmiyor? Bu arkadaşın, Mısır diktatörü ile Suriye diktatörü arasında nasıl bir fark gördüğünü merak etmiyorlar mı?
“Heyecanlı liberaller”e de bir soru: AKP’nin büyük tantanalar ile başlatıp, sonradan unuttuğu “Kürt Açılımı-Demokratik Açılım” projesinin bir ayağı da ismi değiştirilen yerleşim merkezlerine eski isimlerini iade etmekti, hatırlarsınız.
Yine hatırlarsınız, Cumhurbaşkanı da o gaza gelip, bir yurt gezisinde gittiği yerin Kürtçe ismini de konuşmasında söylemişti.
Önceki gün TBMM’de yerleşim yerlerinin yeni ve eski isimlerinin bir arada kullanılabilmesini öngören bir kanun teklifinin gündeme alınması AKP’lilerin oyları ile reddedildi.
“Açılım” gündeme geldiğinde, “Bu iş AKP’nin bir göz boyamasından ibarettir, içi doldurulmamış boş bir hayaldir” dediğimizde, bizlere ağzına geleni söyleyen “heyecanlı liberaller” bu işe ne diyorlar acaba?
Polis vatandaşı taciz edemez!
ÖNCEKİ akşam trafikte adım adım ilerlerken garip bir polis aracının tacizine maruz kaldık.
“Garip araç” diyorum, çünkü bunlara ne isim veriliyor bilemiyorum. Daha çok toplumsal olaylarda kullanılmak üzere üretilmiş bir araç bu.
Üzerinde 63518 rakamı yazılı, sanıyorum bu da araç için bir tür “plaka”.
O iyice ağırlaşmış trafikte, böyle bir araç sirenler çalarak kendine yer açmaya çalışınca, doğal olarak bir olay olduğunu düşündüm ve haber vermek için gazetedeki arkadaşları aradım. Hayır, böyle bir olay yokmuş. Nitekim daha sonra bir daha araştırdılar, o aracın müdahale edeceği bir olay yokmuş.
Şimdi iş İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’ne düşüyor.
Bu aracın sürücüsünü ve onun amiri konumundaki kişiyi çağırıp, polisin işinin vatandaşların yaşamını zorlaştırmak olmadığını onlara anlatsınlar. Maaşlarını bizler vergilerimizle ödüyoruz, bunu iyice öğretsinler.
Siren çalarak kendilerine yol açma hakkının ancak görevli olarak bir yere müdahale için gittiklerinde mümkün olabileceğini, kafalarının keyfine göre bunu yapamayacaklarını da öğretsinler.
Sonuçtan beni de haberdar ederlerse, ben de önceki akşam bu aracın terörüne maruz kalan vatandaşları rahatlatmak için açıklamalarına köşemde yer vereceğim.
Paylaş