DÜN sahur vakti bir davul sesiyle uyandım. Benim uyanmam önemli değil, birisi dışarıda ‘çıt’ dese uyanıyorum zaten. Ama benimle birlikte bizim sokakta oturan ve sabah erken saatte kalkıp uykularını almış olarak okula gitmek zorunda olan bütün çocuklar da uyandı.
Nasıl bir gece geçirdiklerini ve hangi sıkıntılarla uyuduklarını tahmin bile edemeyeceğimiz hasta ve çok yaşlı olanlar da. Binbir zahmetle uyutulmuş bebekler de.
Ramazanla hiçbir ilgisi olmayan başka dinlerin mensupları ve oruç tutmayan Müslümanlar da.
Gazetelere yansıyan haberlerden okuduğuma göre bazı belediyeler ramazanda davul çalınmasını yasaklamışlar ve iyi de etmişler.
Her evde bir çalar saatin olmadığı dönemden kalan bir şey sahurda davul çalmak.
İslam dininin bir gereği değil. Olsa olsa henüz modernleşip gelişmediğimiz dönemden kalan bir gelenek bu. Ve tarihteki yerine kaldırmamız gereken bir gelenek. Artık her evde bir çalar saat, onun olmadığı evlerde de mutlaka bir cep telefonu var. Öte yandan dinin, toplumsal yaşamın temel çerçevesini çizmediği bizimki gibi laik ülkelerde başka inançların sahiplerine de saygı duymanın bir gereği bu. Herkesi zorla sahura kaldırmak, zorla oruç tutturmak zaten dinimize de uygun bir davranış biçimi değil.
Bill Gates nasıl yakalandı?
DÜN bütün gazeteleri bir arada görme olanağı bulanlar şaşırmış olmalılar.
Gazetelerin bir bölümü ‘Bill Gates, kendisini izleyen gazetecilere kızdı ve Rodos’a gitti’ derken, Doğan Grubu gazeteleri de Bill Gates’in Efes ve Meryem Ana gezilerini, fotoğraflı olarak verdiler.
Bizim meslekte buna ‘haber atlatma’ deniliyor.
Gates’i takip eden bütün gazeteciler, yapılan ‘resmi açıklamayla’ yetinirken DHA muhabirleri iyi bir ekip çalışmasıyla gerçeği okuyucularına yansıtabildiler.
Gates’in helikopterinde yolculuk hazırlıkları yapıldığı anlaşılınca DHA muhabirleri, çevredeki havaalanlarından helikopterin uçuş planını araştırdılar ve Selçuk Havaalanı’ndan iniş izni alındığını öğrendiler.
Oluşturulan iki ayrı ekip Efes’in iki kapısında konuşlanırken, bir ekip de olası Pamukkale gezisi için Denizli’de hazır bekliyordu.
Gazete okuyucuları daha çok bizim gibi gazetelerin köşelerinde ‘resmi ve ismi’ yayınlananları tanıyorlar; ama gazetelerin esas kahramanları muhabirlerdir.
İşini seven, doğru habere ulaşmak için birçok güçlüğe göğüs geren muhabirler sayesinde olaylardan haberdar oluruz.
Gazete ve televizyonlara servis yapan ajans muhabirleri ise ‘imza’ olarak bile görünmezler. Onların haberlerinin altında sadece küçük bir ajans rumuzu yayınlanır, o kadar.
Dünkü gazetelerde Bill Gates’in gerçekte Rodos’a gitmeyip, Efes ve Meryem Ana’yı ziyaret ettikleri haberlerinin altındaki küçük ‘DHA’ rumuzuna bakarken bunları düşündüm.
Ve gönlüm bu ilginç gazetecilik başarısını gerçekleştirenlerin ‘gizli kalmasına’ razı gelmedi.
İşte Doğan Haber Ajansı’nın bütün rakiplerini atlatan ekibi şu gazetecilerden oluşuyor: DHA Ege Temsilcisi İlyas Özgüven, Marmaris muhabiri Kaan Kaya, Kuşadası muhabiri Latif Sansür, İzmir muhabirleri Turan Gültekin ve Mücahit Bektaş.
Lenin’i övmeye değil, gömmeye gelmiş!
RUSYA Devlet Başkanı Putin’in ‘süper valilerinden’ Poltavçenko,‘Fikirleri öldü, artık Lenin’i gömelim’ demiş.
Lenin’in mumyası, Moskova Kızıl Meydan’da bir mozolenin içinde yer alıyor.
Aradan geçen bunca yıldan sonra bile yolu Kızıl Meydan’a düşenler, mozoleyi ziyaret etmek isteyenlerin oluşturduğu uzun kuyruğu görebiliyorlar.
Poltavçenko’nun sözlerini okurken aklıma Antonius’un ünlü tiradı geldi: ‘Ben Sezar’ı övmeye değil, gömmeye geldim!’
Lenin’in fikirlerinin ölüp ölmediği uzun bir tartışma.
Bir ‘köylü imparatorluğundan yola çıkarak dünyanın ikinci süper gücü olmayı başaran sistemin mimarı’ olduğunu unutmamak gerek.
Öte yandan bir sosyalist ülkede, bir eski liderin böyle putlaştırılmasını da henüz SSCB yıkılmamışken bile anlayamazdım zaten.
Belki de Sovyet sisteminin kendini günün şartlarına göre yenilemeyi başaramayarak yıkılıp gitmesinin bir nedeni de buydu, diye düşünürüm hep.
Bence en doğrusu, Lenin’i gömmek.
Putları kırmadan, yeni bir düzen kurulamıyor çünkü.