Paylaş
BU seçim döneminin AKP medyası açısından bir kampanya konusunun Aydın Doğan ve Doğan Medya Grubu olacağı artık belli oldu.
Devlet ihalelerinde oluşturulan havuz ve kamu ilanlarıyla beslenen AKP medyası, bir yerlerden bir işaret almadığı hiçbir şeyi yazmaz biliyorsunuz.
O işareti veren her kimse, onun da herhangi ahlaki bir çekincesi yoktur.
Onun için yalan gırla gider.
Onlar “Çamur at, izi kalsın” prensibi ile çalışırlar, yalanlarını desteklemek için sahte belgelerden yararlanırlar.
Zaten, Siyasal İslam’ın en sık başvurduğu şey budur.
Gözlerini kırpmadan akıl, hayal almayacak yalanlar uydururlar. “Kaç kişi inanırsa o kadar kârdır” diye hesaplarlar.
Bunlardan biri geçen gün Yeni Şafak’ta bir yazı yazdı.
Sizler büyük olasılıkla bu yazıyı okumadınız, sadece Doğan Grubu’nun, bu yazı ile ilgili olarak açacağı dava haberlerini okumuşsunuzdur.
Bu küçük adamın iddiasına göre, Aydın Doğan, halka açık şirketlerinden birinin bir arsasını satmış, değerini küçük göstermiş ve artan kısmını bir bavul içinde Kıbrıs’ta teslim almış, memlekete bavulla getirmiş.
Belli ki kendi yaptıklarını, herkesin yaptığını zannediyorlar.
Bir önceki seçimde, bir bakanın İsviçre’ye gidip özel uçakla bavullar dolusu ABD Doları getirdiğini hatırlamış, şimdi aynısını Aydın Doğan’ın yaptığını iddia ediyor.
Dinle küçük adam!
Doğan Grubu şirketleri halka açıktır.
Bunlardan bir tanesini de ben yönetiyorum.
Ofisimizin bir odası, neredeyse her gün devletin müfettişleri tarafından kullanılır.
Biri gider, ardından diğeri gelir.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin tek hedefi Doğan Grubu’dur.
Çünkü biz bağımsız yayıncılık yaparız.
İktidarlara yalakalık yapmayız ve bizim yazdıklarımız sinirlerini bozduğu için, başımıza işler açmak üzere devletin bütün organlarının müfettişleri bizimle ilgilenir.
Bir açık bulmak ümidiyle her şeyi didiklerler.
Halka açık bir şirketin bir arsasını satarken fiyatı düşük göstermiş olsak, zaten şu anda mahkemelerde süründürülüyor olurduk.
Bu iddiayı ortaya atan belli ki hem kel, hem fodul!
Diyor ki
“Bunu yapan şirkete TMSF’nin el koyma yetkisi ve hakkı da vardır”.
TMSF, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun kısaltılmışıdır.
Vatandaşların bankalardaki parasını sigortalar, bankalar batarsa, tasarrufların belli bir miktarı sigortalıdır, oradan ödenir. TMSF bu ödemeyi yaptıktan sonra, zararını tahsil etmek için batık bankanın sahibine rücu eder, malına mülküne el koyar, satar, zararını böyle karşılar.
Bunun halka açık şirketlerle, Sermaye Piyasası Kurulu ile ne ilgisi var?
Bir ilgisi yok tabii, uydur uydur yaz olunca, böyle oluyor, yalanın bini bir paraya giderken, böyle cahillikler de araya kaynıyor!
Bir cumartesi günü sizleri böylesine aptal bir yalancı nedeniyle meşgul ettiğim için kusura bakmayın.
Cevap vermezsen de bu sefer çıkıp “Bak cevap veremediler” diye yazıyorlar, biz de mecbur kalıyoruz, yalanlarını yüzlerine vurmaya!
Türk kadınlarının hoşlandığı erkek tipi
İNTERNETTE değişik konularda anketler yapan poltio.com, geçenlerde “Türkiye’nin ilişki haritası”nı çıkarmış.
Buna göre, Türkiye’de kadınların yüzde 47’si, kıskanç, koruyan, maço erkek tipinden hoşlanıyor.
Geri kalan yüzde 53’ün tercihi ise sürprizler yapan, romantik bir erkek!
Önce şunu söyleyeyim ki yüzde 53’ün aradığını bulma olasılığı, bir hayli düşük.
Bizim erkek milletinin önemli bölümünün sürprizden anladığı, hiç beklemediğin bir anda gelip ensene bir şaplak atmaktır çünkü!
Geo dergisinin nisan sayısında yayımlanan bir haber dikkatimi çekti.
Erkeklerde “erkeksi”, kadınlarda “kadınsı” olarak tanımlanan özelliklerin doğuştan gelmediği, kentleşme süreci ile birlikte ortaya çıktığı anlaşılmış.
Bununla ilgili çalışma, Londra Brunel Üniversitesi’nden Isabel Scott ve Andrew Clark başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülmüş.
Geniş kapsamlı bir antropolojik çalışma yürütülmüş, dünyanın değişik bölgelerinde anketler yapılmış.
Bulgu şu: Batılı ölçütlere göre beğenilir bulunan erkek ve kadın tipi, geleneksel yaşam biçimlerini sürdüren bölgelerdeki deneklerin hiçbirine cazip gelmemiş.
Beğenilen tipler, “nötr” fiziksel özelliklere sahip olan, cinsiyet açısından tipik özellikler taşımayan kişiler olmuş.
Araştırmacılar, “güçlü ve sert erkek” ile “korunmaya muhtaç yumuşak kadın” imajının sanayileşme sürecinin bir parçası olarak ortaya çıktığını söylüyorlar.
Bu haberi Geo’da okuyunca, yazının başındaki poltio.com araştırmasının sonuçlarını hatırladım.
Acaba dedim kendi kendime, sürprizler yapan romantik erkek arayan Türk kadınları, henüz sanayileşme devriminin sonuçlarından etkilenmemişler mi?
Eğer öyleyse, Türkiye’deki kadınların yüzde 53’ü, bir başka âlemde yaşıyorlar demektir.
Allah’tan, “güçlü ve sert erkek” rolünden hoşlanmayan erkekler de var ki durumları tamamen umutsuz sayılmaz.
Araştırmalar bir yana, benim kişisel görüşümü merak ediyorsanız şunu söyleyebilirim:
Bu iki tipin bir arası da vardır, toplumsal yaşamda her şey siyah ve beyaz gibi birbirinden ayrılmaz, gri tonlar da vardır, 50 tane olmasa bile!
Sevdiği kadını eğlendirmek, güldürmek, mutlu etmek için sürprizler yapmaktan hoşlandığı kadar, onu gerektiğinde korumaya hazır, kendi gözünden bile kıskanan erkekler.
Hangisine rastlayacağınız şans işi olduğu kadar, neyi aradığınız ile de ilgilidir.
Öğretilmiş, size önceden tanımlanmış rolleri bir kenara bırakın ve gözünüzü açın hanımlar!
Paylaş