Paylaş
Cumhurbaşkanı’nın iki önemli gündem maddesi var. Birisi başkanlık sistemine geçmek, diğeri Fethullah Gülen’i Amerika’dan attırmak.
Başkanlık sisteminin faziletlerini anlatırken savunduğu ise bu sistemle ekonominin şahlanacağı!
Şöyle konuştu: “G-20 ülkeleri içerisinde, 10 tanesi başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Böyle bir yapı içerisinde bir gerçeği görmemiz lazım. Çok daha seri, çok daha kolay muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarız.”
Tabii parlamenter sistemi savunacak olsaydı, bunun tersini de söyleyebilirdi: “G–20 üyelerinin 10’u parlamenter sistemle yönetiliyor” diye!
Neyse zaten, alttan topla, üstten çıkar ikisi de 10’u bulamıyor, o ayrı mesele!
“Uslu gazeteciler” fazla kurcalamadı tabii ama ben biraz üzerinde durayım.
G–20’de 19 devlet var!
G–20 üyelerinden biri Avrupa Birliği.
Bu birliğe üye 28 ülke var. Bunlardan Kıbrıs’ın Rum kesimi başkanlık sistemiyle, Fransa yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor, diğerleri parlamenter demokrasi.
G–20 üyesi 19 ülkeden parlamenter sistemle yönetilen ülkeler şunlar: Avustralya, Kanada, Almanya, Hindistan, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık, Türkiye. Etti mi 8!
G–20 üyeleri Fransa ve Rusya yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor.
Başkanlık sistemiyle yönetilen G–20 üyeleri şunlar: Arjantin, Brezilya, Meksika, Güney Kore, ABD, Endonezya, Güney Afrika. Yedi ülke yani, on değil.
Geri kalan iki ülkeden Suudi Arabistan bir krallıktır.
Çin Halk Cumhuriyeti ise genel olarak bildiğimiz sistemlere uymayan, kendine özgü bir sistem ile yönetilir.
Gördüğünüz gibi parlamenter sistemle yönetilip de G-20 üyesi olan ülkeler, Türkiye hariç, gerçekten demokratik ve gerçekten ileri ekonomilerdir.
Başkanlık ve federalizm
Buna karşılık yarı başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler arasında Rusya gibi demokrasiden uzak ülkeler de vardır. Zaten devletin adı da Rusya Federasyonu’dur, federal bir cumhuriyettir.
Güney Afrika, üç ayrı devletten oluşur, üç ayrı başkenti vardır.
Güney Kore, bir başkan tarafından yönetilir, sıkı bir güçler ayrılığı vardır. Ve yarı özerk “yerel hükümetler”in kendilerine ait yasama ve yürütme organları vardır.
ABD, federal bir devlettir, eyaletlerin kendilerine ait seçimle gelen “vali”leri, meclisleri vardır.
Arjantin’de 23 eyalet ve bir federal bölge vardır, hepsinin kendi meclisi bulunur, federal bir devlettir.
Brezilya dediğimiz ülkedeki devletin adı Brezilya Federal Cumhuriyeti’dir. Her eyaletin kendi meclisi bulunur.
Meksika’nın resmi adı da zaten Birleşik Meksika Devletleri’dir. Bir federal bölge ve 31 eyaletten oluşur, her eyaletin kendi meclisi vardır.
Şimdi bir düşünelim: Neden başkanlık sistemini tercih eden ülkeler (Endonezya hariç) federal yönetim biçimlerine sahipler?
Acaba başkanlık sistemini tercih etmelerinin nedeni, yönetim yapılarının federal olması olabilir mi?
İngiltere’yi yanlış biliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İngiltere bile yarı başkanlıktır, orada hâkim unsur Kraliçe’dir” de diyor.
Kusura bakmasın ama ya yanlış biliyor ya da doğrusunu biliyorsa da bizi kandırmaya çalışıyor:
Birleşik Krallık, parlamenter monarşidir. Parlamenter sistemin ilk ve en yetkin örneklerinden biridir. Kraliçe’nin görevleri semboliktir. Yürütme erkini, parlamentonun güvenoyu verdiği hükümet ve başbakan temsil eder, Kraliçe’ye değil, parlamentoya karşı sorumludur.
G-20 üyelerinin yönetim biçimlerini belirleyen temel unsur, o ülkelerin uzun yıllar içinde oluşmuş siyasi gelenekleridir.
Mesela Güney Kore’de kısa bir parlamenter sistem denemesi olmuş, ülkenin siyasi gelenekleri ile sistem yürümeyince yine başkanlık sistemine dönülmüştür.
Bunu Cumhurbaşkanı da biliyor tabii, onun için şöyle demek ihtiyacını da duymuş:
“Dünyada en ileri demokrasi dendiği zaman, ABD diyorlar. ABD nasıl değerlendirmişse biz de gelenek görenek her şeyimizi, hukuku hazırlamak noktasındayız.”
Gelenek deyince de durmak gerek!
Bizim geleneğimiz ise Osmanlı’dan beri parlamenter sisteme uygun.
Meşrutiyet öncesi padişahlarını, bugünün “başkanlarına” mı benzetiyor, tam olarak anlaşılmıyor ama unutmayalım ki o zaman da icracı olanlar “sadrazamlar”dı.
Freni patlak sistem olmaz
Cumhurbaşkanı, TRT’deki programında başkanlık sistemi ile ilgili bir araba dolusu söz ediyor ama işin aslına bir türlü girmiyor.
Bu sistemde denge–fren mekanizmaları nasıl kurulacak, yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirinden nasıl bağımsızlaşacak, bunu sağlamak için hangi kanunlar değişecek?
Bu konulara hiç girmiyor.
Girdiği tek konu “Başkanlık sistemi olursa, daha kolay hareket ederiz, daha çabuk karar alırız”dan ibaret.
Yani istiyor ki başkan aklına eseni yapsın, usulen bir meclis de olsun tabii, yargı ise öyle her şeye karışmasın!
Kusura bakmasın ama işte istediği sisteme bu nedenle karşı çıkıyoruz.
Önerdiği sistem, bir diktatör yaratır, başka bir şey değil!
Paylaş