‘Dünyanın neresinde var’ yarışması!

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, kamu kesimindeki kadın çalışanların türban takmalarına olanak veren açılımı savunurken, ortaya bir soru da attı: Dünyanın hangi demokratik ülkesinde böyle bir yasak var?

Haberin Devamı

Bunu hepimize hatırlattığı iyi oldu.
Madem başımızda bir “dünya lideri” var ve madem dünyanın medeni ülkelerinde olmayan antidemokratik kısıtlamaları kaldırmaktan da hoşlanıyor, elimizde uzun bir “iş listesi” olmalı.
Nereden başlasam, bir taraf eksik kalacak ama madem bir ucundan demokratikleşmeye başladık, seçimimi “toplantı ve gösteri hürriyetinden” yana yapıyorum.
Demokratik dünyanın neresinde barışçı toplantı ve gösteri yapanlara, biber gazı marifetiyle kimyasal savaş açılıyor?
Madem başladık sormaya devam:
Demokratik dünyanın neresinde, hükümetlerin baskısıyla gazeteciler işlerinden atılıyor?
Demokratik dünyanın neresinde güvenilirliği şüpheli gizli tanıkların ifadeleriyle insanlar hapse mahkûm edilebiliyor?
Demokratik dünyanın neresinde bir pankart astığı ya da bir mitinge katıldığı için insanlar “terörist” diye hapse atılıyor?
Demokratik dünyanın neresinde, yargıçlar ciddi suç kanıtlarını görme ihtiyacı duymadan iletişim özgürlüğünü kısıtlıyor?
Demokratik dünyanın neresinde, ülke vatandaşlarının dini hakları, başka ülkelerin kendi vatandaşlarına yaptıklarına misilleme olsun diye askıya alınabiliyor?
Demokratik dünyanın neresinde seçim barajı yüzde 10?
Demokratik dünyanın neresinde iktidarlar seçim sistemlerini kendilerine avantaj sağlamak için değiştirmeye kalkıyor?
Demokratik dünyanın neresinde yasama, yürütme ve yargı organları bir kişinin ağzına bakıyor?
Demokratik dünyanın neresinde vatandaşlara “Orada ibadet edemezsin, burada edeceksin” baskısı var?
Bu listeyi, bütün gazeteyi dolduracak kadar uzatabilirim, ama yerim bu kadar.
Başbakan’a teklifim şudur: Siz bir ucundan bunları düzeltmeye başlayın, ben de o arada geri kalanları tamamlar, bilginize sunarım!

Haberin Devamı

Uslu gazetecilerle bu kadar oldu tabii

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, kamuda türban serbestisinin “çarşaf” giymeye de olanak verip vermeyeceği ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
“Yaptığımız düzenleme memurlara yönelik. Aşırılıklara kaçanlar, bu olumlu gelişmeleri suiistimal etmek olur, bunu tahrik etmek olur”.
Demek ki Başbakan’ın bu konuda bazı sınırlamaları var diye anlıyorum bu sözlerden.
Başbakan, “olumlu gelişmeleri suiistimal edenleri” nasıl belirleyecek, hangi giysi “normal”, hangisi “anormal” olacak, bunu tam olarak bilemiyoruz.
Çünkü bu sözleri, bir televizyon programında karşısına dizdiği gazetecilere söyledi ve geçti.
“Seçilmiş gazeteciler” üzerine gitmediler tabii, muhtemelen akıllarına gelmiştir de sormaya cesaret edememiş olmalılar.
Ama şurası açık ki Başbakan, kadınların nereye kadar örtünebileceklerine, hangi noktadan sonrasının “suiistimal olacağına” kendisi karar verecek.
Tabii ilginç olan konu şu ki, bu sözleri “demokrasi paketini” açıkladıktan hemen sonra, paketin içeriğini anlatmak için çıktığı programda söyledi.
Oysa Başbakan, demokrasi paketini açıklarken şöyle konuşmuştu:
“Yaşam tarzına saygıyı TCK ile güvence altına alıyoruz. Dini inancının gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesini de ceza kapsamına alıyoruz. Dini ibadet ve ayinlerin bireysel olarak engellenmesini bu kapsama alıyoruz. Bir kimsenin inanç düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan tercihlerine müdahale edenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası getiriyoruz”.
Kamu işyerinde, dini inanışı gereği olarak mesela “burka” ya da çarşaf giyen bir kadına müdahale edilecekse, bu “bir yıldan üç yıla kadar hapsi” gerektirmeyecek mi?
Programa “rahat durmayan gazeteciler” katılmış olsaydı, sorarlardı, biz de öğrenirdik.

Haberin Devamı

Sara perche ti amo

CUMARTESİ günkü yazımda söz ettiğim İtalyanca şarkıdaki “Sara” kadın ismi değil, “essere” fiilinin “üçüncü şahıs gelecek zaman çekimi” imiş.
İtalyanca bilen okuyucularım uyardı, gazeteci ağabeyim Doğan Şener de şarkının lirik çevirisini yolladı.
Ricchi e Poveri’nin “sara perche ti amo” şarkısını yeniden dinleyelim, dinlerken sözlerinin ne anlama geldiğini de Doğan Ağabey’in çevirisinden okuyalım diyorum:
“Ortalık çok karışacak/Bu iş olacak, olacak/Çünkü seni seviyorum!/Öyle bir duygu ki bu/Yavaş yavaş gelişiyor/İçime yerleşiyor/Sımsıkı sarıl bana/Hep yanımda ol/Aldığın her yudum nefes/Bir şarkıdır benim için/İlkbahar erken geldi/Çünkü seni seviyorum/Bir yıldız kaydı gökyüzünde/Neredeyiz biz, neredeyiz söyle/Acele et, bu iş olacak/Çünkü seni seviyorum!/Uçalım gökyüzüne/Yükseklere, daha yükseklere/Sen de uç benimle!/Aşk varsa bir şarkı yeter bize/Dünya çıldırmış olmalı/Çık dışarı, çık dışarı/Daha yükseklere uç benimle/Çünkü seni seviyorum”

Yazarın Tüm Yazıları