Paylaş
Vatan’da Burcu Purtul’un haberine göre söz konusu travesti polis memuru hakkında “fuhuşa yer temin etmek ve aracılık” suçlamasıyla 4 yıl hapis cezası istenen dava da açılmış.
Emniyet Genel Müdürlüğü de jet bir soruşturma açarak travesti polisi meslekten ihraç etmiş.
Bir insanın cinsel eğilimi kendisini ilgilendirir, bununla ilgili olarak söylenebilecek başka bir söz yok.
Elbette “fuhuşa aracılık etmek ve yer temin etmek” de polislik mesleğiyle bağdaşmayan bir suçtur, Emniyet Müdürlüğü’nün meslekten ihraç kararı üzerine de söylenebilecek söz yok. Yargılama bitene kadar tabii!
Polisin, suç işleyen mensuplarını korumadığını, değişik operasyonlarda yakalanıp, adalete teslim edilen polislerden de biliyoruz. Bu da olumlu bir durum. Polis, tüm unsurlarıyla temiz olmalı ki vatandaş bu mesleğe saygı duysun, polisine güvensin.
Ama şuna da dikkat çekmeden geçemeyeceğim.
Bir kadını karakolda döven polisler meslekten ihraç edilmediler, İzmir’den İstanbul’a “sürüldüler!”
Sokakta bir vatandaşı coplar ve tekmelerle döven polisler de halen görevlerindeler.
Gözaltına aldıkları sapasağlam öğrenciyi, parmağını kırarak salıveren polisler hakkında da böyle bir işlem yapılmadı.
Suç işleyen travesti polise karşı gösterilen hassasiyet, vatandaşa kötü muamele ve işkence yapan polislere karşı gösterilmiyor.
Bu tür polislerin meslekten ihracı, ancak mahkemenin mahkûmiyet kararı vermesinden sonra mümkün olabiliyor.
İşkence ve kötü muamele de bu nedenle kökü bir türlü kazınamayan bir alışkanlık haline geliyor.
Erdoğan da işçiyi sevmiyor
HÜKÜMETIN yeni hazırladığı kıdem tazminatlarını yeniden düzenleyen yasanın ayrıntıları dün bazı gazetelerde yer aldı.
Taslakta yer alan en önemli düzenleme, artık işten çıkartılacak işçiye, işverenin tazminat ödemeyecek olması.
İşsizliğin yaygın olduğu bir ülkede çalışanların iş güvencesini sağlayan en önemli aracın ortadan kaldırılmasının tek bir sonucu olur: İşverenler sık sık işçi çıkartır, yerlerine daha ucuzunu istihdam etme yoluna gider. Bu da genel olarak ücretler seviyesinin düşmesi ile sonuçlanır.
Hazırlanan yasaya göre işten çıkartılan bir işçi bir yıl içinde başka bir iş bulur da çalışmaya başlarsa 15 yılda 3600 günü doldurmuş olmak şartıyla tazminatının yarısını alabilecek.
Eğer iş bulamazsa tazminatını alması için beş yıl beklemesi gerekecek. Bu arada ne yiyip içer, onu bulmak da işsiz işçiye kalıyor tabii.
Belli ki Recep Tayyip Erdoğan hükümeti de, kendisinden önceki iktidarlar gibi işçiyi değil, zengini seviyor ve ona göre yasal düzenlemeler yapıyor.
Trafik görevini yapmış olsaydı
İSTANBUL Tuzla’da otoyolda meydana gelen kazada 13 kişi yaralandı. Kaza yerine ilk ulaşan ambulanslar 7 yaralıyı alabildiler. Geri kalan altı yaralı 1 saate yakın cehennem sıcağında asfaltın üzerinde ambulansların gelebilmesini bekledi. Çünkü otoyolun emniyet şeridi uyanık magandalar tarafından doldurulunca, sıkışan trafikte ambulanslar ilerleyemediler.
Benzeri bir tablo bundan altı ay kadar önce de yaşanmış ve tıkanan emniyet şeridi nedeniyle olay yerine geç gelen ambulanslar yüzünden dokuz kişi ölmüştü.
O vakit gazetelerde onlarca yazı yazıldı, televizyonlar haber programlarında bunu tartıştı. Emniyet şeridine girmenin insanların hayatlarına mal olabileceği anlatıldı ama görüyorsunuz değişen hiçbir şey yok.
Bu kez insanların ölmemiş olmalarını açıklayabilecek tek şey şansları, çünkü kimse ders almadı.
Ders almadılar çünkü bir yaptırım ile karşılaşmadılar.
Oysa önceki olayda emniyet şeridini tıkayan araçların plakaları acil servis ambulanslarının ve motosikletli ekiplerin kameralarında açık seçik görülebiliyordu.
Eğer Trafik Müdürlüğü bunların peşine düşüp, hepsini toplayarak savcıya teslim etseydi. Bu kişiler ölümlü kazaya karışmaktan ya da ölüme sebebiyet vermekten mahkemeye çıkarılsalardı, hiç kuşkusuz bundan ders alacak olanlar çıkardı.
Ama bunun için görevinin sorumluluğunu bilen, sahip olduğu yetkileri halkın rahatı için kullanma alışkanlığına sahip olan kamu yöneticileri gerekirdi. Ne yazık ki o da bu ülkede arada bir çıkıyor!
Paylaş