AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin imar durumunun değiştirilmesine aracılık ettiği arsayı satın alan Tesco-Kipa isimli market zinciri, konuyu takip eden Vatan Gazetesi’ni "satmama" kararı almış.
Gazeteyi dağıtan şirkete yazı yazarak, "Bundan sonra bize Vatan getirmeyin, satmayacağız" demiş.
Bundan dolayı Vatan’ın bir zarar göreceğini düşünmüyorum.
Günlük gazetelerin satışı içinde süpermarketlerin payı son derece ihmal edilebilir bir oran ve onun içinde de herhalde Tesco’nun payı daha da ihmal edilebilir bir rakamdır.
Gazete dağıtım şirketlerinin yönetiminde söz sahibi olsam, bu zincire bağlı marketlere hiç günlük gazete götürmem.
Çünkü hepimiz biliyoruz ki o marketlerde günlük gazetelerin satılması gazeteler için değil, marketler için bir avantaj.
Neyse konumuz bu değil! Herhangi bir gazete, Tesco-Kipa’ya gitse ve "Elimdeki haberi yayınlamamı istemiyorsan bana şu kadar liralık reklam ver" dese, bu ahlaksızlık olur, açık bir şantajdır.
Şimdi şunu sormak istiyorum: Tesco-Kipa, "Elindeki haberi yayınlarsan, senin satışını engellerim" derse buna ne isim vermeliyiz?
Bir gazete ya da gazeteci böyle bir ahlaksızlığa teşebbüs etse, meslektaşları, meslek örgütleri bunu öğrendikleri anda, o kişiyi teşhir ederler. Bu ahlaksızlığı yapan bir süre sonra tecrit olur ve bu mesleği bırakmak zorunda da kalır.
Geçmişte bunun çok örnekleri var. Şimdi ben de ağızlarını her açtıklarında şeffaflıktan, dürüstlükten söz eden özel sektör kuruluşlarından bu konuda bir hareket bekliyorum.
Bakalım basın özgürlüğü ile ilgili bir konuda satış şantajı yapan bir kuruluşu kınayan çıkacak mı?
Havai fişek israf değildir
GEÇEN gün Antalya Valiliği’nin koyduğu ve Türkiye’de sadece o bölgede uygulanan "havai fişek yasağının turizm mevsimi bitmeden kaldırılması gerektiğini" yazmıştım.
Aldığım okuyucu tepkileri, bu konuda kafaların biraz karışık olduğunu gösteriyor.
Bazı okuyucular, havai fişekleri savunduğum için israfı teşvik ettiğimi söylüyorlar.
Şöyle anlatmaya çalışacağım:
Eğer Mehmet Bey, kızının düğününde 10 bin dolarlık havai fişek gösterisi yaptırırsa, bu Mehmet Bey’in kişisel bütçesi açısından gerçekten de "israf" olabilir. Ama sadece kendisini ilgilendiren bir israftır bu, başkasını değil. Böyle bakarsanız düğün için yapılan harcama da israf sayılabilir, geline takılan Cartier tek taş da! Bunu yargılamak kimseye düşmez.
Öte yandan Mehmet Bey’in bütçesi açısından israf olan "eylemin" arkasında büyük bir iktisadi faaliyet vardır.
Barutçular, káğıtçılar, imalatçılar, gösteriyi hazırlayanlar, gösteriyi gerçekleştirenler, bu iş için kullanılan araç gereci kiralayanlar... Say say bitmez!
Mehmet Bey’in parası el değiştirir, her aşamadaki katma değerin vergisi verilir, o işten yüzlerce insan geçimini temin eder.
Bu gerçek anlamda bir üretim faaliyetidir ve iktisadi değeri vardır.
Havai fişek gösterilerine "israftır" diye karşı çıkanlar, madalyonun üretim yüzünü görmek istemeyenlerdir.
Öte yandan Antalya, Türkiye’nin en büyük turizm merkezi. Burada milyar dolarlık otel yatırımları var. Havai fişek gösterileri, bu otellerin müşterilerine sunabilecekleri atraksiyonlardan biri!
Disneyland’ı dünyaca ünlü eğlence parkı haline getiren atraksiyonlardan birisi de parkların kapanışında yapılan havai fişek gösterisidir. Turistler için unutulmaz bir gösteri demek, çekilen fotoğraflar ve filmlerle bedava turizm reklamı yapmak demektir.
Valilik, güvenlik sorununu nasıl çözebileceğini bir an önce bulmalı ve bu saçma yasağa son vermeli.
Yerel yönetimlerde imar soygunu
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın partideki yardımcısı Şaban Dişli’nin bir arazinin imar durumunun değiştirilmesi için aracılık ettiği ve bu işten 1 milyon dolar aldığı haberleri yayımlandığında savunmalardan biri de şuydu: "İmar değişikliklerini yapan komisyonda CHP’liler de vardı."
Bu bir sır olmadığı gibi geçerli bir "savunma" da değil.
Yerel yönetimlerde, çıkar amaçlı işbirliklerinin yapıldığını dünya álem biliyor.
Nitekim dün ortaya çıkan bir habere göre de benzeri bir imar değişikliği ile İstanbul İmar Komisyonu’nun CHP’li üyesi Atalay Oğur’un müdürlüğünü yaptığı bir arazinin değeri de bu yolla beşe katlanmış.
"Kaşı sırtımı, kaşıyayım sırtını" sözünün, imar planlarına yansımış hali budur. Bu konuda geniş çaplı bir soruşturma yapılsa, neler ortaya çıkar, neler!
Ancak böyle bir şey olmayacak tabii. Kimse kimsenin tekerine çomak sokmak istemeyecek.
Arada bir Şaban ve Atalay Bey gibi bazıları iş üzerinde yakalanacaklar, üzerinde birkaç gün konuşacağız, sonra unutacağız.
Zaten bu işlerdekiler de buna güvenirler: Türk halkının hafızası zayıftır!
Yerel seçimlere çok zaman kalmadı. Bu "hafıza zayıflığını" bir kere daha test edeceğiz demek ki.