Paylaş
Fonda kırmızı üzerine beyaz ay-yıldız ve üzerinde İstanbul’un gece çekilmiş bir fotoğrafının yer aldığı bir kapak yapmışlar. Üzerinde “Turbo devlet Türkiye” yazısı okunuyor.
Almanya’ya işçi göçünün 50. yıldönümü nedeniyle hazırlanmış kapak konusunda zayıf bir ekonomiye sahip bir ülkenin geçirdiği dönüşüm sayesinde nasıl örnek bir güce dönüştüğü anlatılıyor.
Gurur duyulacak sözler bunlar.
Ama “Dışı sizi, içi bizi yakar” sözünü de aklımdan geçirmeden edemiyorum.
Evet, ekonomimiz hiç olmadığı kadar sağlam görünüyor ama önemli sorunlarımızın varlığı da bir gerçek.
İşsizlik sorununu çözemedik. Ekonomimizin yapısal sorunlarının bir bölümü olduğu yerde duruyor.
Hâlâ sağlıklı bir demokrasi kuramadık. Otoriterleşme eğilimi yerinde duruyor, yayımlanmamış bir kitabı yazanlar bile hapse atılabiliyor.
Her gün can alan terör sürüyor, bir türlü etkili önlem alamıyoruz.
Deprem ülkesi olduğumuzu biliyoruz ama bunun tehlikelerini bertaraf edecek önlemler ancak yeni bir deprem ile karşılaştığımızda aklımıza geliyor.
Türkiye hakkında söylenen güzel sözler gururumuzu okşasın ama gerçekleri de unutmayalım.
İki ayda değişen nedir?
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan Almanya’ya hareket etmeden önce soruları yanıtlarken, bedelli askerlikle ilgili şunları söyledi: “Yeni bir çalışma değil, eski bir çalışma ama süreç itibarıyla ‘şu gün olacak’ diye bir şey yok. Bizim de tabii gönlümüzde yer alan bir an önce neticelendirip, tüm çerçevesini, içeriğini açıklamak suretiyle bu adımı atmaktır. Tahmini çerçevesi ne olacak, içeriği ne olacak bunun üzerindeki çalışmalarımızı Milli Savunma Bakanlığı vasıtasıyla yapmak suretiyle belli bir noktaya getirdikten sonra zaten açıklarız. Ama şu anda ‘içeriğinde şu var, tarih şudur’ dememiz yanlış olur. Netice alacağımızı umuyorum.”
Bir yıl önce yine bugünlerde Anadolu Ajansı’na “Bedelli askerlik kesinlikle şu anda gündemde yoktur. Bunun bilinmesini isterim” diyen de kendisiydi.
İki ay önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da, CHP’nin bedelli askerlik önerisinin gündeme getirilip getirilmeyeceği sorulduğunda şöyle demişti:
“Bu konu istismar ediliyor. Bundan 6 ay evvel televizyon programlarında şahsi fikrimi ifade etmiştim. Doğru, makul olduğunu ifade etmiştim. Hükümetler Silahlı Kuvvetlerin talebi halinde o doğrultuda karar vermiştir. Bir hükümet böyle bir karara varacağı zaman bu beklentileri köpürtecek davranış içinde olamaz, olmamalıdır. Hükümetimizin gündeminde bedelli askerlik söz konusu değil.”
Şimdi ne değişti de Başbakan “bedelli askerliğin gönlünde yattığını” söyleme gereği duyuyor anlamak zor.
Bedelli askerliğin “gönlünde yattığını” söylerken, Arınç’ın deyişiyle “beklentileri köpürtecek” bir açıklama yaptığının farkında olmalı.
Akıl çok, icraat yok!
AFGANİSTAN ve Pakistan Devlet Başkanları, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte aralarındaki sorunları çözmek için İstanbul’da toplandılar.
Toplantılar sırasında Afganistan ile Türkiye bazı konularda anlaşmaya da varmışlar.
Bunlardan bir tanesine göre Türkiye, Afganistan’ın “istihbarat personelini” eğitecekmiş. Böylece Afganistan terörle mücadelede önemli bir avantaj elde edecekmiş.
“Kelin merhemi olsa” şeklindeki yakışıksız deyimi hatırladım.
Sınırlarımızın içinde karakollar, kentler basılıp askerlerimiz öldürülüyor, istihbarat zafiyetinden söz ediyoruz. Başbakan, MİT Müsteşarı’na “KPSS’de soruları çalan çeteyi ortaya çıkarın” talimatını vereli neredeyse iki yıl oluyor, elde bir şey yok!
Ama belli ki başkasına verilecek aklımız çok!
‘Çatışma’ böyle olmaz
DİYARBAKIR ’da bazı sivil toplum kuruluşları bir açıklama yaparak “çatışmaların durdurulmasını” istediler.
Diyarbakır’da kuşkusuz ki bunu söylemek bile cesaret gerektiriyor ama şunu hatırlatmadan da duramayacağım. Geçenlerde sahte bir trafik kazası ihbarına giden polisler pusuya düşürülüp öldürüldü.
Bir canlı bombanın üç kişinin ölümüne, çocukların annesiz kalmalarına neden olmasının üzerinden sadece üç gün geçti.
Dünyanın neresinde buna “çatışma” deniliyor?
Paylaş