Paylaş
Bu haber, yandaş medya yayın organlarında alkışlarla verildi.
Diğer gazeteler de doğal olarak, esas tartışılan konu bu meselenin beyannameye girip girmeyeceği olduğu için haberi bu tarafından verdiler.
Ancak Başbakan’ın o gün yaptığı açıklamada altı çizilmesi gereken bölümler var.
Davutoğlu, konuşmasının bir yerinde şöyle diyor:
“Oturduğum makamın görevinin zayıflatılmasına izin vermem. Ne olursa olsun. Cumhurbaşkanımızı kastetmiyorum. Cumhurbaşkanımızın söylemesi gereken şeyi başkasının söylemesine izin vermem. Cumhurbaşkanımızın bana söylemesi gereken şeyi, kamuoyuna söylemesi gereken şeyi başkasına söyletmem.”
Sonra şöyle devam ediyor:
“Benim görevim hakkıyla başbakanlık yapmaktır. Sorumluluk başbakan üzerinde şu anda sistem. Ben bunun hakkını vermekle mükellefim. Bir taraftan başbakanlık yaparken başka sistemin içindeymişim gibi davranamam.”
Bu mesajların kime verildiği ile ilgili çoktan seçmeli bir test sorusu hazırlamama gerek yok.
Bu sözlerin muhatabı Bülent Arınç da değil, Melih Gökçek de değil, Hüseyin Çelik de değil!
“Fitne çıksın” diye söylemiyorum, ama bu sözlerin muhatabının Cumhurbaşkanı olduğu çok açık.
Davutoğlu, kibar bir lisanla ve saygı sınırları içinde kalmaya özen göstererek bugünkü anayasal sistemin içinde tarafların görevlerini ve sorumluluklarını hatırlatıyor.
Gazetelerin gözünden kaçtığı için bu köşeden hatırlatayım istedim.
Cumhurbaşkanı ‘örtülü ödenek’ ile ne yapacak?
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’a örtülü ödenek kullanma yetkisi verildi.
Kendisi, başbakanlığı döneminde de örtülü ödeneği iyi kullanmıştı, bunu biliyoruz.
Örtülü ödenek harcamaları, Erdoğan döneminde neredeyse geometrik bir hız ile büyümüştü.
Şimdi Cumhurbaşkanı olarak da aynı örtülü ödeneği kullanmak hakkına sahip oluyor.
Bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanının örtülü ödeneğe ihtiyacı olmamıştı.
Şimdi ihtiyaç duyulmasının nedeni “halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı” olmak ile ilişkilendirilebilir mi?
Hayır, hiç sanmıyorum.
Esasen cumhurbaşkanlarının örtülü ödeneğe de ihtiyaçları olmaz.
Çünkü Anayasa’ya göre yürütme gücü hükümetlerdedir, başbakanın emri ve talimatıyla örtülü ödenek kullanılır.
Son zamanlardaki aşırı örtülü ödenek harcaması artışının nedenleri, kuşkusuz ki bölgemizdeki siyasi ve askeri hareketlilikle ilgilidir.
Hükümet, politikasını biz onaylamasak da kendi politikasını yürütmek için bu örtülü ödeneği harcama hakkına sahiptir, sorumluluk da Başbakan’dadır.
Cumhurbaşkanı, Anayasa gereği sorumsuzdur.
Sorumsuzluk, hesap vermesinin gerekmemesi anlamındadır, “sorumsuzca işler yapması” anlamında değil!
Hesabı sorulamayacak, miktarı belirsiz, nereye harcandığını kimsenin bilip, denetleyemeyeceği bir ödeneğin Cumhurbaşkanı’na verilmesinin ne anlamı olabilir?
MİT’in, Emniyet’in, askerin açıktan yürütülmemesi gereken işleri için örtülü ödenek ihtiyacı olduğunda, bunu verecek kişi zaten Başbakan’dır.
Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın haberi olmadan örtülü operasyonlar yapmak istiyor da onun için mi örtülü ödeneğe ihtiyaç duyuyor?
Saray yerine emekli maaşı!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, dini bayramlarda emeklilere birer maaş ikramiye vereceği vaadi hükümetin ayarını bozmuş gibi görünüyor.
Her gün bir hükümet yetkilisi, böyle bir ikramiye verecek paranın bütçede bulunmadığını söylüyor.
İşin de sırrı zaten budur arkadaşlar.
Gönülsüz birisinin bütçe içinde bulamadığı kaynağı, bu işi yapmayı kafasına koymuş insanlar tarafından bulunabilir.
Nitekim geçenlerde öğrendik ki bugün CHP Milletvekili olan Faik Öztrak, Hazine Müsteşarlığı döneminde, böyle bir kaynağı bütçenin içinden bulup, Abdullah Gül hükümetinin emrine verebilmiş.
O gün IMF denetimi altındayken bile o kaynağı bulabilen bir hükümet, bugün daha rahat şartlardayken neden bunu bulamasın?
Söz konusu para 26 milyar lira civarında tutuyor ve yine iktisatçıların açıklamasına göre şu andaki bütçede “faiz dışı fazla” olarak 33 milyar lira var!
Öte yandan diyelim ki bu fazlaya dokunulmak istenmiyor, kaynak bütçede yine de var.
Bu ülkenin “örtülü ödenek harcamaları” için ayırdığı para bile bu yıl için 2.3 milyar lira.
Gereksiz lüks otomobil alımı ve kiralanması için harcanan paraları unutmayın.
Saraylarda yaşama merakı giderilmiş olsa orada da halk için harcanabilecek para var.
Geri dönüşü olmayan ölü yatırımlar için harcanan ve harcanması planlanan paralar da öyle.
Yeter ki işbaşındaki hükümet lüks harcamalarını kessin, gereksiz harcamalar yapmasın, kaynak kolayca bulunur.
Paylaş