Paylaş
Cumhurbaşkanı “bir dünya lideri”, gücü önünde herkes eğiliyor, Obama’dan Hollande’a herkesi tir tir titretebiliyor.
Onun vizyonu kimselerde yok, dünyanın değişik milletlerinden insanlar “Keşke bizim de başımızda böyle bir lider olsa, Türkiye’yi uçurduğu gibi bizi de uçursa” diye düşünüyorlar!
Ama gelin görün ki havuz medyasının yazdıkları doğruysa, yabancı provokatörler Türkiye’de ortalığı birbirine sokacak şeyler yapabilmişler.
Yabancı gizli servisler, bunları beslemiş, Türkiye’nin değişik yerlerine yerleştirmiş.
Yine havuz medyasının iddiasına göre “uyuyan hücreler” de varmış.
Bunlar bir işaret ile uyanmışlar ve eylemlere girişip ortalığı savaş alanına dönüştürmüşler.
Bu durumda haliyle “insan hayret ediyor”!
“Bir dünya liderinin en önemli adamı” tarafından yönetilen MİT bu kadar aciz mi?
Yabancı provokatörler, gizli servisler marifetiyle ülkeye girebilmişler, MİT uyumuş, bunları fark edememiş.
MİT’in uykusu o kadar derinmiş ki, bunlar ellerinde silahlar sokağa çıkana kadar da fark edilememişler.
Hakan Fidan’ın bu işe ne diyeceğini gerçekten merak ediyorum!
Havuz medyasının yazdığı doğru mu Hakan Bey?
Teşkilatınız uyudu ve bütün bunların farkına varamadı mı?
Farkındaysanız, neden bunları hemen yakalayıp sınır dışı etmediniz?
Müstemleke valisi gibi
“DÜNYA lideri”nin bir diğer gözdesi İçişleri Bakanı Efkan Ala, Kobani gösterileri sırasında şiddete başvuranlar için “Misliyle karşılık veririz” dedi.
Belli ki kendisini “müstemleke valisi” zannediyor.
Demokratik bir ülkede, demokratik yolla işbaşına gelmiş bir hükümetin bakanı olduğunu hâlâ içselleştirememiş.
Ne demek “misliyle karşılık vermek”?
“Sen bir kurşun sıkarsan ben iki tane sıkarım” mı?
“Sen iki cam kırarsan, ben de gelir senin dört camını kırarım” mı?
“Sen bir kişi öldürürsen, ben iki kişi öldürürüm” mü?
Hayır Bayım, demokratik bir ülkenin İçişleri Bakanı böyle konuşamaz!
Bu daha çok faşist, otoriter rejimlerde devlet adamlarından duyacağımız sözler olabilir.
Sizin yapacağınız şey, şiddete başvuranlara karşı misliyle şiddet uygulamak değildir. Kimliklerini tespit edip, suç delillerini toplayıp, adalete teslim etmektir!
Demokratik hukuk devletinde, suç işleyenin cezası kanunlarda yazar. Yakalarsınız, adalete teslim edersiniz, cezasını da onlar verir, siz değil!
Cezayı yargının değil, polisin kestiği rejimlere demokrasi demiyoruz.
Siz buna özeniyor olabilirsiniz ama burası hâlâ kıyısından da olsa bir hukuk devleti!
Hayaldi, gerçek oldu
ETİLER’deki Polis Okulu kapatıldı. Kararı Bakanlar Kurulu almış.
Okul kapatılınca haliyle 32 dönümlük arazisini “değerlendirme” ihtiyacı doğdu, çünkü gerçek bir “kupon” arsadan söz ediyoruz.
Öylesine “kupon” ki, Etiler’in göbeğinde, Akmerkez’in kapı komşusu.
Bu arazi daha önce “riskli bölge” ilan edilmiş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmişti.
Belediye de imar planını “alışveriş merkezi, restoran, otel, rezidans” yapmaya elverişli hale getirdi, bina yüksekliğini serbest bıraktı, 100 bin metrekare kapalı alan yapılabilmesine olanak sağladı.
Hatırlarsınız, bu arazi 17 Aralık’tan sonra ortaya çıkan telefon konuşmalarından birinin en gözde konularından biriydi.
Bilal Bey Kardeşimizin de ortağı olduğu iddia edilen bir şirkete devredilmesi ile ilgili telefon konuşmalarıydı bunlar.
Bakalım bu “kupon” arazi kime kısmet olacak?
Daha Başbakan iken “Benden habersiz kupon arsaları kimseye vermeyin” emrini veren Cumhurbaşkanı kimi uygun görürse ona verilecek tabii.
‘En Genel Yayın Müdürü Erdoğan’ haklı!
BU haber dün havuz gazetesinde yayımlandı, önce onu okuyalım:
“Emniyet, dün Sabah’ın manşete taşıdığı ‘ithal provokatörler’ konusunda görüntülerle somut delillere ulaştı. Bazı gizli servislerin de devrede olduğu iddialarına yönelik de kapsamlı bir inceleme yürütülüyor.”
Bu haber gazetenin iç sayfalarında tek sütuna küçük bir başlıkla yayımlandı.
Ellerinde böylesine önemli bir haber varken neden manşet yapmadılar da içeriden tek sütuna küçük bir başlıkla vermeyi tercih ettiler?
Bir gün önce manşet yapmışsın, “yabancı provokatörlere” dikkat çekmişsin, ertesi gün Emniyet kaynakları seni doğrulayan görüntü ve somut delillere ulaştığını açıklıyor ama sen tutup bu haberi iç sayfada diğer haberlerin arasına tıkıştırıyorsun!
Neden?
Gazete yazıişlerinin değerlendirme hatası mı, yoksa haberin masa başında uydurulmuş olması mı?
Recep Tayyip Erdoğan’ın arada bir yanına çağırıp bu gazetelerin yöneticilerini fırçalamasına gel de şimdi hak verme!
Paylaş