Dini topluma geçiş şûrası

MİLLİ Eğitim Şûrası’nda 179 “tavsiye” kararı alındı.

Haberin Devamı

Bakan Nabi Avcı, Şûra’da “el ve gönül birliği içinde eğitim sisteminin bundan sonraki rotasını belirleyecek, gelecekte alınacak kararlara ışık tutacak çok önemli tavsiye kararlarının alındığını” söylüyor.
Belli ki bu 179 tavsiye, zaman içinde, kamuoyundaki tepkileri ve ortamın şartlarını kollayarak adım adım hayata geçirilecek.
Geçen gün de yazmıştım, tekrarlayayım, bu kararların hiçbiri Türkiye’nin PİSA testlerindeki durumunu değiştirmeyecek.
Bu test OECD ülkeleri öğrencilerinin matematik, fen ve okuma düzeylerini ölçüyor ve Türkiye bu listede 64 ülke içinde 42. sırada.
Şûra’ya ve Milli Eğitim Bakanlığı’na hâkim olan zihniyeti de dikkate alırsak, sıralamada daha gerilere gidebilmek de mümkün görünüyor.
Şûra’ya ve kararlarına egemen olan zihniyet, esasen bir İslami toplum yaratma peşinde.
Tek dertleri bu, eğitimin modernleşmesi, Türkiye’nin bir bilim ve teknoloji devrimi yapabilecek eğitim düzeyine gelebilmesi umurlarında bile değil.
Biliyorlar ki eğitim sistemi, modernleşirse, bunların din diye topluma yutturmaya çalıştıkları hurafeler silsilesine kimse inanmayacak.
“Aklı ve vicdanı hür”
kuşaklar değil, “kinine sahip kuşaklar” yetiştirmek peşindeler ve bunu da ideolojilerine uygun olarak zorla yapmaya çalışacaklar.
Türkiye’nin bunca yıldan sonra hayallerindeki gibi bir şeriat devletine dönüşmesi elbette zor!
Belki Suudi Arabistan gibi, İran gibi bir şeriat devleti hayal ediyorlar ama bunu yapamayacaklarını da biliyorlar.
Ama toplumsal yaşamı dini esaslara göre belirlemek, insan ilişkilerini buna göre düzenlemek için yola eğitimden çıktıkları da ayan beyan ortada.
Bunun için masalları bile yeniden yazacaklar, belki yedi cücelere bir de “imam cüce” ekleyecekler.
Bu Şura’da denedikleri ama el atmaya cesaret edemedikleri karma eğitime son verme hayalleri de önümüzdeki günlerde yeniden gündeme gelecektir.
Çünkü bu konuda “Ankara’da siyasi irade” var, Cumhurbaşkanı’nın oğlunun bir toplantıda Milli Eğitim yetkililerine bu talimatı ilettiğini unutmayalım.

Haberin Devamı


Bir araştırma önerisi

MİLLİ Eğitim Şûrası’nda, Osmanlıcanın zorunlu ders olmasını savunanlar “ecdadının mezar taşını okuyamamaktan” ve “eski kitapları okuyamamaktan” yakınıyorlardı.
İşte konuyla ilgili akademisyenler için bir araştırma önerisi:
İbrahim Müteferrika’nın ilk matbaayı kurduğu 1727 yılı ile harf devriminin yapıldığı 1 Kasım 1928 tarihi arasında, kaç Türkçe kitap basıldı?
Yeni harflerin kabul edilmesinden bugüne kadar basılan kitap sayısı kaçtır?
Hani diyorlar ya “yeni alfabe nedeniyle eskinin muazzam bilgi birikimiyle ilişkimiz kesildi” diye.
200 yıllık bir dönemde eski alfabe ile basılan kitapların sayısı ile 1928’den günümüze kadar Latin alfabesiyle basılan kitapların sayısını karşılaştırmak ilginç bir sonuç verir gibi geliyor bana.

Haberin Devamı


Şûra’nın ilginç kararları

MİLLİ Eğitim Şûrası adı verilen ortaoyununda alınan ilginç kararların dikkatinizden kaçmamasını istiyorum.
Çünkü bu kararlar, Osmanlıca eğitimi, karma eğitim, ilkokullara zorunlu din dersi gibi kararların arasında kaybolup gidiyor.

İnsan hakları dersi kalkıyor

Şûra’da alınan kararlardan biri de ilkokulların dördüncü sınıfında haftada iki saat okutulan “İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi” dersinin kaldırılması.
Doğru ve tutarlı bir karar gibi görünüyor.
Nasıl olsa eğitim sistemi dinselleştirilecek, dini bir toplum yaratmak için gerekli adımlar atılacak.
O zaman insan hakları ve demokrasi dersinin kaldırılması gerekiyor ki çocukların zihinleri lüzumsuz şeylerle doldurulmasın!
Böyle şeylerle kafası zehirlenen çocukların “insan hakları ve demokrasi” talepleri toplumsal düzeni bozar, dersin kaldırılması yerinde bir uygulama olmuş.

Trafik güvenliği dersi kalkıyor

Ortaokullardaki trafik güvenliği ve sağlık dersleri kaldırılacak.
Bu da tutarlı bir uygulama! Çocuklar nasıl olsa ilkokuldan itibaren zorunlu din dersi alacaklar, trafikteki güvenliklerini de dua ederek pekâlâ sağlayabilirler!
Sağlık dersine de zaten gerek yok, nefesi kuvvetli hocalar, sağlık sorununu gayet güzel çözebilirler.

Sakıncalı öğrenci uygulaması

Şûra’da alınan kararlardan biri de şöyle:
“Okul güvenliğini tehdit eden risk grubundaki öğrencilerin açık liseye yönlendirilmesi!”
Böylece askeri vesayet döneminin “sakıncalı piyade” uygulaması okullara kadar indirilmiş bulunuyor.
“Risk grubunda” hangi öğrenciler yer alacak, bunu da elbette dinine ve kinine sahip çıkan öğretmenler belirleyecek.
Kızların bacaklarına ayna tutan oğlanlar risk grubunda sayılıyor mu, bilemiyorum.
Ama derslerde kendisine anlatılan hurafelere itiraz edecek öğrencilerin sonunda disiplini boylayıp, risk grubuna gireceklerine kesin gözüyle bakabiliriz!
Tabii ailesinin siyasal ve sosyal görüşlerine ya da mezhebine göre de bazı öğrenciler risk grubunda kabul edilebilirler. Onu da uygulama ilerledikçe göreceğiz!

Yazarın Tüm Yazıları