Hadi hepimiz Fransa’yı örnek alalım

BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, medyanın Fransa’yı örnek alması gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

Bizim memlekette herkesin en iyi bildiği iki işten birincisi futbol teknik direktörlüğü ise ikincisi de gazete yöneticiliğidir.

Onun için Başbakan’ın medyaya ders verme çabasını yadırgamamak gerek.
Aslına bakarsanız bu “örnek alma” meselesini o kadar da küçümsemiyorum.
Evet, biz gazeteciler Fransız basınından ders alabiliriz, almalıyız da.
Ama sadece biz mi? Başbakan’ın da Fransa’dan alması gereken dersler yok mu?
Mesela Paris’te bombalar patladıktan saatler sonra Fransız Savcı’nın yaptığı açıklamayı Başbakan dinledi mi acaba?
Bizde böyle bir şey asla olmuyor, olmadığı gibi bir de basına “yayın yasağı” konuluyor ki mesele konuşulmasın, tartışılmasın.
Suruç’taki saldırıdan sonra da böyle oldu, Ankara’dakinden sonra da!
Hepimiz Fransa’yı örnek alarak yola çıkalım derim.
Mesela Fransa’da başkan ya da başbakan Anayasa’nın kendilerine tarif ettiği görevlerin dışına çıkabiliyorlar mı?
Fransa’da, televizyonlara, gazetelere bir sulh hâkiminin kararıyla el konulabiliyor mu?
Fransa’da, sırf hükümete muhalif diye bazı televizyon kanalları idari kararlarla kamu malı sayılan vericilerden, uydulardan çıkarılabiliyor mu?
Fransa’da, “Başkana hakaret etti” diye kaç kişi hapiste yatıyor, bizde kaç kişi?
Fransa’da vergi memurları, hükümetlerin intikam operasyonlarının aleti oluyor mu, olmuyor mu?
Niye bizim hâkimlerimiz ve savcılarımız için Fransa’daki meslektaşlarının teminatları akla gelmiyor?
Örnekleri bu sütunu dolduracak kadar arttırabilirim ama şimdilik bunları örnek alarak yola çıksak yeterli olur, gerisine daha sonra bakarız.
Hadi başlayalım, hep birlikte Fransa’yı örnek alalım!

 

Haberin Devamı

Böylesi aşiret devletinde olur

 

ŞIRNAK’ın İdil ilçesinde önceki gün sabah saatlerinde operasyondan dönen özel harekât polislerinin görüntüleri sosyal medyada yayınlandı.
Polisler “Ölürüm Türkiyem” şarkısı eşliğinde, tekbir de getirerek dakikalar boyunca havaya ateş ediyorlar.
Söz konusu polislerin kelle koltukta görev yaptıklarını biliyoruz, içlerinden bazıları bu operasyonlar sırasında şehit de düşüyor.
Bu nedenle stres içinde oldukları kolayca tahmin edilebilir.
O büyük gerilimin ardından bir sinir boşalması belki de bu.
Ama yanlış bir tutum olduğu da açık.
Disiplinsiz bir davranış ve havaya ateş açarak kutlama yapmak, demokratik bir devletin güvenlik güçlerinin yapacağı bir iş olamaz.
Böyle hareketlere aşiret devletlerinde rastlanabilir.
Kanunlara uymak ve kanunların uygulanmasını sağlamak durumunda olan güvenlik güçlerinin en azından “meskûn mahalde ateşli silah kullanmak” ile ilgili sınırlamaları biliyor olmaları gerekir.
Belli ki bölgede görev yapan güvenlik güçlerinin psikolojisi ile ilgilenen bir otorite yok, onlar da üzerlerindeki stresi böyle “kutlamalarla” atıyorlar.
Güvenlik güçlerinin hiç akıllarından çıkarmamaları gereken şey, kanunlara harfiyle uymaktır.

 

Haberin Devamı

Vali niye hâlâ Manisa’da?


BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, G-20 Zirvesi’nde konuşamayınca, partisinin genel merkezinde milletvekillerine seslendi.
Gazetelere yansıyan haberlere göre konuşmasında Manisa Valisi’ne de çattı: “Sen Valisin, devleti temsil ediyorsun. Başörtülünün de, başı açığın da valisisin. Biz 28 Şubat’a bu ayrımcılık için karşı çıktık” dedi.
Hatırlayacaksınız Manisa Valisi, Gülencilere karşı yapılan operasyon sırasında gözaltına alınan türbanlı kadınların ellerinin kelepçelenmesi nedeniyle özür dilerken “toplumda çok olumlu imajla algılanan başörtülü bayan” tanımını kullanmıştı.
Başbakan o zaman da vatandaşlar arasında kıyafetlerine göre ayrım yapılmasını eleştirmiş, Vali’nin ifadelerinin maksadını aştığını söylemişti.
Aradan 3 gün geçtikten sonra tekrar aynı konuya dönmesi ve Vali’yi açıkça eleştirmesi, Başbakan’ın samimi olduğunu gösteriyor.
Belli ki kendi Başbakanlığı döneminde böyle bir ayrımcılığın yapılmasından çok rahatsız olmuş.
Bundan rahatsız olması anlaşılabilir bir şey, çünkü Vali’nin sözleri özür dilenmesine rağmen aslında “maksadını aşan sözler” de değildi.
Çünkü Vali, belli ki bilinçaltında da olsa böyle bir fikre sahip ve kadınları kıyafetlerine göre değerlendirmek gibi bir sorunu var.
Anlaşılmaz olan şey, Başbakan’ın kendi emrindeki bir memuru, söylediği bir söz ve davranışı nedeniyle kamuoyunun önünde iki kez eleştiriyor olması.
Bu konu madem bu kadar önemli, Vali neden hâlâ Manisa’da?
Sorgulanması gereken konu bu.
Türbanlı kadınlara kelepçe takıldı diye Emniyet Müdürü görevden alınıyor ama kadınlar arasında giysilerine göre açıkça ayrımcılık yapan Vali hâlâ görevde.
Başbakan, Vali’yi görevden almak için Saray’dan bir işaret mi bekliyor? Yürütmenin başının kendisi olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.

Yazarın Tüm Yazıları