BİRLEŞİK Krallık Kraliçesi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül onuruna Buckingham Sarayı’nda verdiği yemek ile ilgili olarak gazeteci arkadaşlarımızın yazdıkları izlenimleri dikkatle okudum.
“Algıda seçicilik” nedeniyle olsa gerek, hediyeler ile ilgili konu daha çok dikkatimi çekti. Yemekten önce davetlilerin alındıkları salonda Kraliçe’ye daha önce Türkiye Cumhurbaşkanlarının verdikleri hediyeler de sergilenmiş. Acaba benzeri bir gelenek bizde de yürür mü diye merak ettim. Çok merak ettiğim ama bir türlü ne olduğunu öğrenemediğimiz Suudi Kralı’nın hediyelerini dünya gözüyle görmek ilginç olurdu diye düşündüm. Cumhurbaşkanı Gül’ün Kraliçe’ye verdiği hediyeler arasında Padişah 3. Murat’ın İngiltere’ye, Osmanlı toprakları ve karasularında ticaret yapma izni verdiği 7 Mart 1579 tarihli bir resmi mektup da var. Bunu anlayamadım. Mektup zaten İngiltere’ye verilmiş, bir örneği de Kraliyet arşivinde vardır diye düşündüm. Öte yandan eğer hediye “kopya” değil de “orijinal” ise tarihi bir belgeyi götürüp, hediye etmek ne kadar doğru bir tutum diye merak ettim. Sedat Ergin, Cumhur-başkanı’na yemek sırasında Kraliçe ile neler konuştuklarını sormuş. Cumhurbaşkanı şöyle diyor: “Ben kendisine geleneklerin ne kadar önemli olduğunu, geleneklerin zenginlik olduğunu söyledim. ‘Bunları koruyun’ dedim.” Sedat, diplomatik bir zarafet içinde şu notu düşmüş: “Önceki gün Buckingham Sarayı’nda tanıklık ettiğimiz gerek karşılama töreni, gerek yemek davetinde tarih ve geleneğin ağırlığı bütün ihtişamı ile üzerinize çöküyordu!” Böyle bir önerinin dünya yüzünde yapılabileceği son insan da sanırım Birleşik Krallık Kraliçesi olmalı!
Büyütecek miyiz büyütmeyecek miyiz?
TÜRK hacıları taşıyan otobüsün Suriye’de silahlı bir saldırıya uğraması, Türkiye’nin vatandaşlarının güvenliğini sağlamak konusundaki özensizliğini ortaya koyan bir olaydır. Suriye’deki durum bilindiği ve hacılar uçakla dönmek istediklerini bildirdikleri halde önlem alınmamış ve olay meydana gelmiş. Can kaybı olmamasına şükretmemiz gerekiyor. Bu olayda devletin tepe yöneticilerinin de birbirleriyle pek uyumlu olmadıklarını söyleyebiliriz. Hatırlayacaksınız olayın duyulmasının ardından Başbakan Erdoğan, “Beşar sorumluları yakala ve hesabını sor” diye bir açıklama yapmıştı. AKP’li Ömer Çelik ise birisi tutmasa neredeyse yalın kılıç Suriye’ye dalacaktı! Oysa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Londra’da tam tersi bir tutum ortaya koydu. “Hacılara saldırı büyütülecek bir olay değil” dedi. Benim de kafam karıştı haliyle: Olayı büyütecek miyiz, büyütmeyecek miyiz? Beşar sorumluları yakalamazsa hesap soracak mıyız, yoksa peşini bırakacak mıyız anlayamadım!