Paylaş
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, 13 Şubat 2015 tarihinde Meksiko City’deki basın toplantısında, ABD’de 3 Müslüman gencin öldürülmesinden sonra Obama’ya hitaben şunları söylemişti:
“Ben Obama’ya sesleniyorum, ‘Neredesin Başkan’ diyorum. Biz siyasiler, ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Tavrımızı ortaya koymak zorundayız. Çünkü halk size oylarını verirken ‘Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın’ diye veriyor. Eğer siz, bu tür bir olay karşısında sessiz kalırsanız dünya da size her zaman sessiz kalacaktır.”
Ben de buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sesleniyorum, “Neredesiniz Sayın Cumhurbaşkanı” diyorum!
Siz siyasiler, can ve mal güvenliğimizi sağlamak için oylarımızı aldınız.
Tavrınızı açıkça ortaya koyun lütfen artık.
Gazetemize saldırıldığında siz çıkıp saldırıyı kınayabilseydiniz, bir tek söz söyleyebilseydiniz, devlet görevlilerinin de tutumu farklı olurdu.
Dün bu yazıyı yazdığım saate kadar da her gün her konuda açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı’ndan, Ahmet Hakan’a bir “Geçmiş olsun” mesajı gelmemişti.
Ahmet Hakan, yandaş medyadaki besleme kalemler ve politikacı kılığındaki bir maganda tarafından günlerdir hedef gösteriliyor, tehdit ediliyor.
Ve görevi vatandaşların can güvenliklerini korumak olanlar, başvurulara rağmen kıllarını kıpırdatmadılar, Ahmet Hakan’ı koruyamadılar.
Kim bilir belki de korumak istemediler.
Bu saldırı, dört tane kiralık magandanın kendi kendilerine yapacakları bir iş değil.
Bu kişileri kim kiralamıştır, kim Ahmet Hakan’a saldırılması emrini vermiştir, bunun bir an önce ortaya çıkarılması gerekir.
Gerçek failler ortaya çıkarılana kadar bu işin peşinde olacağımızı herkes bilsin.
Bizi susturamazsınız, korkutamazsınız.
Ahmet Hakan’a geçmiş olsun dileklerimi bir kez de buradan iletiyorum.
Çağırmalı koruma!
İSTANBUL Valiliği, Ahmet Hakan’ın koruma talebine yanıt verilmediğine ilişkin haberler üzerine bir açıklama yaptı.
Valilik “haberlerin gerçeği yansıtmadığını” belirtiyor ve “Sayın Coşkun’a, talebi üzerine ‘çağrı üzerine koruma’ tahsisi yapılmış olup müessif olayın meydana geldiği gün Sayın Coşkun’un koruma çağrısında bulunmadığı anlaşılmıştır” deniliyor.
Valilik, acaba Ahmet Hakan’ın geleceği okuyabileceği bir cam küresi olduğunu mu zannediyor?
Ya da gelecekten haber veren bir başka aleti olduğunu?
Ona bakacak, gece yarısı saldırıya uğrayacağını görecek ve hemen Emniyet’i arayıp, “çağırmalı korumayı” harekete geçirecek!
O da bir koşu gelip Ahmet Hakan’a saldırıyı önleyecek!
Merak ediyorum, böyle aletler varsa Valilik bana satın alabileceğim yerin adresini gönderebilir mi acaba?
‘Yönetme kabiliyetine’ bak!
ESKİ Çalışma Bakanı Faruk Çelik, bu seçimde aday olduğu Urfa’da aday tanıtım toplantısına katıldı ve 7 Haziran’dan sonra neden koalisyon kurulamadığını açıklarken şöyle konuştu:
“Muhalefet partilerinin devleti yönetme kabiliyeti ve takati yok.”
Bu sözlerden anlıyoruz ki devleti yönetme kabiliyet ve takatine sahip tek parti var o da AKP.
Allah için 13 yıllık iktidarlarında, bunu fazlasıyla göstermeyi de bildiler!
Şu “kabiliyete” bakın şimdi:
-Kendi açıklamalarına göre bir “yapı” bunları kandırdı ve devletin bütün emniyet ve adalet sistemini ele geçirdi. Sahte deliller üretti, önüne geleni hapse attı, bununla da kalmadı, darbe bile tezgâhladı. Bütün bunlar olurken bu arkadaşlar bir kenarda oturmuş, olup biteni seyrediyorlardı.
-13 yıllık iktidarlarında doğru dürüst bir Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) dahi yapamadılar. Sorular çalındı, cevapları belli insanlara dağıtıldı. Hâkim ve savcı sınavında bile kopya çekildi.
-13 yıllık iktidarlarında 5 bakan değişti yine de Milli Eğitim yerlerde sürünüyor. Her bakan kendinden önce gelenin yaptığını bozdu. Her bakan yeni sınav sistemi getirdi, öğrencilerin, velilerin başı döndü.
-Dershaneleri kaldırmak için yola çıktılar, bütün okulların son sınıflarını dershaneye çevirdiler.
-İktidara gelirken yolsuzlukları bitireceklerini söylüyorlardı, iktidarları döneminde Türkiye Dünya Yolsuzluk Endeksi’nde geçtiğimiz yıl puanı en çok düşen ülke oldu.
-Terörü bitirmek için “barış süreci” başlattılar, valilere emir verdiler ki PKK’ya dokunulmasın, terör bitmediği gibi bu nedenle daha da azgınlaştı.
-Bütün komşularla barış içinde yaşayacaktık, Irak’a, Suriye’ye gidemez olduk.
-Esad’ı 15 gün içinde devirip Emevi Camisi’nde cuma namazı kılacaklardı, şimdi topraklarımızda 2 milyon Suriyeli mülteci kendi ülkesine gidemeyecek durumda.
-Ekonomiyi en iyi yönetecek olanın kendileri olduğunu söylüyorlardı, Maliye Bakanı itiraf etti ki yapısal reformlar ihmal edildiği için ekonomimiz bıçak sırtında duruyor.
-Ülkeye en geniş demokrasiyi getireceklerdi, şimdi ağzını açan dayak yiyor ya da hapse atılıyor.
Paylaş