Dışişleri idamları neden kınamadı?

DIŞİŞLERİ Bakanlığı, İran’da, Suudi Arabistan diplomatik misyonlarına yönelik saldırılardan endişe duyduğunu açıkladı.

Haberin Devamı

Evet, böyle şeylerden herkes endişe duymalı.

 

Kendine “devletim” diyen her yapı, ülkesindeki diplomatların ve onların görev yaptığı binaların güvenliğini sağlamakla yükümlüdür ve böyle saldırılara göz yumulması kabul edilebilir bir durum değildir.


Ancak Dışişleri’nin açıklamasında Suudi Arabistan’daki idamlardan hiç söz edilmiyor.


İdam edilenler arasında, şiddeti reddeden, mücadelesini politik alanda sürdüren bir din adamı da var.


Her zaman mazlumların yanında yer almakla” övünen bir hükümetin bakanlığının bunu atlamış olması mümkün mü?


Üstelik bir gün önce Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, siyasi idam cezalarının uygulanmasının bölge barışına katkısının olmayacağını açıklamış olmasına rağmen.

Haberin Devamı


Türkiye bu konuda güçlü bir çıkış yapmalıydı ki Suudi Arabistan-İran anlaşmazlığında taraf olmadığımız açıkça ortaya konulabilsin.


Ama bunu yapmaktan imtina ettiler.


Dışişleri’nin bu konudaki tutukluğunun, Suudi Arabistan peşinde yeni maceralara sürüklenme sonucu yaratmayacağını ümit edelim.

 

 


Meclis’in itibarı!

 


TBMM yönetimi yeni dönemde Meclis lokantalarının mönülerinde “itibar” operasyonu yapmış ve fiyatları sildirmiş.


Böylece milletvekillerinin misafirlerine ısmarladıkları yemeklerde hesabın ne kadar tuttuğunu sadece hesabı ödeyen milletvekili bilebilecek, misafirler yedikleri yemeğin ev sahibine kaça mal olduğunu öğrenemeyecekler.


Çünkü milletvekilleri, yemeklerin ucuzluğuyla ilgili olarak yapılan yorumlardan rahatsız oluyorlarmış. Meclis lokantalarının “dünyanın en ucuz lokantası” diye sosyal medyada konu edilmesinin Meclis’in itibarına zarar verdiğini düşünüyorlarmış.


Meclis’e her gün milletvekillerinin misafiri olarak değişik kentlerden yüzlerce insan geliyor ve milletvekillerinin seçmenlerine bir yemek ısmarlaması da bizim siyasi geleneğimizde olmaz ise olmaz bir durum.


Dolayısıyla kâr amacı gütmeyen Meclis lokantalarının fiyatlarının ucuz olmasında da yarar var.

Haberin Devamı


Ve bunda da utanılacak ne vardı, anlayamadım.


Meclis’in itibarı şöyle korunur:


Milletvekilleri kendilerini seçen halkın temsilcileri olduklarını hiç akıllarından çıkarmazlar,


Tüm yasama faaliyetlerine ciddi olarak katılırlar,


Komisyonlardaki görevlerini hakkıyla yerine getirirler,


Ne olduğunu bile bilmedikleri kanunlara grup başkanvekili öyle işaret etti diye parmak kaldırmazlar,


Meclis’in denetleme görevini titizlikle yerine getirirler, hesap sorarlar,


Kendilerinin bir parmak kaldırma-indirme makinesine dönüşmesine izin vermezler.


Meclis’in itibarını koruyacak şeyler bunlardır.


Bu işi hakkıyla yapsınlar, varsın yemekleri de ucuza yesinler, kimsenin ne gözü kalır, ne aklı.

 

 

Haberin Devamı


Önce öneriyi görelim

 


BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, parti grubunda yaptığı konuşmada şunu söyledi:


“Türkiye için en doğru sistemin başkanlık sistemi olduğunu düşünüyoruz.

 

Muhalefet partileri başkanlık sistemini tartışmadan en baştan reddediyor.

 

Neden herkes eteğindeki taşı dökerek müzakere etmesin.

 

Tabuları bir yana bırakarak konuşabilmeliyiz.

 

Kimse hiçbir teklifi baştan reddetmesin.

 

Bir sistemi otoriter yapan şey nasıl uygulandığıdır.”


Başbakan’ın bu sözlerine kim itiraz edebilir?


Evet her şey tartışılmalı, tartışmadan reddetmek, önyargıyla hareket etmek anlamsızdır.


Evet, tabular bir yana bırakılmalı.


Evet, bir sistemi otoriter yapan şey, nasıl uygulandığı ile ilgilidir.

Haberin Devamı


Ama sorun şu ki ortada da bir öneri yok.


“Başkanlık sistemi getirelim” deniliyor, bu sisteminnasıl işleyeceği, denge-fren mekanizmalarının nasıl kurulacağı, bütün devlet yapısının bu yeni sisteme göre nasıl değişeceği gibi konular ile ilgili hiçbir şey bilmiyoruz.

 

Bildiğimiz iki şey var:


1– AKP başkanlık sistemi istiyor.


2– Geçen dönem Meclis komisyonuna sundukları “Türk tipi” başkanlık sistemi, demokrasi doğurmaz, Türkiye’yi otoriter bir tek adam rejimine sürükler.


Onun için artık bu demagojik yaklaşımı bir kenara bırakıp yeni önerileri ne ise onu kamuoyu ile paylaşmalılar ki neyi tartışacağımızı bilelim.

Yazarın Tüm Yazıları